Izin vermeyeceğim traduction Anglais
6,791 traduction parallèle
- Babamın bana sahip olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let my father have me.
- Yuvanızı yıkmalarına izin vermeyeceğim.
I won't let them destroy your home.
Yuvamızı mahvetmene izin vermeyeceğim.
I won't let you destroy our home.
Eğer sen ve adamlarınız karışırsa ikisini de kaybederiz. Artık beni incitmene izin vermeyeceğim.
If you and your guys go in there, we'll lose them both.
Kimseyi incitmene izin vermeyeceğim!
I won't let you hurt me.
Özrünü kendine sakla, çocuğumu Amy'e vermene izin vermeyeceğim.
I'm not letting you give my child to Amy.
Ve sana izin vermeyeceğim.
And I won't allow you one.
- Onu benim gibi yapmana izin vermeyeceğim!
- I won't let you make him like me!
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let that happen.
Ancak vatanımız önce gelir, bu yüzden Escobar'a izin vermeyeceğim.
But my country comes first, and I will not empower Escobar.
Bugün gitmene izin vermeyeceğim.
I'm not letting you go today.
Seni almalarına izin vermeyeceğim.
I won't let them take you.
Sana birşey olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let anything happen to you.
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let anything happen to you.
Ölmene izin vermeyeceğim.
That I'm not going to let you die.
Hayır, izin vermeyeceğim.
No, I won't let you.
Sana izin vermeyeceğim.
I won't let you in.
Başına kötü hiçbir şeyin gelmesine izin vermeyeceğim.
Now I'm not gonna let anything bad happen to you.
Kendimle gurur duyduğum, hiç başarısız olmadığım gün. Başarısız olmasına izin vermeyeceğim. Şimdi beni daha önce dinlediklerinizden daha iyi dinleyin.
A day that I pride myself on, a day that I've never failed on and I don't plan to begin failing now, so listen to me and listen close, like you've never done before.
Sizin böyle olmanıza izin vermeyeceğim.
I'll never let you guys have it your way!
Oğluna zarar gelmesine izin vermeyeceğim!
I won't let any harm come to your son.
Bu da polis seni ve beni ayıracak demektir ama bunun olmasına asla izin vermeyeceğim!
It means police will make sure you and I are separated. I will never let that happen to you.
Gözaltına alacak başka birini bulana kadar gitmesine izin vermeyeceğim.
But until we have somebody else in custody, I'm not letting him walk.
Yine de gözaltına alacak başka birini bulana kadar gitmesine izin vermeyeceğim.
But until we have somebody else in custody,
- Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let that happen.
Pes etmene izin vermeyeceğim.
I won't let you give up.
Ama beni bir daha incitmene asla izin vermeyeceğim.
But I will never allow you to hurt me again.
Karımın bu kadar bağımsız bir birey olması çok hoşuma gidiyor. Tam da bu nedenle konuşmasına izin vermeyeceğim.
I love how independent my wife is, and because of that, I will not let her speak.
Onun ölmesine izin vermeyeceğim.
I won't let her die.
Bir daha kimsenin seni incitmesine izin vermeyeceğim.
I'll never let anybody hurt you again.
- Bunun yanına kâr kalmasına izin vermeyeceğim!
We're going home. I'm not going to allow him to get away with this.
Harpy'nin Oğlu'nun adil bir yargılama olmadan idam edilmesine izin vermeyeceğim.
I will not have the Son of the Harpy executed without a fair trial.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
And I'm not gonna let that happen.
Öylece bekleyip bunun olmasına izin vermeyeceğim.
And I'm not gonna stand by and just let it happen.
Belçikalı bir hergelenin benimle dalga geçmesine izin vermeyeceğim. Anladın mı?
I won't let some Belgian jackass make a fool of me.
Beni başka bir kafese tıkmalarına izin vermeyeceğim, Aimee.
I'm not gonna let them put me in another cage, Aimee.
Ve ben buna izin vermeyeceğim!
And I won't let that happen.
Jamie'nin eriyip gitmesine izin vermeyeceğim.
I'll no watch Jamie waste away.
Bu piçlerin görmesine izin vermeyeceğim.
I'm no gonna let these bastards see it.
Bir daha asla böyle bir şeyin başıma gelmesine izin vermeyeceğim.
I was never gonna let that happen to me again.
Bir daha asla kimsenin beni fahişesi yapmasına izin vermeyeceğim.
I was never gonna let someone make me their bitch. - Okay. - Do you realize...
Planlarımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
I won't let you ruin my plans.
Devletin onu öldürmesine izin vermeyeceğim.
He's innocent, and I'm not gonna let the State kill him.
Bunu yapmana artık izin vermeyeceğim!
I'm not gonna let you do this anymore!
Oğlumu almana izin vermeyeceğim!
I am not gonna let you take my son!
Scott, bunu yapmana izin vermeyeceğim!
Scott, I'm not gonna let you do this!
Bu benim hayatımın işi, ve batırmalarına izin vermeyeceğim.
This is my life's work, and I will not let them ruin it.
O piçin gözümün önünden gitmesine izin vermeyeceğim. Asla.
I'm not letting this bastard out of my sight... ever, again.
İnan bana, hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim, tamam mı?
Just trust me, I'm not going to let anything happen, all right?
Evimizi mahvetmene izin vermeyeceğim.
The abbey is mine now. I won't let you destroy our home.
- Bir daha sürmene izin vermeyeceğim.
I am not driving with you again!
vermeyeceğim 54
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214