Üzüldüm traduction Anglais
9,214 traduction parallèle
Gereksiz bilgi ama duyduğuma üzüldüm.
It's more information than I asked for, but I'm sorry to hear that.
Arkadaşların için üzüldüm.
I'm sorry about your friends.
Başınız sağ olsun. Çok üzüldüm.
I'm so sorry for your loss.
Çok üzüldüm Alex.
Aw, Alex.
Çok üzüldüm.
I'm sorry.
Duyduğuma üzüldüm.
I'm sorry to hear that.
Duyduğuma üzüldüm.
Oh, I'm sorry to hear that.
Arkadaşın için çok üzüldüm.
I'm- - I'm very sorry about your friend.
- Hayal kirikligina ugrattigima üzüldüm.
Well, I'm sorry to disappoint you.
Ailen hakkında duyduklarıma çok üzüldüm.
I was so sorry to hear about your parents.
- Çok üzüldüm.
I'm so sorry to hear that.
Kaçırdığıma üzüldüm.
Oh, I'm sorry I missed it.
- Bu adam için üzüldüm. - Ne?
- You know, I feel sorry for the guy.
Çok üzüldüm.
I'm so sorry.
Zamanında bolca üzüldüm ama artık iyiyim.
A lot of tears on the pillow, but I'm past it now.
Amma üzüldüm.
How unpleasant.
Çok üzüldüm Bill.
I'm sorry, Bill.
Austin, çok üzüldüm.
Austin, I'm so sorry.
Benim kıza rezervasyon yaptıramadığınız için üzüldüm.
Well, I'm sorry you didn't have my girl make the reservation.
İşler burada senin için iyi gitmiyorsa üzüldüm senin adına.
I'm sorry that things haven't gone well for you here.
- Bunu duyduğuma üzüldüm.
- Sorry to hear that.
Olanlara inanamadım ve çok ama çok üzüldüm.
I couldn't believe what was happening and I was really, really sad.
Ne demek. Annelerinizin kutlamaya kalamamasına üzüldüm.
Oh, it's fine, I'm sorry your moms couldn't stay to celebrate.
Çok üzüldüm, gerçekten...
Sorry, I'm really...
Tamam, üzüldüm. Seni seviyorum.
Yes, okay, I'm sorry.
Gerçekten çok üzüldüm.
I'm really sorry. All right.
Aslında, Profesör Heath ile görüşemeyecek kadar kalamayacak olmanıza üzüldüm.
Well, it's a shame you're not staying longer to meet Professor Heath.
Olayın buralara kadar geldiğine üzüldüm.
Well, I'm sorry it had to come down to this.
Alison, üzüldüm.
Alison, I'm sorry.
Bunu duyduğuma üzüldüm.
Oh, I am so sorry to hear that.
Çok üzüldüm.
Oh, I'm sorry.
Onun için üzüldüm.
I felt sorry for her.
- Hayır, bunu duyduğuma üzüldüm.
No, I'm sorry to hear that.
Bunu duyduğuma üzüldüm, bugünlerde trafik berbat.
Sorry to hear that. Traffic's awful these days.
Ethan, annenle babana olanlara çok üzüldüm.
Ethan, I'm so sorry about your mom and dad.
İkisi adına da üzüldüm.
I'm sorry for her and him.
Merhaba, annen konusunda üzüldüm.
Hey. I'm sorry... about your mother.
- Sevgili dostum, çok üzüldüm.
Dear friend, I am heartbroken.
Oh, Bunu duyduğuma çok üzüldüm.
Oh, I'm... I'm sorry to hear that.
- Tamam be. Cassandra, hayatının bu kadar harap olmasına ve bir köpek ve bebekle üçlü yapmayı kıl payı kaçırdığına üzüldüm. Ancak hayatının bir anlamı vardı.
Um, Cassandra, I'm sorry your life was so screwed up that you almost had a three-way with a dog and a baby, but your life was not without meaning.
Duyduğuma üzüldüm.
Sorry to hear about it.
İntikamını alamadığın için çok üzüldüm.
I'm sorry you didn't get your vengeance.
Bunu duyduğuma üzüldüm, İkizella.
Well, I'm sorry to hear that, Twinderella.
Tanrım bunu duyduğuma üzüldüm.
Jeez, I'm sorry to hear that.
Daha önceki davranışımdan dolayı üzüldüm ve özür dilemek istedim.
Well, I felt bad about earlier, and I wanted to apologize.
Rüyalarının arabasını kaybetmene üzüldüm.
Sorry you lost the dream car.
- Çok üzüldüm.
I'm so sorry.
Çok üzüldüm Alex.
I'm so sorry, Alex.
Adamlarımdan biri de onların arasında. - Bunu duyduğuma üzüldüm ama o da huzurun bedeli.
Well, I'm sorry to hear that, but that is the price of peace.
Öldüğüne üzüldüm, tamam mı?
I'm sorry she's dead, okay?
Gerçekten çok üzüldüm.
We had a condo.