Ip traduction Anglais
326,645 traduction parallèle
Benim iyi olduğum tek konu peruk takıp onu SAT sınavına götürmekmiş demek ki.
I guess the only thing I'm good for is putting on a wig and taking her SATs.
Burada olduğunu kanıtlayıp ders kredisini kapmak ve imla hatası yaptığın pankartın mürekkebi kurumadan önce evde olman için mi?
So you can prove you were here and get school credit, and be home faster than the ink dries on that poster you just misspelled?
Ben de aşırı yoğun günümde vakit ayırıp ona kendini toparlamasını söyledim.
You were supposed to handle it, but you didn't, so I had to take time out of my extremely busy day and try to straighten her out.
Pameron'la aranızda tuhaf bir şey döndüğünü söylemekle ayıp ettim.
Listen, it was wrong of me to say something weird was going on between you and Pameron.
Luke, bu sabah uyanıp yürüyüşe geldiğimde senin gibi biriyle tanışacağımı hiç düşünmemiştim.
You know, Luke, when I woke up this morning and came to the rally... I never thought I would meet somebody like you.
Bir beze sarıp kafamın çekmesini bekleyeceğim.
I am gonna wrap it in a rag and I am gonna let it soak into my head.
- Yaşayıp öğreniyor insan.
- Live and learn.
Hastalıkları, açlıkları ya da Power Ranger kaskı takıp boğulmaları yüzünden kaçırdığımız binlerce filmi izleyecektik.
And watch one of the thousands of movies we missed'cause they were sick or hungry or choking on the head of a Power Ranger.
Bunu bağlayıp yola çıkacağız ve sifonlar diğer yönde olana dek sürmeye devam edeceğiz.
We're just gonna tie this off, hit the open road, and keep driving until the toilets flush in the other direction.
Haley bodrumda yaşlanıp gidecek.
Haley's gonna grow old in the basement.
Phil, kaçıp gitmeye çalıştık ama buradan bacamızı görebiliyorum hâlâ.
Phil, we tried to run away, and I can still see our chimney from here.
Bir elbisem kayıp ve evde duman kokusu var. Yani yerinde olsam kendimi bu kadar övmezdim.
Well, I lost a dress and the house smells like smoke, so I wouldn't be high-fiving myself that much.
Kimse beni 500 sayfa boyunca sabırsızlandırıp öylece yazmaya son veremez.
Nobody keeps me on edge for 500 pages then decides they're just done writing.
Ben Dave'i sordum ve Ange dedi ki fırlayıp çıktı.
I asked for Dave... and Ange said he'd popped out.
Ben kalkıp kaybolayım artık.
I'm gon'put an egg in my shoe. -'n'beat it.
Belki Freud'u anlatan filmi izlemeliyiz. Michael Fassbender'in sürekli şaplak atıp
Ooh, maybe we should watch that movie about Freud where Michael Fassbender repeatedly spanks
14 saattir aynı şarkıyı çalıp... duruyorsun.
You've been playing the exact same song for 14 hours.
Kızımın hikayesi böyle bitemez. Hook başka bir boyutta sıkışıp kaldı.
Her story can't end like this.
Koma hastası dediğin kimseye çaktırmadan, kendi başına kalkıp yürüyemez.
A coma patient doesn't get up and walk out of here without someone seeing something.
Kendinizi suçlayıp duruyorsunuz.
You keep blaming yourselves.
Kafatası Kayası'yla alakası olsaydı şayet seni Kayıp Çocuklar ile bir başına bırakmıştım.
If this were about Skull Rock, I would have left you to be gutted by those Lost Boys.
Ama Kanca, orası kayıp çocukların idaresinde.
They outnumber us 20 to 1.
Periler onu sürdükten sonra kanatlarımı bırakıp, buraya sığındım.
So after the Fairies banished her, I gave up my wings and sought refuge here.
Pan'a yaptıklarınızdan dolayı kayıp çocuklar ölümünüze hüküm verdi.
For your crimes against Pan, the Lost Boys sentence you to death. Sorry, Captain.
Ben arabayı alıp eve gidiyorum.
I'm taking the car and going home.
Bu numara beni alacaklımmış gibi arayıp duruyor.
This number keeps hammer-calling me.
Etrafta hızlıca bir dolaşıp, hanımefendilerin çişini yaptığı yeri bulacağım.
- Yeah? You know what? I'm just gonna take a quick mosey around, find the place where ladies go pee-pee.
Neden bizi arayıp sadece özlediklerini söylemiyorlar?
Why couldn't they just call and tell us that they miss us?
Ona söylediklerinde kaçıp gitmiş.
He ran away when he was told.
İsterseniz makineye atlayıp gidersiniz, ya da oturup Flynn'in geçmişi mahvetmesini izlersiniz.
or you can sit back and watch Flynn torch history.
Kayıp Kuşak.
Lost Generation.
Ernest onlara Kayıp Kuşak derken, amaçsız olduklarını kastetmiyor.
When Ernest calls them the Lost Generation, he doesn't mean aimless.
Şu anda... tam da Wyatt'ın bizi gıcık edecek bir şeyler söylediği ama haklı çıkıp her şeyi toparladığı an.
You know, this is the part where Wyatt would say something annoying, but he'd be right... and... pull it all together.
Bunu imzalayıp küçük bir hücrede yıllarca kapalı kalabilirsin, ya da bunun için savaşabilirsin.
You could sign it and vanish down some black hole for a couple of years, or you could fight this.
Bana bir iyilik yapıp bundan da Jiya'ya bahsetmesen olur mu, lütfen?
Um, can you do me a favor and not mention this to Jiya either, please?
Don E'yi Romero'ya dönüşene kadar aç bırakıp canlı yayına çıkaracaklar.
They're starving Don E. until he turns Romero and broadcasting it on a live stream.
Silahlarınızı bırakıp ellerinizi kaldırın.
Put your weapons down and your hands up!
Bunları alıp gidebilir miyim?
Can I just take this stuff and go?
Ama çalışmazsan o zaman sanırım Seattle'daki 342 bankanın bir listesini alıp en iyisini umarak tek tek ziyaret etmeye başlarsın.
But, if you don't, then I guess you have to get a list of the 342 banks in Seattle, start visiting them one by one, hope for the best.
Şimdi siz ikiniz imge avına aşağıda devam edin daha fazla yeri tarayıp taramadığımıza bakalım.
Now how'bout you two continue your vision hunt downstairs, and see if we can cover more territory.
Arayıp mesaj attım.
I've been calling and texting.
Tedbiri elden bırakmayıp, yeni bir şişe çıkarıp ısıtacağım.
I will err on the side of caution and defrost a fresh batch.
Tahtaya bakıp ne kadar haklı olduğumuzu görmeyecek misin?
Aren't you gonna look at the board to see how right we are?
Trace Adkins'le tanışıp grup mu, insan mı, yeni bir diyet mi, öğrenmek istedim.
I wanted to meet Trace Adkins to see if they were a group, a person, or a diet plan.
OnStar'ı arayıp "Kaza yaptım." desem?
Can I at least call OnStar and pretend I've had an accident? No!
Toparlanıp beş dakikaya geliriz. "
Wash it and be downstairs in five. "
Kayıp çocuklar.
I was on my way back to you, and Gideon...
- Hayal alemindesin ve saçmalayıp duruyorsun.
- Trust me.
Ola ki bu iksir karanlığı temizlerse, senle Yakışıklı'nın sevgi pıtırcıklığınızla bizi öğürtmesi an meselesidir.
If this potion clears up the darkness, you and Charming will be able to make us all retch with your sweet nothings in no time.
Bu hayattan çıkıp gidemezsin.
[laughs] You don't get to quit this life.
Çünkü bu, güzel tuvaletimin manyağın biri kullandıktan sonraki hâli.
Because that's the same beautiful bathroom after some psycho was done with it, and every day at 4 : 00 p.m.,