Şükür traduction Anglais
11,817 traduction parallèle
Çünkü komşunun köpeği çok salya akıtıyor ama çok şükür pek hızlı değil.
Uh, because the neighbor's dog is a real slobberer, but lucky, he's not very fast.
Çok şükür ters doğum değil o zaman.
Well, the good news is we're not breach.
Güzel. Çok şükür.
Thank God.
Çok şükür!
Oh, thank God!
Çok şükür ki, sizinle olan talihsiz karşılaşmamızdan kısa bir süre sonra onu koleksiyonuma ekledim.
Fortunately, I added him to my collection shortly after your own unfortunate encounter.
Tanrıya şükür.
Thank God.
Çok şükür.
That's a relief.
Tanrı'ya şükür geldiniz.
Thank God you're here.
Tanrıya şükür buradasın.
Thank God you're here.
Çok şükür, benim de iyi haberlerim var.
Well, thankfully, I have some news too.
Tommy, çok şükür hayattasın.
Tommy, thank God you're alive.
Çok şükür.
Thank God.
Tanrıya şükür.
Oh, thank God.
- Şükür ki başka ameliyatım yoktu. Böylece Şef Lee ile beraber ameliyat edebildik.
Luckily, I didn't have another surgery scheduled so I was able to partner with Chief Lee.
- Şükür hayata geri döndü.
Luckily, he came back. Oh my.
Neredeyse üremi olacaktı ama şükür ki baban çok geç olmadan bulup hastaneye getirmiş. Bu yüzden ucuz kurtuldu.
She almost had uremia but luckily, your father found her before it was too late and brought her to the hospital so she was able to avoid it.
Tanrı'ya şükür o iyi.
Thank the lord, she's okay.
Tanrıya şükür. Jasmine'in geçen hafta giydiği çift renkli yazlık elbise felaketti. Bugün ne yapacağını çok merak ediyorum.
Oh, thank God,'cause Jasmine's two-tone sundress last week was so fierce.
Çok şükür sakinleştirici sistemimden çıktı.
Thankfully, the tranquilizer is finally out of my system.
Yani durumu iyi mi? Şükür ki bir şey olmamış. Doktor şok geçirmesi dışında durumunun iyi olduğunu söyledi.
So far, the only clue that's been found is Yoo Na's maternal grandmother, but my older sister found her family with that sole piece of information.
- Çok şükür. Dr. Manning?
There's a Kara Dougherty downstairs to see you.
Tantıya şükür beni görmedi.
Thank God he didn't see me.
Çok şükür bu geçmişte kalan bir mesele.
Well, thankfully, that is a thing of the past.
- Tanrı'ya şükür.
- Oh, thank God.
Şükür Yarabbi.
Thank God.
Tanrıya şükür iyisin.
You're okay. Thank goodness.
Gömlek metan kokuyor. Çok şükür.
Shirt stinks of methane.
Tanrıya şükür ki buradasınız!
DOOR OPENS Thank heavens you're here!
Çok şükür!
Oh, thank goodness!
Bill, canım, Tanrıya şükür.
Bill, my dear, thank goodness,
Şükür ki kafama vurdu!
Good thing he hit my head.
Şükür gelebildim! Üç bloktur azgın bir polis atı peşimi bırakmadı.
Oh, man, thank God I made it because There was a horny police horse following me around for, like, three blocks.
Yuttu çok şükür.
He bought it... Sweet.
- Tanrı'ya şükür!
It was in the garage! Oh, thank God!
- Çok şükür.
Thank God.
Stevie, çok şükür evine döndün!
Oh, God! Stevie, you're home!
Çok şükür!
Oh, Stevie!
Nasıl olur? "veya" Kendimi çok kötü hissediyorum "veya" Çok şükür DNA gerçeği ortaya çıkardı " gibi.
How did this happen? "or" I feel terrible about it "or... " Thank goodness the DNA proved it. "
Ama... Çok şükür...
But... thank God it didn't...
- Tanrıya şükür.
- Oh, thank God.
Tanrıya şükür, bu çocuğun taşağın düşürmesi gerekiyor.
I swear to God, that boy's balls need to drop.
- Çok şükür.
- Thank God.
Tanrıya şükür.
Thank god.
Bay Keltie bence fikrini uydurmalısın ve hala açık, göklere şükür.
Mr. Keltie... I think you should find my mind perfectly fit... and still open, thank heavens.
- Hele şükür.
- Oh man.
Hele şükür.
Finally.
Çok şükür. Bu kadar.
Thank God.
Allah'a şükür.
- Thank heavens.
Hayır, Tanrı'ya şükür.
No, thank God.
- Tanrı'ya şükür.
- Thank God.
- Ve şükür ki o...
- And he thanketh...