Adıl traduction Espagnol
5,170 traduction parallèle
John Ross, Ryland Taşımacılık'a bir adım atmaktan başka bir şey istemiyor.
John Ross no quiere más que meter cabeza en Transportes Ryland.
Asıl Klaus'un yaptıklarından dolayı nefret etmediğin için senin adına ben üzgünüm. Ya da ondan intikam almak istemediğin için.
Yo siento que no odies a Klaus por lo que hizo o quieras hacérselo pagar.
Üzerinde benim adım yazılı bu şeyin burada ne işi var?
¿ Qué hace esto aquí con mi nombre?
Benim adım Kiera Cameron ve buraya 2077 yılından geldim.
Me llamo Kiera Cameron y llegué aquí desde el año 2077.
Adım bu, Guy Lapointe ve 20 yıl Quebec Polisi'nde müfettiş olarak çalıştım.
Ese es mi nombre. Guy Lapointe. Pase 20 años como inspector.
Kutsal yerime nasıl girdiğinizi bilmiyorum fakat Hoggoth'un ak saçlı sakinleri adına burada hoş karşılanmıyorsunuz!
¡ No sé como lograste acceder a mi santuario, pero por los Antiguos Portadores de Hoggoth, no son bienvenidos!
İlluminati kılıcı adına!
¡ Por la espada de los Illuminati!
Şarkıcımızı Lady Loxley'in aracılığıyla bulduk bulduk Richard Chapman adında bir tenor.
Hemos encontrado a nuestro cantante, un tenor llamado... Un contacto de Lady Loxley. Richard Chapman.
Attığım her adımla günümüze doğru 1.000 yıl daha yaklaşıyorum ve 300 milyon yıl öncesinin dünyasından uzaklaşıyorum.
Y con cada paso que doy, me muevo más o menos mil años más cerca del presente y lejos del mundo de hace 300 millones de años.
Onlar gübre yapma adı altında uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor.
Ellos son el contrabando de drogas en el nombre de los fertilizantes.
Aranıza ilk katılığımda sizin ve kocanızın adına çalışacağımı sanmıştım.
que cuando llegué a trabajar aquí pensé que lo haría tanto con usted como con su esposo.
Bilgisayar diskinde bu yılın 25 Ağustos gününde Alex Campbell adına polis veritabanında bir arama gerçekleştirdiğinizi öğrendik.
En el disco duro encontramos evidencias de una búsqueda en los archivos policiales llevada a cabo el 25 de agosto de este año en relación al nombre de Alex Campbell.
Kolay adımlarla nasıl gerçek bir papyon bağlayacağınızı öğrenin.
Familiarízate con las dinámicas básicas de una pajarita real.
- Adımı nasıl söyleyebiliyor?
¿ Cómo hiciste para que dijera mi nombre?
Ve elemanların da nasıl tepki vereceğini adım gibi biliyorum.
Y sé exactamente como esos hombres van a reaccionar.
İşi bırakıp neredeyse tüm ülkeyi etkileyen bu harekete adım atılalı neredeyse bir yıl olacak.
Casi es un año desde el día en que se detuvieron... y embarcaron en el curso de una acción, la cual...
Bunun asıl olanını şu sürekli adını duyduğum Ajan Simmons...
La original.... La construiste con la Agente Simmons
Güzel teknik, harika adımlar ve başarılı müzik seçimi.
Gran técnica, impresionante rutina, excelente selección musical.
Bu delikte binlerce yıl kaldım. Bağışlanmaktan ve adımı temizlemekten başka hiçbir şeyi düşünmedim.
He estado sentado en este agujero durante cientos de años, pensando solo en la redención, en poder recuperar mi buen nombre.
Produce adındaki şu çocukla takılıyordum.
He andado con ese chico, Produce.
Adım Patrick, aşağılık herif.
Mi nombre es Patrick, pedazo de mierda.
DEA iki saat önce tetikçilerden birini yakaladı. Adam anlaşma karşılığında Amerika sınırları içinde Metas'ın yaptığı tüm saldırıları organize eden kişinin adını verdi.
Hace dos horas, la DEA atrapó a uno de los sicarios, y ha llegado a uno acuerdo a cambio de identificar al hombre que orquesta todos los ataques de los Metas en suelo americano.
Göklerdeki Babamız adın kutsal kılınsın.
Padre nuestro que estas en el cielo,
Şapkasının içine kızıl ötesi LED'ler yerleştirdiyse yanındaki kimse bunu fark etmez ancak kamerada aynen böyle görünür. Adım Amber Fitch.
Si está usando leds infrarrojos en una gorra, nadie a su alrededor se dará cuenta, pero en la cámara, sale así.
Ben alıntı yaptım, "L.A'in yeni seksi Avustralyalı şefi var ve adı Harry Davis Onun Amerikan mutfağı tek kelimeyle sarhoş edici".
Y cito, "Los Angeles tiene, un nuevo y buen mozo cocinero australiano, y si nombre es Harry Davis". "Su cocina contemporánea americana es, en una palabra, excitante."
Adını verdiğin kişi de seni sevgiyle anıyorsa batıl inanca göre, balığı yakalarsın demektir.
Si esa persona te quería también según dice la superstición, atraparás al pez.
O halde başarılı bir iyileşme yolunda emin adımlarla ilerliyor olmalıyım.
Entonces... debo estar en buen camino hacia mi recuperación.
Asıl adı, Rachel Turner.
Su nombre real es Rachel Turner.
Başarılı olacaksın... Çünkü en az adını aldığın Javan kaplanı kadar zekisin.
Tendrás éxito porque eres tan astuto como el Tigre de Java del cual recibes tu nombre.
Bir 19. yüzyıl hikayesi... Adı ; "Dünyadaki en yetenekli adam"
Una historia del siglo 19 llamada "El hombre más capaz del mundo".
Kızıl saçlı bir kadın gördüm, adı Hazel'dı. Tamam, teşekkürler.
Era una mujer pelirroja, y se llama Hazel.
Bu teklif seninle veya sensiz gerçekleşecek, öyleyse ya bir adım öne çık ya da bir adım sola kay, Çünkü bu tren istasyondan ayrılıyor. Çeviri :
Está proposición ocurrirá contigo o sin ti, así que sube a bordo o apartate, porque el tren se marcha de la estación.
Ama Robert Quinn Callie'nin annesiyle evliydi ve adı Callie'nin resmi doğum belgesinde yazılı olsa da hiçbir şey imzalamadı.
Pero debido a que Robert Quinn estaba casado con la madre de Callie, y que su nombre está en el certificado oficial de nacimiento, a pesar de que nunca lo firmó.
Kamyonda yazılı olan adın o olduğuna emin misin?
¿ Seguro que ese es el nombre que viste en el camión?
Eleştirmenler, sanatçıların para kazanması adına pek faydası olmadığını söyleseler de, Creative Commons bir hayli başarılı oldu.
Aunque las críticas afirmaban que se hacía poco para asegurar que los artistas fueran pagados por su trabajo el éxito de Creative Commons había sido enorme.
GoDaddy adlı alan adı sunucusu, SOPA'ya destek verenler kervanına katılınca onbinlerce müşterisi protesto amacıyla başka servislere geçer.
Cuando el sitio de hosting Go Daddy decide apoyar oficialmente la ley miles de usuarios transfirieron sus dominios en señal de protesta. En una semana, una humilde Go Daddy cambia su postura frente a SOPA.
- Adını vermemişler. - Ama hareketlerine bakılırsa -
- No salía tu nombre, pero por tu comportamiento supuse...
Asıl adı Madeleine ama daha çok Maddy gibi görünüyor, anlıyor musun?
En realidad se llama Madeleine, pero le pega más Maddy, ¿ sabe?
Dışavurum adına kesinlikten nasıl kaçındığına bakın, her şey ne kadar canlı.
Mire cómo abandonó la precisión en favor de la expresión, lo vivo que está todo.
Önce Kızıl Ordu'ya, sonra da Sovyet İstihbarat Teşkilatı'na girdiğini söylerler. Düşmanlarını Sibirya'daki savaş kamplarına göndermekle adı çıkmış.
Dicen que empezó en la Armada Roja y luego en el KGB, y tenía... mala fama por despachar... a sus enemigos a los campos de guerra de Siberia.
- Adını nasıl bildin peki?
Entonces, ¿ cómo sabías cuál era su nombre?
Bundan 2 bin yıl önce Çin'de, Mo Tze adında bir filozofun ışığın, kilitli bir hazine odasında bir resim çizebileceğini anlattığı söylenir.
En China, hace más de 2.000 años, un filósofo llamado Mo Tze se dice que se dio cuenta que la luz podría "pintar" una imagen dentro de una habitación del tesoro cerrada.
Çünkü Neal'da üzerinde oğlumun adının yazılı olduğu bir fotoğraf makinesi var.
Porque Neal tiene una cámara con el nombre de mi hijo. ¿ Cómo?
İlk dönemi başarılı. para tahvil çıkarımında azalma, bütçede dengeleme, ve Hollywood'un yarısıyla çıkmaya zaman bulmuş... oyuncular, mankenler, talk-show sunucuları, adını sen koy.
- La primera legislatura fue un éxito emisiones reducidas, presupuesto equilibrado encontro tiempo para salir con la mitad de Hollywood... actrices, modelos, presentadoras de programas, cualquiera...
Bir köyde tıkılı kalıp attığın her adıma dikkat etmek!
¡ Atrapada en alguna aldea, y armándose un buen jaleo cuando des un paso equivocado!
Yüzyıl boyunca mahkum edilmiş çok eski bir yaratık var Çoğu kişi onun adını bile anmaktan çekinir Geri dönmesinden korkarlar...
Hay una antigua criatura, encerrada durante cientos de años. La mayoría teme incluso pronunciar su nombre por miedo a que pueda regresar.
Odamda onun adının yazılı olduğu bir not vardı.
Había una nota en mi habitación, firmada por él.
Bu parayı Greendale adındaki bir bilgisayar okuluna aktardı. Orada yeni bir projeye takıntılı bir şekilde çalışmaya başladı. Duyguları işleyebilen bir makineye.
Canalizó esa fortuna en una escuela de informática llamada Greendale, donde persiguió obsesivamente un nuevo proyecto, una máquina que pudiese procesar los sentimientos.
Şehirde, Adams adındaki bir antikacıda 1781 yılından kalma bir kitapçık buldum.
Encontré un viejo folleto de un comerciante de antigüedades en la ciudad llamado Adams hacia 1781.
Belki de en kötüsü, Elsa'nın uşaklığını yapan bu cehennemî ahırda düzen ve nizamı sağlamada pek bir başarılı olan, Ethel adındaki sakallı bir kadın.
Quizás lo peor de todo es una señora barbada llamada Ethel quien se desempeña de secuaz de Elsa el pie grande campeón de la ley y el orden en este chiquero infernal.
Sakat bırakma, mahrumiyet, hepsi gücümüzün sınırlarını zorlamak adına yapılıyor.
Mutilaciones, privaciones, todo en nombre de probar los límites de nuestros poderes.