Anlarım traduction Espagnol
5,669 traduction parallèle
Başkan ölecek mi, ama eğer sen bu işten çıkmak istiyorsan,... olaylar başlamadan önce, tamamen anlarım.
Pero el presidente va a morir, así que si quieres irte ahora, antes de que las cosas se compliquen, lo entiendo.
Ne zaman kusacağını bile anlarım.
Puedo decirte cuándo está vomitando... - ¿ Qué?
Zayıf anlarımda, onun değişebileceği fikriyle aklımı dolduruyordum.
En mis momentos más débiles, me he entretenido con la idea de que tal vez ella fue capaz de... cambiar.
En kötü anlarımda bile zamanımı kullanmak için hep heyecanlı oluyorum.
Incluso en mi peores momentos, seguiría entusiasmado... por usar el tiempo, lo mejor que pueda.
Önemli anlarımızda birlikte olmalıyız.
Tenemos que estar aquí para los grandes momentos.
Söz verin ; ne olursa olsun önemli anlarımızda her zaman birlikte olacağız.
Solo prométanme, que sin importar qué, siempre estaremos ahí para los grandes momentos.
Önemli anlarımızda her zaman birlikte olacağız.
Siempre estaremos ahí para los grandes momentos.
Önemli anlarımızda hep birlikte olacağız demiştik.
Dijimos que siempre estaríamos ahí para los grandes momentos.
Birkaçını kaçırdığımın farkındayım ama önemli anlarımızda hep birlikte olacağız demiştik.
Sé que me he perdido un par últimamente, pero... dijimos que siempre estaríamos ahí para los grandes momentos.
Önemli anlarımızda hep birlikte olacağız demiştik.
Dijimos que siempre estaríamos para los grandes momentos.
Birkaçını kaçırdığımın farkındayım ama önemli anlarımızda hep birlikte olacağız demiştik.
Yo-yo sé que me perdí algunos últimamente, pero... dijimos que siempre estaríamos ahí para los momentos importantes.
Belki çok değerli biri değilim ama silahlardan anlarım, dostum.
Puede que no sirva de mucho, pero sé algo sobre rifles, amigo.
Sadece yalan söyleyip söylemediklerini anlarım.
Solo puedo decirte si están mintiendo.
Farkettim de, benim de bu gece en güzel anlarım seninle konuştuğum zamanlardı.
Sí, bueno, um, me he dado cuenta que hablar contigo ha sido también la mejor parte de mi noche.
Kıyamet Tapınağını anlarım ama Kristal Kafatası dersen ben yokum.
Ahora, puedo hacer "El templo maldito", amigo, pero "La Calavera de cristal", ni hablar.
İstemezsen sonuna kadar anlarım ama eğer istiyorsan bu iş senindir.
Quiero decir, lo entendería si no quisieras, pero... Si lo quieres, el trabajo es tuyo.
Bu işe karışmak istemezseniz sizi anlarım.
Entenderé si alguno quiere retirarse.
En kötü anlarımda rahatlamak için bunu okurdum. Avunmak için... Hatta övülmeye ihtiyacım olduğunda...
En mis peores momentos, la leía para consolarme... para desahogarme, para encontrar aliento cuando lo necesitaba, porque... porque siempre creí que se trataba de mí.
eğer tahtı istemiyorsan eğer benimle evlenmek istemiyorsan bunu anlarım.
Si no quieres una corona... si no quieres casarte conmigo, lo entenderé.
Eğer bu bir tür içindekini ortaya çıkarma terapisi ise anlarım.
Si este es algún tipo de terapia de exposición, lo entiendo.
Evet, anlarım.
Sí, lo haré.
Öyle yaptıysan anlarım.
Porque lo entendería si lo hiciste.
Kendisinin bile bildiğini sanmıyorum insanın mecbur - İnsanın mecbur kaldığında kaderini kabul etmesini anlarım peki ya mecbur değilse?
Y no creo que ni él lo sepa pero... pero podría entender... podría entender que alguien aceptase su destino si tuviera que hacerlo,
Duyduğumda anlarım.
Lo sé cuando lo oigo.
Anlarım Hollis.
Puedo entenderlo, Hollis.
Ama bundan sonra sizin adınıza hareket etmemi istemiyorsanız, anlarım.
Pero si ya no desea que actúe en su nombre, lo comprendo.
Babalarından korksalar bunu anlarım ama ama ondan bile korkmuyorlar.
Puedo entender que si no tienen miedo de su padre.. " Pero ellos ni siquiera son..
Yani. 90 kilosunuz ve yalan söyleyip 85 diyorsunuz, anlarım.
¿ Me entienden lo que digo? Si uno pesa 90 kilos, y miente y dice que pesa 85, lo entiendo.
Yapabilirim. Her yaştakileri anlarım.
Y digo : "¿ Qué tal, Delhi?".
Beni onunla öldürmeye çalışırsan sana güvenemeyeceğimi anlarım.
Si tratas de matarme con ella, Yo sé que no puedo confiar en ti.
Ben ne anlarım?
¿ Yo qué sé?
Beyaz Sarayın bir şeylerin üzerini örtmeye çalışmasını hemen anlarım.
Puedo oler el encubrimiento de la Casa Blanca desde Bethesda.
Dr. Lennon, son anlarımızı yaşıyoruz.
Doctora Lennon, ésta es nuestra última jugada.
Bak, eğer Vivian gelmemi istemiyorsa bunu anlarım.
Mira, entiendo que Vivian no quiere que vaya.
Tamam, onu tokatlamamış olabilirim ama bu konu hakkında ona zor anlar yaşattım. Çünkü ona kolay lokma değil de şımarık bir kız olduğunu göstermen için yapman gereken budur.
De acuerdo, no le abofeteé, pero le monté una buena porque... bueno, eso era lo que hacías para demostrar que eras una descarada, no una pusilánime cualquiera.
Pied Piper'ı garajımda başlattığım anları hatırladım.
Me recuerda a cuando empecé mi Flautista de Hamelín en mi cochera.
Seni işe aldığımda, unutulmaz anlar yaşayacağımı biliyordum. Sıradakini dört gözle bekliyorum.
Cuando te contraté, sabía que habrían muchos momentos y no puedo esperar a ver lo que sigue.
Ona iyi davranmalıyım yoksa bir terslik olduğunu anlar.
Tengo que jugar limpio o sabrá que estoy dirigiéndolo mal.
Kuşlardan anlar mısın?
¿ Conoces las aves? - No.
Kaçırdığım önemli anların oldu mu?
¿ Tuviste un momento de pensamiento profundo que me perdí?
Emma'nın o son anlarında neler hissetmiş olabileceğini hayâl etmeye çalışırım.
Trato de imaginar lo que Emma debe haber sentido en esos momentos finales.
Daniel'le ben... evet, zor anlar yaşadığımız oldu. Ama...
Daniel y yo..., sí, hemos pasado una época dura.
- Çatı tamirinden anlar mısın?
- ¿ Sabes arreglar una gotera?
Yok canım, o ne anlar! Tek derdi uzaylılar.
No, él sólo piensa en Martians.
Sanattan anlar mısın?
¿ Sabes algo de arte?
Seni çok seviyorum ve sana zor anlar yaşattığım için üzgünüm.
Dios, te quiero tanto. Lamento haberte hecho pasar por este infierno.
Eğer "reddet" tuşuna basarsam, onu telesekretere aktardığımı anlar mı?
Hey, ¿ si hago click en "ignorar" sabrá que lo estoy enviando hacia el buzón de voz?
Birlikte geçirdiğimiz zamanlar hayatımın en mutlu anlarıydı.
El tiempo que pasamos juntos fue el más feliz de toda mi vida.
Düşünüyordum da, belki de onun son anlarında yanında olamadığım için kendimi yiyip bitiriyorum.
Creo que tal vez porque no estuve para ella en el final, me estaba castigando.
Kendimi gerçekten hayatta hissettiğim anlar beraber çaldığımız zamanlardı.
La única vez que me sentí vivo fue cuando estábamos juntos.
Kendimi iyi hissettiğim anları mahvetmek için özel olarak mı çabalıyorsun?
¿ Simplemente sientes cuando me siento bien conmigo misma?