Aşık traduction Espagnol
26,728 traduction parallèle
Nasıl bu kadar aşağılık, beş para etmez bir kumarbaza aşık oldun?
¿ Cómo te enamoraste... de un jugador... tan ruin y despreciable?
Aşık bir kadınım.
Soy una mujer enamorada.
Ajan eğitimindeyken sana neden aşık oldum biliyor musun?
¿ qué está pasando, Danny? ¿ Sabes por qué me enamoré de ti cuando entramos como nuevos agentes en el programa de entrenamiento?
Eğitimdeyken sana neden aşık olduğumu - biliyor musun?
- La última vez que te vi, me has dejado con el culo pegado a una bañera.
Eğer Zoom kime değer verdiğini,... kime aşık olduğunu,... kimin için yaşadığını öğrenirse,... onları senden alacaktır.
Si Zoom averigua quién te importa, a quién quieres, por quién vives, te los arrebatará.
Tamam, lütfen aşık olmadığını söyle.
Vale, dime que no te encanta.
Ama Felicity'nin aşık olduğu yönlerini de kaybetme.
Pero no pierdas lo que hizo que ella se enamorase de ti.
Taiana'ya aşık değilim.
No estoy enamorado de Taiana.
Cutter, geçen sene Floyd Lawton'a aşık olmuştu.
Bueno, Cutter se enamoró de verdad de Floyd Lawton el año pasado.
Çünkü bu ona aşık olduğun anlamına geliyor.
Porque eso significa que la quieres.
Ve aşık olursan hassassındır.
Y el amor significa que eres blando.
Hayatımda tüm kalbimle sadece iki adama aşık oldum.
He amado a dos hombres en mi vida con toda mi alma.
Sana birçok sebepten dolayı aşık oldum ve o sebeplerden biri de her şeyin her zaman bir yolunu bulman. Şimdi de bulman gerekiyor. Laurel için.
Me enamoré de ti por muchas razones, y una de esas razones es que siempre encuentras la manera, y ahora tienes que encontrar la manera por Laurel, por la ciudad...
Erkek bir kızla tanışır, erkek o kıza aşık olur erkek o kız için hapse düşer...
La típica, el chico conoce a la chica, el chico se enamora de la chica, el chico va a prisión por la chica...
- Aşık değiliz.
- No lo somos.
Yeğenime aşık olmamın yanlış olduğunu mu düşünüyorsun?
¿ Está mal que ame a mi sobrino?
Yanlış adamla aşık atıyorsunuz.
Te has liado con el tío equivocado.
Zaman Efendileri evlilikleri onaylamaz ama aşık oldum ve Jonas adında bir oğlumuz oldu.
Los Amos del Tiempo desalientan casarse, pero me enamoré y tuvimos un niño, Jonas.
Sana aşık Özür çünkü.
Porque estoy enamorada de ti.
Sağ ve orada idi. 10 yıl önce aşık aynı iki kişi.
Sí, y ahí estábamos... los mismos que se habían enamorado 10 años atrás.
Zaman bile son kez oldu. Bana aşık hissettiğimi hatırlıyorum?
¿ Cuándo fue la última vez que te sentiste enamorado de mí?
I i aşık olabileceğini hiç düşünmemiştim, düşündüğümü hatırlıyorum.
Recuerdo que pensé : "Nunca creí que estaría tan enamorada".
Başta her şey kusursuz görünür mesela sonra birden uzaylı, canavar, yaratık benzeri bir şey ortaya çıkar ve Aşıklar Yolu'ndaki çocukları öldürmeye başlar.
Veréis, al principio, todo es perfecto, y luego, boom, la cosa bestial monstruosa de origen alienígena empieza a matar a niños en el Sendero de los Amantes.
Bu kızla Aşıklar Yolu'nda ne işin vardı evlat?
¿ Qué estabas haciendo con esta chica en El Sendero de los Amantes, muchacho?
Bir ninjaya aşık olmamam gerekiyordu.
Debería haberlo hecho mejor que enamorarme de una ninja.
Eğitimdeyken sana aşık oldum
¿ Sabes que me enamoré de ti cuando estábamos...
Ajan eğitimindeyken sana neden aşık olduğu mu biliyormusun?
¿ Sabes por qué me enamoré de ti cuando éramos reclutas
Aşık bir adam seni mutlu etmek için her şeyi söyleyebilir, ve inan bana, o adam sana aşık.
Porque, quiero decir, un hombre enamorado diría cualquier cosa para hacerte feliz, y créeme, ese hombre está enamorado.
- Debs çocuğu aldırmamanın Derek'i geri getireceğini düşünüyorsun ama seni böyle bırakıp gittiyse seni hak etmiyor demektir. - Aşık olacağın başka adamlar olacak.
Debs, sé que crees que quedándotelo recuperarás a Dereck, pero si te ha dejado así, entonces no te merece y ya habrá otros chicos que te quieran...
Evlenmekten kötü bir şey yok bence, aşık olmaktan.
No puedo pensar nada peor que estar casada, estar enamorada.
Polis olaya karışmadığı sürece aşık olamıyorum.
No es amor si la policía no está involucrada.
Ona tekrar aşık oldum.
Me enamoré de ella otra vez.
Sanırım aşık oldum.
Creo que estoy enamorado.
Aşık olduğumu sandım.
Pensé que estaba enamorada.
Dinle... Şartlarımızdan mutlu olmadığım gerçeği sana aşık olmadığım anlamına gelmiyor.
Mira... solo porque no esté satisfecha con las sircunstancias no significa que no te ame.
Muhtemelen yüzyıllardır ilk defa kime aşık olacağıma karar verebiliyorum.
Por primera vez en probablemente siglos, Actualmente estoy decidiendo a quien entregar mi amor, sin que alguien lo decida por mi.
Jace'e aşık olman, onun eşcinsel olmaması ve diğer şeyler zor olmalı.
Tiene que ser difícil estar enamorado de Jace sabiendo que es hetero y tal.
Aşık olduk.
Nos enamoramos.
Aşık olduğun son 206 sefer hep aynı adama oldun.
Las últimas 206 veces que te enamoraste, siempre fue con el mismo hombre.
Sana aslında sahip olmadığım gayri meşru çocuğum olduğunu söylediğimde mi yoksa hala onunla aşık olduğunu söylediğinde...
Desde que te dije que tenía un hijo que en realidad no tenía, o desde que me dijiste que aún estás enamorada de...
Kalkan aşınması genellikle... ters iticilerin bağlı olduğu kıç kısımda gerçekleşir.
La mayoría de las erosiones ocurren en la parte posterior, junto a los retropropulsores.
Bu damarları ve bedeni ayakta tutalım diye bize bağışladığın bu nimet için şükürler olsun. Böylece daha güzel bir dünya meydana getirmek için güç bulabiliriz ve bu dünyadaki duvarları ve engelleri aşıp İlim Merdiveni'ne tırmanabiliriz. Böylece bir gün bu dünyevi suretlerimizden sıyrılır ve Bahçe'de, Aydınlık olarak hep beraber yaşayabiliriz.
Gracias por estos alimentos que sustentan estos recipientes, nuestros cuerpos, para poder tener energía y crear un mundo más hermoso y derribar nuestros obstáculos y barreras en esta vida y subir La Escalera de la Iluminación, para que algún día podamos ser libres de las formas terrenales
Asıl kıymetli şey, büyük büyükbabamın yüzüğünün geri dönmüş olması.
La verdadera joya es el regreso del anillo de mi bisabuelo.
İnterneti yok etmek için web-bombasını kullansa ne olur diye düşünüyordum ama eğer düzgün kullanabilirse elektrik şebekesine aşırı yükleme yapar hastane aletlerini yakar su şebekelerini kırar.
He estado pensando en qué pasaría si él usara la bomba nuclear web para derribar Internet, pero si la usara correctamente, sobrecargando la red eléctrica, apagando los equipos de los hospitales, cortando los principales suministros de agua.
Bu ana gelmek için çok çabaladık ama şehri yeniden güzelleştirmek için gereken asıl iş şimdi başlıyor.
Trabajamos muy duro para este momento, ahora comienza el verdadero trabajo para hacer esta ciudad grande de nuevo.
Değişmeyeceğini düşündüğün bir suçlu. Biraz aşırı kaçan, fakat anlaşılabilir bir ayrılık.
El criminal que crees que no puede cambiar, el rompimiento algo sobreactuado pero entendible.
O kıza karşı aşırı derecede siber zorbalık yaptığımız için tekrardan özür dileriz.
Lamentamos mucho haber acosado hasta la muerte a esa chica anoche.
Patty'ye asılıyorsun ve bu iğrenç. Kız daha 18 yaşında. Kes şunu.
coqueteas con Patty y es grosero tiene 18!
Beni ruh kırıklığı endişelendiriyor asıl.
Lo que me preocupa más es su espíritu roto.
Victor Charlie Beş Bir, aşırı trajik ve rahatsızlık verici bir olayda bulunmuştur. Bu çeşit bir sorgu saldırgan ve duyarsızcadır.
Victor Charlie Cinco Uno se ha visto envuelto en un incidente extremadamente trágico y angustioso... y esta línea de interrogatorio es ofensiva e insensible.
Ustalık eserim değil ama aşırı baskı altındaydım.
Bueno, no es mi mejor trabajo, pero estaba bajo extrema presión.