English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Baban mı

Baban mı traduction Espagnol

9,989 traduction parallèle
- Bu senin baban mı?
- ¿ Éste es tu padre?
- Baban mı?
- ¿ Tu padre?
Çocukluğunda sana en yakın kimdi? Annen mi baban mı?
Con quién estabas más unida en tu infancia?
Baban mı söyledi?
¿ Tu padre te dijo eso?
Öz anne-baban hakkında bir bilgin var mı?
¿ Sabes algo de tus padres biológicos?
Jamie, baban kafayı mı yedi?
Jamie, ¿ tu papá se volvió loco?
Ben senin babanım.
Yo... yo soy. tu padre.
Babanı tanırdım.
Conocía a tu padre.
Koridorda yürürken baban yardım edecektir sanırım.
De acuerdo, y seguramente tu padre va ayudarte - a caminar por el pasillo... - No, sin ayuda.
Ben babanın bir arkadaşıyım.
Soy amigo de tu padre.
- Baban hayal kırıklığına uğradı mı?
¿ Tu padre se decepcionó?
Önce babanı içeriden çıkarmamız lazım.
Primero debemos sacar a tu padre de aquí.
Baban annene sadık mıydı?
¿ Tu padre le fue fiel a tu madre?
Will.ben.senin babanım.
Will.yo.soy tu padre.
Baban olmadığımı biliyorum ama Kymmi'yle kardeşsiniz siz.
Sé que no soy tu padre, pero Kymmi y tú sois hermanas.
O hanım, babanın eskiden tanıdığı biriydi sadece...
"esa es una señora amable a la que tu papi conoció," y...
Babanız eşsiz biriydi ve onu tanıdığım için şanslıydım.
Realmente quiero decirle que su padre era único, y tuve suerte de poder conocerlo.
Babanın rock yapması lazım!
Papá se tiene que ir a rockear.
Annenle babanı evlenmeden önce, herkesten önce tanırdım.
Conocía a tus padres antes de que se casaran, antes que nadie.
Senin babanı tanırdım ben.
Conocí a tu padre.
Babanı iyi tanırdım.
Yo conocía muy bien a tu padre.
Annemle babanım burada, bu masada evlenmişti.
¿ Sabes? , mi madre y mi padre se casaron en este mismo lugar.
Sanırım manevi babanı öldürmek küçük bir şey değil.
Supongo que matar a tu padre sustituto no es poca cosa.
Zar zor hatırladığın, kardeşinin eski sevgili Ava Montrose'u babanın Cadillac'ını kardeşin satmadan çalmana yardım etmesi için tuttun.
Usted reclutó a Ava Montrose, la ex de su hermano, de la que apenas se acordaba, para que le ayudase a robar el Caddy de su padre antes de que su hermano pudiera venderlo.
Ben baban bir arkadaşıyım.
Soy amigo de tu padre.
Kundakçılık yasal olana kadar tatlım, ama babanın söylemek istediği senin müsamaha edebileceğin en yakın ilişkiyi kurduk.
Hasta que los incendios provocados sean legales, cariño, pero tu padre intenta decir que hemos llegado a la relación más cercana que puedes tolerar.
İğrenç bir aydınlanma anı yaşadım ve hiçbir müstakbel babanın kendine sormak zorunda kalmaması gereken bir soruyu sordum.
Tuve un momento de claridad enfermiza y debí preguntarme algo que un futuro padre debería poder preguntarse.
Babanı yarım saat görebileceksin.
Tendrás media hora con él. En realidad, él no está habilitado para visitas aún.
Memelerin babanınkilere benzemiyor, tatlım.
Cariño, no tienes las tetas de tu padre.
Babanın beni aradığından haberi var mı?
¿ Tu padre sabe que me estás llamando?
- Babanı kardeşinle takas mı edeceksin?
¿ Quiere intercambiar a su hermano por su padre?
Pekâlâ Bay Donovan, babanızı getirin. Ben de damadı serbest bırakayım.
Vale, Sr. Donovan, traiga a su padre y dejaré que el novio se vaya.
Yine de seni uyarmam lazım, baban burada.
Pero debo advertirte de que tu padre está aquí.
Baban olsaydım seninle gurur duyardım.
Si yo fuera tu padre, estaría orgulloso de ti.
Baban kış dönümünü görecek kadar yaşamayacağımı söylemişti.
Tu padre me dijo que no viviría hasta el solsticio de invierno.
Baban Jade'i çaldı ama kızı bırakamıyorsun, haksız mıyım?
Tu padre te robó a Jade, pero no quieres renunciar a ella, ¿ no?
Sanırım, babanın hayatının her anına müdahele etme zevkini yaşamadın, değil mi?
Sí, supongo que nunca habías tenido el placer de tu padre microdirigiendo cada aspecto de tu vida, ¿ verdad?
- Babanın bardağını ben aldım.
- Yo tomé la copa de tu padre.
- Ben senin babanım!
- ¡ Soy tu padre!
Babanızı uyandırmalıyım.
¡ Despertaré a su padre!
Seni ve Kiera'yı korumaya çalıştığımı biliyorsun ama Kellog babanı öldürttü.
¿ Eh? Sabes, he intentado protegerlos, a ti y Kiera, siempre, pero Kellogg mandó a matar a tu padre.
Ben senin babanım ve sen de benim kızımsın.
Soy tu papá y tú eres mi hija.
Sen de oraya geri dön ve anne baban nişadır falan kullanmak istiyorsa vazgeçir. Tamam mı?
Debes regresar... y ver que tus padres no necesiten sales o algo.
Babanı ve Damon'ı öldüren adamı yakaladığımızı bilmeni istedim.
Solo quería que supieras que hemos cogido al hombre que mató a tu padre. Y a Damon.
Seninle bir çok şeyimi paylaştım babanın tuzağına nasıl düştüğümü,... nasıl korktuğumu, nasıl utandığımı.
He compartido muchas cosas contigo... como me sentía atrapada con tu padre, lo asustada, la vergüenza...
- Babanız mı bu?
¿ Este es su padre?
Baban bana bebeği taşıyacak olanın söylediğinde çok uğraştım.
Cuando tu padre me dijo que serías la que engendraría a la niña, luché.
Babanı yeterli bulmadığımı söylemiştin ve artık gerçeği bilmen gerek.
Dijiste que yo no pensaba que tu padre fuera lo suficientemente bueno, y es hora de que sepas la verdad.
Derin bir nefes alır mısınız? "Ben senin babanın ruhuyum."
Vale, respire hondo. "Soy el espíritu de tu padre".
Hiç baban ya da başka biri sana bunu açıklamadı mı?
¿ Tu padre o tu madre no...? ¿ Nadie te ha explicado esto?
Benim buradaki sorumluluklarım farklı ve geniş ölçüde ama anneyle babanın arasındaki kavgaya hakemlik yapmak bunlardan biri değil.
Mis responsabilidades aquí son variadas y de gran alcance, pero intermediar en una pelea entre mamá y papá no es una de ellas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]