English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ B ] / Bağlayın

Bağlayın traduction Espagnol

3,155 traduction parallèle
Kendi güvenliğiniz için, kemerlerinizi bağlayın ve yerlerinizde kalın.
Por favor, por su seguridad, permanezcan en sus asientos y coloquense los cinturones.
Bağlayın onu.
Atadle.
- 6 lt oksijen verin ve dopamin bağlayın.
Es difícil. 6 litros de oxígeno y cuelga dopamina.
Serum bağlayın.
Estoy abriendo una solución salina.
- Telsize bağlayın.
- Contáctala por radio.
Telefona bağlayın.
Pásasela.
Anneyi bebeğe bağlayın.
Conecta a la madre con la bebé.
Hemen bana Mac Taylor'ı bağlayın.
Ponme con Mac Taylor ya mismo.
- Monitöre bağlayın. Teşekkürler.
- Mi monitor.
Pekâlâ. Onu Ecmo'ya bağlayın.
Oxigenación extracorpórea.
Bağlayın onu ve hapsedin meyhaneye!
Lo debéis atar y vigilarlo muy bien.
Tüplerimi bağlayın.
Ligue mis trompas.
- Bağlayın şunu!
- ¡ Atalo!
Valiyi bağlayın.
Póngame con la gobernadora.
O hâlde arkanıza yaslanın, kemerinizi bağlayın ve benimle uçun.
Así que acomódense, ajústense los cinturones de seguridad y Vengan a Volar Con Nosotros.
" Bayanlar ve baylar, lütfen kemerlerinizi bağlayın.
Damas y caballeros, por favor ajusten sus cinturones.
Onları kim uçuruyorsa derhal bana bağlayın.
¡ Denme la línea directa! Quien esté- -
Oturun ve kemerinizi bağlayın.
Siéntese y abróchese el cinturón.
Müdür Medford'u güvenli hattan bağlayın hemen.
Pásame al director Medford en una línea segura, ahora.
Bir an önce bir yere bağlayın, Bay Haller ama tanık da soruyu cevaplasın.
Llegue al grano rápidamente Sr Haller, pero el testigo debe contestar.
Şunun leşini yaptıkları şu alete bağlayın.
¡ Atenlo, al monstruo que construyeron! ¡ Atenlo sobre eso!
Bağlayın dedim!
¡ Atenlo en eso!
Bağlayın hemen! Götürün onu gözümün önünden!
¡ Deténganlo, quítenlo de mi vista!
- Hastaneyi bağlayın bana.
- Con el hospital.
Kemerleri bağlayın çünkü çok çılgın bir yolculuk olacak.
Abróchense bien, porque va a ser un viaje movido.
Kemerlerinizi bağlayın, sıkıca tutunun ve turnuvanın tadını çıkarın!
Ajústense los cinturones, tiren los dados y den un paseo en el Reading.
Sıkıca bağlayın!
¡ Amárrenlo bien!
Ötekiler gibi bağlayın. Siz de bundan kurtulun.
Átenla como a las demás, y desháganse de esto.
Sen ve Simpson şu ağacı Tylor'ın ayağına bağlayın.
Tú y Simpson rompan la madera para el pie de Ty.
Pekâlâ çocuklar, kemerlerinizi bağlayın!
Bien, niños. Abróchense los cinturones.
Lütfen kemerlerinizi bağlayın ve koltuklarınızı dik duruma getirin.
Por favor, verifiquen cinturones y que los asientos estén verticales para el despegue.
Bayanlar ve baylar. Gördüğünüz üzere pilotunuz kemerlerinizi bağlayınız ışığını yaktı.
Damas y caballeros, el capitán encendió el cartel de "ajustarse los cinturones".
Rahibi bağlayın
Cadena del abad hasta
Kemerlerinizi bağlayın, millet.
Abróchense el cinturón.
Bağlayın onu!
¡ Engánchenlo!
Bana hemen şefi bağlayın.
Comunícame con el jefe.
o nereye gitti? bir çeşit transa girdi sani kurtarmayacak onun türünü daha önce gördüm asyalı öğretilerine ihanet ettiklerinde içlerine kapanırlar ve ben isyana izin vermem kollarını bağlayın Bay starbuck ve arkaya zincirleyin
Está en algún tipo de trance él no te salvará veré un nuevo cielo antes de estar de su lado cuando ha traicionado a sus enseñanzas ancestrales y yo no toleraré su comportamiento pídale que me ponga a prueba, Sr. Starbuck
Şunu emniyet kemeriyle bağlayın.
Ponle el cinturón de seguridad.
- Tamam, bağlayın.
- Amárrala.
Rose, "kemerlerinizi bağlayın" lambasının sönmesini bekliyorum ama bu türbülans...
- Rose, he estado esperando que apagaran el letrero de "abróchense los cinturones", pero con estas turbulencias...
Bayım, "kemerlerinizi bağlayın" ışığı hala yanıyor.
Señor, el letrero de "abróchense los cinturones" sigue iluminado.
Bayanlar baylar, lütfen koltuklarınıza dönün ve kemerlerinizi bağlayın.
Señoras y caballeros, por favor regresen a sus asientos y mantengan abrochados sus cinturones.
Lütfen kemerlerinizi bağlayınız.
Abróchense los cinturones.
Pekâlâ, kemerlerinizi bağlayın.
Abróchense los cinturones.
Pekâlâ, kemerlerinizi bağlayıp kasklarınızı takın bayanlar.
De acuerdo, póngase y abrochen los cascos.
Çocukları bağlayıp korkutmayı seviyor, ne yaptığını da biliyor gibi.
Le gusta atar a los chicos y asustarlos y sabía lo que estaba haciendo.
Tüm şişeyi de sünger gibi içtikten sonra, duygusala bağlayıp birlikte zaman geçirmenin ne kadar güzel olduğundan bahsedersin sonra da yanıma yaklaşıp kolunu omzuma atarsın.
Una vez te acabes esa botella de vino, puedes poner ojos tiernos y decir cuan bueno es pasar tiempo conmigo, entonces acercarte y poner tú brazo sobre mi hombro.
Buz kütlesine bağlayıp atalım mı yani kadını?
Así que deberíamos ponerla en un flotante de hielo y sólo empujarla.
Hepinizi ana sisteme bağlayıp kendi aklınızdaki sanal bir dünyaya hapsettiler.
Los tienen conectados a una computadora enorme, aprisionando sus mentes en un mundo virtual.
Kaptan, "kemerlerinizi bağlayın" ışığını yaktı.
El comandante ha encendido las luces del cinturón de seguridad.
Bağlayın.
Páselo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]