Bağlantı yok traduction Espagnol
1,311 traduction parallèle
Direkt bağlantı yok.
No hay un enlace directo.
Neden bağlantı yok?
¿ Por qué no había conexión?
Hala bağlantı yok.
Aún no hay contacto.
- Belli bir bağlantı yok.
- No hay conexión aparente.
İki adam, görünürde aralarında, bir bağlantı yok, her ikisininde silah taşıyor bir kahve dükkanında birbirlerini vuruyorlar.
Dos hombres sin conexión aparente ambos armados quedan involucrados en un tiroteo dentro de una cafetería.
Chase'lerle bir bağlantı yok mu?
Sin conexión a los Chases?
Emin misin? Kör nokta ile soygun arasında hiç bir bağlantı yok.
No hay conexión entre el punto ciego y el asalto exprés.
Evet, aileler arasında herhangi bir bağlantı yok.
No. Hasta ahora no hay cosas en común entre las familias.
Soul Society'de Senkai Gate'de vadi için bir bağlantı yok.
No hay ningún puente Senkai en la Sociedad del alma que conecte con el Valle.
Radyo bağlantısı yok.
No hay señales de radio.
- Hiç referansımız yok, bağlantı kurmanın hiç bir yolu yok.
Lo sé. No tenemos referencias, ni una interfaz...
Sizin gezegeniniz yok olduğu zaman sizinle bağlantısı olan olanları arayacaklar.
Cuando su mundo haya sido destruido, buscarán a todo el que haya tenido contacto con Vds.
Ama imkansız. Kaportacıda internet bağlantısı yok.
No hay conexión a Internet en el taller.
Bu iki şeyin bağlantısı yok.
Las dos cosas no están necesariamente vinculadas.
Yetimhanede birlikte bulunmanız dışında hiç bir bağlantınız yok.
Nada en común, solo que crecieron en el mismo orfanato su orfanato.
Ve bundan dolayı olay mahalli ile hiçbir bağlantısı yok.
Y por lo tanto no hay nada que la vincule con la escena del crimen.
Bağlantı yok!
No hay conexión.
Ben ve sen, bağlantılarımız yok, aldatacak ya da incitecek kimsemiz yok.
Tú y yo, no tenemos lazos nadie a quien traicionar o herir.
Yanlış bağlantı gibi bir lüksümüz yok.
No podemos darnos el lujo de tener problemas de comunicaciones.
Fakat Marwan'la bağlantısı olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yok.
Pero no teníamos idea de que estaba conectado con Marwan.
Roman Vadikle olan tek bağlantımız artık yok.
Nuestro único vínculo con Roman Vadik ha desaparecido.
Tekrar bağlantı kurmaya çalışıyorlar. Ama şimdilik cevap yok.
Langley intenta reestablecer una conexión, pero hasta ahora no han respondido.
Hiç süphe yok ki, cylonların ağ bağlantılarımıza sızdığı gün sizin vurulup, Albay Tigh'in görevi aldığı gündü, efendim.
Sin duda fue dejado atrás... cuando los Cylones se infiltraron en la red que montó el Coronel Tigh el día que le dispararon, señor
Telsiz bağlantısı yok ama ekseni etrafında dönüyor ve bir miktar hasar var.
No hay contacto por radio pero está en eje vertical y no parece haber ningún daño.
Suçla bağlantısı olduğunu gösteren fiziksel bir kanıt yok.
No hay pruebas que lo relacionen con el delito. - El auto.
İki tuvalet var ama bağlantıları yok.
Dos cagadas, sin conexión.
Ama bunun sana ender bulunan pahalı bir çiçek getirmem ve benim geleceğimi unutmuş olmanla bağlantısı yok.
Esto no tiene nada que ver con el hecho de que acabo de regalarte una hermosa planta rara y costosa, y tú olvidaste que yo venía.
Garajla evin bağlantısı yok.
El garaje no está unido a la casa.
Hatta gerçek bir telefon bile değil. Bağlantısı da yok.
No es de verdad, no está conectado, no está- -
Bu gerçek telefon değil, bağlantısı bile yok.
Este teléfono no es de verdad, no está conectado- -
Onlarla bağlantı kurmamız için bir neden yok.
No hay razón para contactar con ellos.
Bu bağlantıyı almaya gittim. Döndüğümde düzenleyiciler yok oldu.
Fui por esta llave, y cuando volví, los reguladores habían desaparecido.
Karaciğerle bağlantısı yok.
Nada que se relacione con el hígado.
Şu anda adamın cinayetlerle bağlantısını kanıtlayacak fiziksel delilerimiz yok.
No tenemos prueba física para conectar a ese hombre a cualquiera de los asesinatos. ¿ Qué hay con la caja de pizza?
Benimle bağlantı kurmaya çalışan kadın yerinde yok.
La mujer que quiere que la llame no está ahí.
Bu adam federal bir kaçak ve onunla bağlantıya geçmeye çalışıyor. Ama neden olduğu konusunda en ufak bir fikrimiz yok.
Es un fugitivo federal, y creemos que lo está tratando de contactar pero no sabemos por qué.
"Amerikan İdol" ile bir bağlantısı yok.
TODOS ODIAN A NED FLANDERS
Bilgisayar yok, bağlantı listesi yok, telefonlar yok.
Ni ordenadores, ni contactos, ni números de teléfono.
Khurvin'le bu sabit diskten başka bağlantımız yok.
No hay nada que lo relacione con Khurvin excepto este disco duro.
Bu geçidi yok edemez. Sadece ufak bir olasılıkla bağlantıyı koparabilir,...
Eso no va a destruir la puerta y teóricamente sólo hay una remota posibilidad de que pueda desactivar el agujero de entrada ¡ Carter!
Yeterince zamanımız yok. Haftalık durum raporlarının bağlantısı için iki saatten az kaldı.
No tenemos tiempo suficiente su informe de situación semanal será apenas en 2 horas.
Bağlantı kurmak için yeterince güç yok. Doğru mu duydum?
"INSUFICIENTE POTENCIA PARA COMPLETAR EL PROCEDIMIENTO DE LLAMADA"
Fazla zamanımız yok, yani bağlantısı her neyse kruvazörler buraya gelmeden önce çözmeye çalışmalıyız.
Bueno, no tenemos mucho tiempo así que sea cual sea la conexión, intentemos averiguarla antes de que los cruceros lleguen aquí.
Jumper'ın telsiz bağlantısı ön kısımda, orası da suyla dolu yani yüzeyle bağlantı kurmanın hiçbir yolu yok, bu da demekki senin yerini belirlemelerinin imkânı yok.
Por supuesto, el transmisor de radio está en la sección delantera, la cual ahora está inundada de agua lo que significa que no tengo forma de contactar con la superficie lo que significa que no tienen forma de triangular nuestra posición.
Chris Bollyn, Arizona, Phoenix'teki, bir 757 tipi APU üreticisi olan Honeywell firması ile bağlantı kurdu. İsminin gizli tutulması şartıyla konuşan bir uzman şunu söyledi : Bunun bir APU kasası olma ihtimali yok.
Chris Bollyn contactó con Honeywell en Phoenix, Arizona, los fabricantes de las APU's de los 757's y un experto, hablando bajo anonimato le dijo que :
Bu yüzden onunla bağlantılı biri var. Burası kesin. Zorla girmeye dair emare yok.
Así que alguien está conectado a ella.
Bizimle bağlantıyı kaybetmiş insanları bekleme lüksümüz yok.
No tenemos tiempo para esperar a saber de ellos.
Adamın dediği gibi, hiçbir günün bağlantısı yok.
Pues, como dicen : "Sólo los muertos están desconectados".
- Hiçbir bağlantım yok.
- No hay contactos.
Bizim soygunla bir bağlantımız yok.
No tuvimos nada que ver con el robo.
Chance ne zaman yok olsa kalbinden rahatsızlanan Abla Chance ile bağlantı kurabilmek için Anne'nin hava telefonunu çalmış.
Enloquecida, meláncolica cada vez que Chance no está... Sis roba el aerófono principal de su madre Para mantenerse en contacto con Chance.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65