Bekliyorlar traduction Espagnol
3,866 traduction parallèle
Benden savaşa girmemi bekliyorlar.
Sólo quieren que vaya a la guerra.
Fransız büyükelçisi sizi bekliyorlar, Papa Cenapları.
El Embajador francés espera, Su Santidad.
Ateşkesi kabul etmemizi bekliyorlar.
Nos están esperando para discutir sobre la tregua.
Seni sette bekliyorlar.
Te están esperando en el plató.
Bölmek için haftalarca bekliyorlar.
Ellos esperan semanas para sacarlos.
Henry ve Fargo hafıza örgüsü ile birlikte bekliyorlar.
Henry y Fargo están esperando con la rejilla de memoria.
Seni bekliyorlar.
Te están esperando.
Evet. Yani hepsi kimin yutacağını görmek için bekliyorlar.
La gente sólo espera que te lo creas.
Sizin bekliyorlar efendim.
Sr. Beene. Están listos, señor.
Tadilat emri bekliyorlar.
Esperan una orden de trabajo.
- Sonra da işleri berbat etmeni bekliyorlar.
- Luego esperan tu error.
Hâlâ test sonuçlarını bekliyorlar.
Están esperando los resultados.
Tabii şeyi bekliyorlar...
Y están esperando...
Çocukken, düşünürdüm ki annem ve babam... Bilemiyorum, ben odama dönene kadar bir şey yapmadan bekliyorlar sanırdım.
Cuando era un niño, era de los que pensaba que mis padres estaban... no sé, esperando alrededor, sin hacer nada... hasta que volvía a la habitación.
- Onu önümüzdeki Çarşamba'ya bekliyorlar, hatırlat ona.
La esperan el próximo miércoles, recuérdaselo, sin más. Sí.
Onlar yanıt bekliyorlar.
Entonces, ellos,... Quieren una respuesta.
Deniz aygırları ve aç ayılar suyun donmasını bekliyorlar.
Morsas y osos hambrientos esperan y esperan a que el mar se congele.
Seni dışarıda bekliyorlar.
Están afuera esperándote.
Şimdilik yazılmamış, boş bir şekilde bekliyorlar.
Aún no han sido escritos, están esperando.
- Neyi bekliyorlar?
¿ Qué están esperando?
- Sizi bekliyorlar, Bayan Lobel.
- Ya puede entrar, señorita Lobel.
- Ne zaman gelmeni bekliyorlar?
- ¿ Cuándo te esperan? Hoy.
Tamam üyeler uzun kuyruğa girmiş arabalarını bekliyorlar.
Bien, hay una gran cola de personas allí esperando sus coches.
Şimdi bakma ama oradaki arkadaşlarım buraya gelip seni öpmeye cesaret edebilecek miyim diye bekliyorlar.
No mires, pero mis amigas, las que se sientan allí... me retaron a que venga a besarte.
Sadece dava vekilini bekliyorlar.
Están esperando por su abogado.
Hareket etmeye hazır durumda bizi bekliyorlar.
El tanque esperará por nosotros.
Yola çıkmaya hazır bir botta bekliyorlar.
Tiene el barco listo para partir.
İkinizi birden bekliyorlar.
Os están buscando.
Onlar sadece "davulcu aranıyor" ilanından alabilmek için gerekli cesareti toplamayı bekliyorlar.
Están a la espera, intentando conseguir el valor suficiente para tirar de la pestaña de "se busca batería".
Bu oylamanın da kafa kafaya kalmasını bekliyorlar.
Esperan otra votación reñida en el Senado.
Seni bekliyorlar gitmelisin.
La están esperando debe irse.
Seni bekliyorlar.
Están esperándote.
Herkesten onların dilini bilmelerini bekliyorlar ama onlar bizimkini öğrenme zahmetinde bulunmuyorlar.
Ellos esperan que todos conozcamos su idioma, pero ni siquiera hacen el esfuerzo de aprender el nuestro.
Hadi marş marş, belediyeden bekliyorlar.
El ayuntamiento espera.
Bizi bekliyorlar.
Ellos nos esperan.
Evden bekliyorlar.
Me esperan de vuelta.
Küçük vagonda beni bekliyorlar.
Me están esperando en la tartana.
İnsanlar bunun için günlerce sırada bekliyorlar.
La gente hace cola durante días para conseguir uno de estos.
Hepsi hastanede yanında Seni bekliyorlar.
Los dos están con él en el hospital, esperándote.
Bizi o teknede bekliyorlar.
Nos están esperando en el ferri.
Dostlarımız cadı avcılarının olduğu yerde bekliyorlar.
Nuestros amigos. En el lugar donde están los cazadores de brujas.
Hayır, bizi bekliyorlar.
No. Nos están esperando.
Kapatmam lazım, beni bekliyorlar.
Tengo que irme, tengo gente aquí.
Seni bekliyorlar.
¿ Qué te pasa?
Ne bekliyorlar?
¿ A qué están esperando?
Bekliyorlar. - Öyle mi?
- Están esperando.
Ne bekliyorlar?
- ¿ Sí? ¿ Qué esperan?
Bence yemek bekliyorlar.
Me parece que su cena.
Büyük bir kalabalık bekliyorlar. Yani tören sırasında saldırmak Dooku için kolay olmayacak.
Se espera mucho público, lo que significa que será difícil que Dooku ataque durante la ceremonia.
Hepsi orada bekliyorlar.
Está toda la gente ahí afuera, ¿ eh?
- Sizi bekliyorlar.
Por aquí, por favor.