Bela mı traduction Espagnol
1,278 traduction parallèle
Bela mı? Katiyen.
¿ En líos?
Onlar bela mı çıkardı?
Estaban causando problemas?
Başa bela mı?
¿ Joden mucho?
- Çocuklarıma bela mı diyorsun?
¿ Está diciendo que mis hijos son un grano en el culo?
Lan, bela mı arıyorsun?
Oye maricón, qué quieres?
Gene bela mı arıyorsun?
¿ Vas a seguir fastidiando?
Kaçamayayım diye güç bela hayatta kalacak kadar kanımı içip beni zayıf tutuyorlar.
Me extraen sangre para mantenerme débil y que no escape.
Beyazlar buraya sadece başımıza bela açmak için gelirler.
Aquí los blancos solo vienen para causar problemas.
Başımıza bela istemiyoruz.
No queremos ningún problema.
Başımıza daha çok mu bela açalım?
¿ Y hundirnos más rápido aún?
Bela çıkarmana ortak olmayacağım!
¡ No voy a participar en esta locura!
Büyük beladayım, büyük bela.
Estoy en un gran dilema, el dilema principal.
Başımıza bela açmayalım, ne yaptıkları bizi ilgilendirmiyor.
No es asunto nuestro. Salgamos de aquí.
Derneğimizle ilgilenmeli ve başımıza bela açmalarına izin vermemeliyiz.
Debemos cuidar de la asociación y no dejarles que causen problemas otra vez.
- Bayım bela istemiyorum. Çarşıya sadece çocuklarım için şekerleme ve karım için damalı kumaş almaya geldim.
"Señor, no quiero problemas, sólo vine al pueblo a buscar golosinas para mis hijos y una guinga para mi esposa."
Bela aramıyorum bayım.
"No estoy buscando problemas, señor."
Ben bela çıkarırım, o ortaya çıkar.
Yo causo problemas y él aparece.
Böyle yakışıklı bir adamla evlenirken başıma bela aldığımı biliyordum?
Oh, yo sé que estaba metiendo en problemas Cuando me casé con un hombre tan guapo.
Seni güç bela tanıdım.
Casi no te reconozco.
... ve sonra da bu çukurlar başımıza gerçek bir bela oldular.
Y esos baches son una molestia. PALOMITAS
bilmeden tümü bela da mı-değil mi...
- Necesita cuidados - Yo estaré aquí. No hay equipo médico.
O orospu çocuğu başımıza bela açar.
Ese desgraciado sólo te ha causado problemas.
Bela Lugosi ile tanıştım.
¡ Bela Lugosi!
Tanrım, Bela! Bunu nasıl yapıyorsun?
¿ Cómo diablos lo haces, Bela?
Cadılar Bayramı korku filmimizi izliyorsunuz, Beyaz Zombi... Oyuncular Bela Lugosi, John Harron, Madge Bellamy ve hiç duymadığım bir sürü adam daha.
"Están viendo" El zombi blanco "... con Bela Lugosi, Madge Bellamy, y otros que no conozco ".
Bela burada. Kapatmalıyım.
Estoy ocupado, así que escucha.
Sanırım Bela seni duymadı.
Bela no te ha oído.
Sonra Bela'nın seni disiplin etmesi gerekiyor. Tamam mı?
Bela tiene que azotarte.
Bir film yapımcısıyım ve bir bilim kurgu filmi üzerinde çalışıyorum... Bela Lugosi ve İsveçli güreşçi Tor Johnson'ın oynadığı.
Estoy produciendo una película de ciencia ficción... con Bela Lugosi y el luchador sueco Tor Johnson.
- Eh, bizim de büyük bir yıldızımız var... Bela Lugosi.
Tenemos una estrella. Bela Lugosi.
Onun sahnelerini bitirmek için bir benzerini bulmalıyım ve bunu Bela Lugosi'nin son filmi olarak yayınlayacağız.
Es la semilla de la que surgirá un gran roble. Usaremos un doble. La venderemos como "Lo último de Lugosi".
Arabayı tamir etmeye gelmemiş bunlar sana "yardım edecek birilerini bul" dedim, sen de başımıza bela açtın.
Sólo te pedí que buscaras ayuda. Pero en lugar de ello traes más problemas. Esta lluvia te va bien.
Gidip sana biraz galeta alacağım, çünkü biliyorsun, bela geliyorum demez.
Voy a buscarte unas galletitas. Para impedir el mal que se acerca.
- Niye başımıza bela açalım ki?
- ¿ Por qué buscar problemas? - Exacto.
Almadım. - Yani bela onun başında mı?
Realmente, no, yo no.
Adamı görür görmez bela olduğunu anladım. Üstelik yemek kokuyordu.
En cuanto vi a aquel hombre, olfateé problemas y frijoles refritos.
Üzgünüm. Kendimi daha fazla tutamayacağım. Güç bela vejetaryanizmin sınırlarındaydım zaten.
Lo siento mucho, no puedo entender esto... apenas estoy comprendiendo lo del vegetarianismo.
Sen beni incitmeyi bırak Ben de daha fazla bela çıkarmayacağım.
Me has estado hiriendo asi que no te voy a causar más problemas.
Dutch senin başına ciddi bir bela açmadan onu durduracağım, tamam mı?
Yo que tú agarraría a Dutch antes de que te cree problemas, ¿ sabes?
Bu işin başımıza bela açacağını söylemişti.
Dijo que esto traería problemas.
Bir süre önce başımıza bela oldular.
Hubo problemas con ellos hace poco.
Ben de benim güçlerim başa bela sanırdım.
Y yo que creía que mis poderes eran molestos.
Jordan, herif başımıza fena bela açıyor.
Jordan, este tío nos va a meter en problemas
- Hayır. Ama bugün yalnızım. Ve çocuklarınıza bakmak başıma büyük bir bela olacak.
No, señor, pero estar solo y cuidando a sus hijos es un grano en el culo que no necesito.
Dedem hep şöyle derdi : "Bu kölelerin... " başımıza bu kadar bela olacağını bilseydik, pamukları kendimiz toplardık. "
Mi abuelo decía... que si hubiera sabido que ustedes iban a causar tantos problemas... habría cosechado el maldito algodón él mismo.
Unutma, bela yok, tamam mı?
Ahora recuerda, nada de problemas, ¿ entendido?
İki tane leşi olduğunu bile duymuştum. Sizin gibi iki ünlü bela yaratıcının bir alış-veriş güvenlikçisi karşısında donlarını ıslatacağına,... görmesem hayatta inanmazdım. Vay anasını!
Hasta llegué a oír que mató a dos.
Bu herif başımıza bela olabilir.
Este tipo podría joder un poco.
- Dikkatleri bize çekiyor. Ne yaptığını bilmiyorum, ama başımıza büyük bela açacaksın.
¡ No sé lo que piensas hacer... pero nos vas a fregar!
Bize şans dileyen bir not bırakıp beraber güç bela kazandığımız paradan bir tomar almış.
Dejó una nota deseándonos suerte y tomó parte del dinero que habíamos hecho.
Tanrım... Bu bela! Herkes, acil durum!
Mi dios...