Berbat traduction Espagnol
31,333 traduction parallèle
Maxine gösterimizi berbat etti.
Maxine nos jodió.
- Berbat biri olduğun için!
- ¡ Y porque das asco!
- Ben mi berbatım?
- ¡ Tu pelo sí que da asco!
- Saçların berbat! - Yüzün de berbat!
- ¡ Tu cara da asco!
- Yüzüm berbat değil!
- ¡ Mi cara no da asco!
Lisenin nasıl berbat bir yer olduğunu iyi bilirim.
Sé cómo es la mierda del instituto.
Aynı filmlerdeki gibi ama aslında berbat bir şey.
Cosa que suena muy noble, como si fuese una película, pero... en realidad es un asco.
- Sömestr tatillerim hep berbat oluyor.
Mis vacaciones de primavera siempre chupan.
Ama hayır, bunu mahvetmek zorundaydın çünkü sen her şeyi berbat edersin.
Pero no, tenías que arruinarlo Debido Arruinas todo.
Ama canlıyken tadı berbat olur.
Pero sabrá fatal vivo.
bilirsiniz, zor. - Bu berbat! - Dur anne, yapma.
No estoy en esa, no?
Evet, berbat biriydim.
Sí, yo no estaba bien.
Demek istediğim paran yok, yer berbat. Çevre koruma peşini bırakmayacak. Sahil kurulu peşinde olacak.
No tienes el dinero, el lugar no sirve y las agencias ambientales te harían la vida imposible.
Gençlerle yatıyormuş. Berbat bir olay.
Tuvo sexo con los adolescentes.
- Lila berbat oynuyor.
- Lila juega mal.
Gecemizi berbat ettim sanırım.
No, no. - Pude haber metido la pata un poco.
Doğu tarafı çok soğuk ve yağışlı. Gerçekten berbat.
El este es tan frío y lluvioso... ¡ es horrible!
Bu sabah asistansız olmak programımı berbat etti.
Esa es la única cosa que hace sentido. Él... él era a quien le tenía miedo.
En kötü yanı da yalnızlıktı. Berbat.
Lo peor de todo fue la soledad.
Belle'i 1 saat içinde uyandıramazsan uyku lanetinin en berbat yerine gidecek en dehşet verici yerine.
Si no despiertas a Belle en una hora, volverá al cuarto rojo del hechizo... un horrible y ardiente destino...
Burada oturmuş yeni gelen insanların hikayeleri gerçekleşmesin diye bu berbat yerde saklanmalarının.. ... ne kadar acınası olduğunu düşünüyordum.
He estado aquí sentada pensando en... toda esa gente nueva y lo patéticos que fueron... escondiéndose en una tierra horrible... para que no contaran sus historias.
Hayır, bu berbat.
- No, es horrible.
Eğer Zantium Laboratuarında seni öldürmeye çalışan birisi varsa, Seni oraya götürmekle bu dünyadaki en berbat polis olurum.
Si alguien de allí intenta matarte, sólo el peor policía del mundo te llevaría.
Berbat oldu.
Esto apesta.
En berbat kadeh kaldırma.
El peor brindis.
Sonunda bir emri yerine getirdin, onu da berbat ettin.
Cuando por fin cumples una orden, lo arruinas.
Gördüğüm her şey berbat.
Todo lo que veo es terrible.
Berbat bir babayım.
Yo soy el padre horrible.
Yani, bu çift taraflı kazanç durumu, berbat.
Mira, si antes ganábamos todos, ahora se ha ido al traste.
Ezik erkek arkadaşınla beraber berbat bir dairede kalıyoruz.
Vivimos en un apartamento enano de mierda con el pringado de tu novio.
- O konuda hala berbat hissediyorum.
- Aún me siento terrible por eso.
Bir sürprizi nasıl berbat edeceğinizi iyi biliyorsunuz.
Bueno, ustedes dos sí saben como arruinar una sorpresa.
Bir suça yardım ve yataklık ettim ve yürüttüğüm ilişkimi berbat ettim.
Ahora tengo que ser cómplice y una relación fallida que añadir.
Onun yaptığına inandığım için hala berbat hissediyorum.
Aún me siento horrible por haber creído que lo había hecho.
Niye güzel bir şeyi duygularla berbat etmek istiyor?
¿ Por qué iba a querer arruinar una buena cosa Con sentimientos reales?
İnsanlığın ne kadar berbat olduğunu size söylememe gerek yok.
No tengo que deciros qué desastre es la humanidad.
Bundan eminim ki burası telsiz için en berbat yer. Ama kullanmak istediğim yeri kullanamadığımdan beri...
No, estoy seguro de que es el peor lugar que hay para esto, pero ya que el lugar que iba a usar no está disponible,
Tekrar yazmak berbat bir şey biliyorum.
Sé que apesta ser re-programado.
- Berbat geliyor.
- Terrible.
Hey, randevuyu berbat etme, önemli bu.
No fastidies esta cita, es importante.
Açıkçası, ilişkimizi berbat ettiğimi biliyorum.. ve muhtemelen kötü bir insan olduğumu düşünüyorsun ama eğer yapabilirsen...
Sé que fastidié nuestra relación, y que probablemente piensas que soy una mala persona,
Her zamanki gibi ; aptal arkadaşlarınla, berbat evinde, korkunç zaman geçirdim.
Como de costumbre, lo he pasado fatal en vuestro piso horrible, y con todos vosotros, idiotas.
Ve sonradan kendisi bana yönetmenliği kendisinin yapacağını söyledi Ve ben de belki de tarihteki en berbat "Hamlet" prodüksiyonu ile başbaşa kalmıştım.
Y después me dice que él la dirigirá... y me dejó con la peor producción de Hamlet en la historia.
Sonsuza kadar vasat bir yazar ile sıkıştığım berbat bir bar.
Un limbo donde pasaré la eternidad... en un bar de mierda con un escritorzuelo de cuarta.
Biliyor musun berbat ve korkunç bir tanrıydım.
Sabes, fui un terrible Dios de mierda.
Berbat bir yazardım.
Bueno, era un escritor terrible.
Lucifer derken Cass'den bahsediyorum ve berbat görünüyordu. Ona gerçekten acı ektiriyor.
Y por Lucifer, quiero decir Cas, y estaba hecho una mierda... como si realmente se estuviera cebando con él.
Bu tam anlamıyla berbat ettik değil mi?
Bueno... eso fue una merienda de negros, ¿ verdad?
Berbat, yalnızca berbat.
Terrible, simplemente terrible.
Berbat görünüyor.
Parece una película de terror.
Berbat durumda.
Son horribles.