Ca traduction Espagnol
86,858 traduction parallèle
Saklayacak bir şeyiniz yoksa, etrafa hızlıca bir göz atmamıza izin vereceğinize eminim. - Aslında, veremem.
Bueno, si no tiene nada que ocultar, estoy segura de que no le importará que echemos un vistazo.
- Ayrıca, senin için bir görevim var.
Además, tengo un encargo para ti.
Şebekelerini dağıttık. ... ama bu sadece sıçanların batan gemiyi hızlıca terk etmesini sağladı.
Desmantelamos su red, pero eso solo hizo que las ratas escaparan del barco al hundirse.
Ayrıca Darkhold'u okudu.
- Y ha visto el Darkhold.
Ve ayrıca biz katil değiliz.
- Y no somos asesinos.
Ama ayrıca benimle konuşabileceğini bilmeni istiyorum.
Pero también quiero que sepas que puedes hablar conmigo.
O kitabı ele geçirmek için yanıp tutuşuyor. Ayrıca kim bilir ne zamandır bu üssü gözetliyordu.
Está desesperado por conseguir ese libro y ha tenido ojos y oídos en esta base durante Dios sabe cuánto.
Seni korumak istedim. Keonig'ler daha önce bu tarz şeylerle uğraşmışlardı ayrıca.
Quería protegerte y los Koenig han lidiado con este tipo de cosas antes.
Ayrıca antik askerî donanımlara düşkün biri. Silahlar, tanklar ve bir denizaltı.
También es un ávido coleccionista de antigüedades militares como armas, tanques y un submarino.
Ayrıca beni çıplak görmek istiyorsan yapman gereken tek şey...
Si querías verme desnudo... solo tenías...
Beyinleri hızlıca tarayıp, verileri bedenlere aktarabildiğine göre bedenleri önceden yapmış olmalı.
Un rápido escaneo del cerebro, transferir los datos al cuerpo, el cual ya debió haber tenido construido...
Framework'u korumak için programlandım ama ayrıca sizin hayatınızı her şeyin önünde tutmam gerekiyor.
Fui programada para proteger al Framework pero también para preservar tu vida por encima de las de los demás.
Ayrıca, birinin onu sakladığına dair sağlam bir kaynaktan bilgi aldım.
POR LA HUMANIDAD - Y sé de buena tinta que alguien escondía a este inhumano.
Doktor bu işin hızlıca çözülmesini istiyor.
El Doctor quiere solucionar esto rápido.
Oturup onun bizi bulmasını beklemek daha akıllıca.
El movimiento inteligente es esperar a que contacte.
Ayrıca babanla ilişkini düzeltmek dışında hayatında yaptığım tek değişiklik kendimi tanıtmaktı.
Además de restaurar la relación con tu padre... y el único cambio que hice en tu vida fue... Introducirme en ella.
Ayrıca bir Nainsan olarak oraya gitmek çok kötü bir fikir. Sen burada lazımsın. Gerçek Mack'in hayatta kaldığına emin olmalıyız yoksa bütün bunlar boşa gider.
Además del hecho de que ir a ese mundo como Inhumana... es la peor idea del mundo, te necesitamos aquí... asegurándome de que el verdadero Mack está vivo... o todo será en vano.
Ayrıca sen yokken olanlar konusunda tam olarak dürüst davranmadım.
Em... y no he sido totalmente honesto contigo... sobre lo que pasó cuando no estabas cerca.
Ayrıca başka şansımız yok. - O oda yüzünden mi?
Además, no tenemos otra opción.
- Ama ayrıca bu adamsın ve...
Pero también eres este hombre y...
Ayrıca S.H.I.E.L.D.'ın acı çekmesini istiyorum.
Simplemente quiero que SHIELD sufra.
Ayrıca diğer dünyada hayatta olmadığını da biliyor.
También sabe que no está viva en el otro mundo.
Ayrıca bana burada sahip olabileceğim bir hayatı gösterdi. Seninle birlikte.
Pero también me han dejado ver la vida que podría tener aquí... contigo.
Ayrıca senin kadar güzel bir kız yakışıklı delikanlıları mıknatıs gibi çeker.
Y una señorita tan guapa como tú pronto estará combatiendo con pretendientes jóvenes y guapos - Si algun pretendiente se me acerca, le disparo. - a palazos.
Çok geçmeden sayıca bizden üstün olacaklarını ve o zaman senin ya da başka birinin yapabileceği bir şey kalmayacağını biliyorum.
Sé que no pasará mucho tiempo antes que sean más ellos que nosotros, y entonces no habrá nada que tú o nadie más pueda hacer.
Ayrıca standart gizlilik maddesi vardır.
También hay una cláusula de confidencialidad estándar.
Keşke işini hızlıca bitirse.
Podría darse prisa, maldición.
- Sıkıca tutun ona. Sakın bırakma.
Sigue así.
Teşekkürler güçlü, kuvvetli cinsiyeti batasıca.
Gracias maldito hombre fuerte.
Ayrıca, özür dilemen de saygını belli eder.
Creo que una disculpa también sería adecuada.
Ayrıca, ben... Warren Putnam, bilerek şehvet günahları işledim. Açgözlülük yaptım.
Además, yo, Warren Putnam, a sabiendas, cometí el pecado de lujuria y codicia.
Ayrıca 200 dolar taksi paran var. Sadece başlangıç olarak.
Y ahí tienes $ 200 para taxis, para que puedas empezar.
- Ayrıca büroyu istediğim her davaya dahil edebileceğim.
- a la clínica, lo haré. - Aceptado.
Bundan böyle ayrıca alacağım her davayı ücret almadan yapmakta ısrar ettiğim gibi.
Así como insistí que caso de por medio que acepte - sería gratis.
Bunu biliyorum ama ayrıca dün gece Tara'nın senden ayrıldığını da biliyorum. - Şu an duygusal olarak dağılmış haldesin.
- Ya sé, pero también sé que Tara rompió contigo anoche, y no piensas con claridad.
Ayrıca bu satışı durdurmak için hala vakit olduğunu da biliyorum.
Y sé que tienes tiempo de detener - esa venta. - ¿ Estás bromeando?
Ayrıca ölmedi.
Y no estaba muerto.
Ayrıca o mükemmel bir başlangıç penisi.
Y por cierto, es un buen pene para empezar.
Ayrıca benim yaptığımı yasallaştırıyorlar.
Y por cierto, van a legalizar lo mío.
Ayrıca sik kavanozu nedir?
¿ Bolsa de pitos, dices?
Ayrıca alınma ama biraz fazla titizdin.
Y medio rígida, no te ofendas.
Dış kapı açıktı. Ayrıca sağ ol, almayayım.
La puerta estaba abierta y no, gracias.
Ayrıca bir iş meselesi için önceden içiyorum.
Y estoy haciendo la previa para algo del trabajo.
Ayrıca "öğrendiğinde" diyorsun, ona sen söylemedin.
Y la palabra clave es "lo averiguó". Tú no se lo dijiste.
Ayrıca son bir haftadır Karakter ve Uygunluk Kurulu'nun da üyesiyim.
Y, a partir de la semana pasada, soy la nueva miembro del Comité de Carácter y Competencia.
Ayrıca haberin olsun, onu yerime atadığım günden önce Anita Gibbs'le tanışmadım.
Y, para tu información, no conocía a Anita Gibbs hasta el día que la elegí para que me sustituyera.
Ayrıca senin yaptığı anlaşma hakkında konuşma yetkin yok.
Y usted no está calificado para hablar sobre el acuerdo que él hizo.
Ayrıca şiddet yanlısı birinin tahliyesini önlemek için hayatını tehlikeye attı.
Y mientras estuvo ahí, arriesgó su vida para evitar que un hombre violento obtuviera libertad condicional ilegalmente.
Beni yıldıramayacaksınız. Sana önerim işi uzatmayıp bana hızlıca çekimi yazman.
Así que le sugiero que me haga el cheque.
Biliyorum, fakat hakim onun tarafında ve jüriyi de kendi tarafına çekmeye çalışacak. Ayrıca müvekkilim de bana pek güvenmiyor.
Lo sé, pero él tiene al juez de su lado, y tratará de hacer lo mismo con el jurado, y mi propio cliente apenas confía en mí.
Sorununu anlamaya ça...
Entiendan el problema...