Carnes traduction Espagnol
542 traduction parallèle
Tüm etlerden en arzulanınki, fok'unkidir.
La más apreciada de las carnes es la de foca.
Katı yiyecekler tüketmelisiniz...
Debe comer... carnes y salsas.
Vanity'nin yeni kapak kızını bizzat görün, ne kız ama!
La portada de Vanity en carne y, ¡ vaya carnes!
" Armour Et Paket Şirketi'nde 23 yıllık büro müdürü olan Bayan Augustine Sifert ve geçen cuma, maaşları çalıp kaçanlarca öldürülen şirket koruması William Bechtel'in cenazesi.
"El funeral de la Srta. Augustine Sifert gerente de la Compañía Empacadora de Carnes por 23 años y de William Bechtel, guardia del lugar, asesinados cuando unos bandidos robaron los sueldos".
Sadece beyaz et yiyebiliyor.
Sólo come carnes blancas.
Belki birileri tüm gıda maddelerinin ve gümüş sofra takımlarının ordu malı olduğunu farketmiştir. Ama sizin için çok iyi iş çıkarır, efendim.
alguien metió las narices y averiguó que el cuerpo de marines suministraba carnes y cubertería de plata.
Sarkık göğüslüler beni iğrendiriyor.
Bueno, de todos modos, este despliegue de carnes fofas me enferma...
Istakoz, söğüş et...
La langosta. Las carnes frías.
Kıyafetler olsaydı iyi olurdu.
Sería bueno tener carnes frías.
Kral için et.
¡ Las carnes para el Rey!
Bana ilham, cezalandırılmış bedenden ve bu görmüş geçirmiş gözlerden gelir.
Me restó el don de la voz de estas carnes castigadas, De estos ojos que bebieron muchas leguas caminadas.
Zenginliğimizi, bedenimizi, canlarımızı, her şeyi.
Nuestras riquezas, nuestras carnes, las vidas, todo.
Kralların, komutanların, güçlü adamların atlarla binicilerinin özgür köle, küçük büyük, hepsinin etini yemek için toplanın.
"Para que comáis carnes de reyes y de capitanes, " y carnes de fuertes, carnes de caballos " y de sus jinetes, y carnes de todos, libres y esclavos,
Bütün kuşlar bunların etiyle doydu.
"... y todas las aves se saciaron de las carnes de ellos. "
Her kim, Tanrı'nın bize yememiz için bahşettiği etten,.. ... kendisi çileli bir yol tuttuğu için değil de yenilmesini uygun görmediği için uzak durursa ;..
Si una persona se abstiene de las carnes que Dios nos da para el alimento, no porque quiera mortificarse... sino porque no le parecen buenas viandas,
Burada iki biftek var.
Aquí hay dos carnes asadas de res.
Ailem her zaman etlerle iç içe olmuştur.
Mi familia siempre trabajó con carnes.
Zaman zaman günahkar şehvetinizi kontrol etmenize ihtiyacınız olur.
A veces necesitan controlar sus carnes lujuriosas.
İpek giysiler, acıkırsanız et ve incir.
Ropas de fina seda, carnes y frutos por si desea comer.
Bir kadının olması gerektiği kadar kiloluyum ben, bir oğlan gibi sıska değil!
Si tengo carnes donde una mujer debe tenerlas no soy flaca como un muchacho.
Penn Station'da bir et lokantısında çalışıyor.
Trabaja en un restaurante de carnes en Penn Station.
Arkasından biraz itersiniz işte.
Empujando con esas carnes.
Anla beni. Saat 10 : 05 ve benim bu işi 10 : 10'a kadar halletmem gerekiyor.
Son las 10 : 05, a las10 : 10 me gustaría estar tocando unas carnes.
Altınla ödedim Senin buğday tenini.
Olvídame ya, que he "pagao" con oro tus carnes morenas.
Kimi kırmızı et yemiyor, kimi tatlı yemiyor...
Algunos no comen carnes rojas, otros azúcar.
Ve üzerinde ileri geri giderken, senin yüzünün aIdığı halları dahaiyi görebilmek için ve tabii kendi yüzümü de.
Y justo cuando me llegue el viejo juego del gozo, Girar hacia un lado. y llegar en tus brillantes carnes, cariño, simplemente escupir justo en mi propia cara.
Ünlülere daha fazla et yollamamız gerektiğini düşünmüyorum.
No creo que debamos enviar... Mas carnes a las celebridades.
İyi, SS yemeklerini kim servis ediyor?
- Bien, quien prepara las carnes de las SS?
Fulton Et Pazarı.
Mercado de carnes Fulton.
Profesyoneller çok gevsek ve cansizdir...
Son muy blandos de carnes.
Etoburların kısa bağırsakları vardır.. ve eti kolayca sindirirler.
Tu sabes que los carnívoros tienen intestinos cortos y la carnes pasa derecho?
Bu tipler uslu dururken gayet üzgün görünüyorlar.
El descanso les pone las carnes tristes a estos...
Ama Marcy ve ben nadiren kırmızı et yeriz.
Pero Marcy y yo rara vez comemos carnes rojas.
Formda ve kaslı olmak varken neden yumuşak ve sarkık olacaksınız?
¿ No preferís tener músculos prietos antes que carnes fofas?
" Kıvama gelen vücut hazırdır.
"Las carnes ablandadas se prestan,"
Hayal gücün tıkandığında, yol gösterici olarak, kıçı kadar kocaman memeleri olan bir kadın gibisi yoktur.
Para un creador atascado, nada mejor que una musa entrada en carnes con un pecho gordo como una grupa.
Evet, peki belgeler, kimlikler, pasaportlar ne olacak?
Sí, pero ¿ qué pasa con los papeles, carnés de identidad o pasaportes?
Afedersiniz, Beyler. Gerekli evraklarınızı görebilir miyim?
¿ Me enseñan sus carnés de militar?
Limandan ayrılmadan kartınızı almalısınız.
Deberán recoger sus carnés antes de abandonar el muelle.
Dur, tarif edeyim.
- Déjame, déjame... tenía un cabello rubio intenso, y llevaba unos de esas pequeñas blusas caídas con un pequeño broche unido a esta y una reluctante falda de mujer entrada en carnes. - Bueno...
Taş gibi.
Tienes prietas las carnes.
Peki diğer AB ülkeleri bu kimlik kartlarına nasıl yaklaşacaklar?
¿ Qué pensaran de los carnés de identidad los otros países?
Ödül verildikten sonra, Başbakan ortak pasaportu boş verecektir.
Cuando le otorguen el premio, rechazará los carnés.
Burada çalışırsanız sendikadan atılırsınız.
Si queréis seguir teniendo vuestros carnés no trabajéis aquí.
Siz gençler kimliklerinizi göstermeye ne dersiniz?
¿ Quieren soltar carnés de identidad, muchachos?
Üye kartınızı görebilir miyim?
¿ Me enseñan sus carnés de socios?
- Ona kartlarımızı göster.
- Enséñale nuestros carnés.
Kartımız yok.
No tenemos carnés.
Söyleyeceğim kişilerin ehliyetlerini kontrol edin.
Quiero que mire los carnés de conducir de los nombres que voy a leerle.
HADAR ORTODOKS
- CARNES YAVES
Roy'un her zaman birkaç tane sahte kimliği olur böyle.
Roy siempre tenía un par de carnés falsos.