Cuma mı traduction Espagnol
1,575 traduction parallèle
Hâlâ cuma mı?
¿ Sigue siendo viernes?
- Cuma mı?
¿ Viernes?
Eric'i okuldan aldım. Cuma günü... Haftasonu için...
Recogí a Eric del colegio el viernes, para el fin de semana.
Perşembe ve cuma şehir dışındayım.
Porque el jueves y viernes estoy fuera de la ciudad.
Daily News'a yazımı teslim etmiş olurum ve Cuma sabahki tarih dersi de iptal oldu.
Habré acabado mi artículo para el Daily News Y no hay clase de historia el viernes por la mañana esta semana.
Cuma gecesi ve anonim tipler olarak her geçen gün sayımız azalıyor.
Es viernes a la noche, estamos chequeando llamadas anónimas.
Kalıforriiya'daki misyonlarla ilgili bölüme başlayacağımı söylemiştim Cuma günü. Pekala. Kaçınız bir misyon gördünüz?
El viernes comenzaremos con nuestro capítulo sobre las misiones en California.
Ayrıca... bu cuma, A.T.O.`dan bir ödül alacağım. ( Amerikan Tıp Ortaklığı )
Además, el viernes recibiré un premio de la Asociación de Médicos.
Arkadaşlar ve aileler de davetli cuma gecesi basketbol maçımıza, Bulldoglarımız, Charlotte Panterlerine karşı.
Familiares y amigos están invitados... a participar en la noche del sábado del equipo de basketball... cuando nuestros Bulldogs... se enfrentarán contra los Charlotte Panthers.
Eğer onu listeden silmek istiyorsam bunu o hapse girmeden önce yapmalıyım Cuma günü.
Si quiero tacharlo de mi lista antes que lo envíen a prisión debo hacerlo antes del viernes.
Sadece Cuma gününü kaçırdım, o kadar.
Sólo falté el viernes, es todo.
Daha Cuma günü okuldaydım bu yüzden Ekim'e kadar rahatım.
Yo estuve en la escuela el viernes así que estoy bien hasta octubre. Lo siento.
Stacy Vollmer en son... Cuma gecesi saat 9 : 00 pm civarında tek başına tenis... çalışırken görüldü.
Stacy Vollmer fue vista por última vez practicando sola en el salón de tenis de la escuela ese Viernes alrededor de las 9 : 00 p.m.
Şimdi, Hannah, söyleceklerim doğru mu söyle ; 2 Aralık 2005 cuma gecesi, annen baban, seni ve abini, yani davalıyı, evde yalnız bıraktılar mı?
Bueno, Hannah, no es de hecho que en la noche del Viernes, 2 de Diciembre, del 2005, sus padres los dejaron a ti y a tu hermano, el defendido, en casa solos?
Cuma gününü seninle geçiririm, sorun değil ama... neden refakatçiye ihtiyacın olduğunu anlamadım.
De acuerdo, no es que me moleste ser tu asistente pero no entiendo para qué necesitas un acompañante.
Her Cuma ve Cumartesi gecesi Lamour'a arabalarımızla gelir ve arabaları soydururduk.
siempre se robaban nuestros coches L'Amour. nos dejaban sin el estereo, pero era genial.
Eee, cuma akşamları hep böyle yalnız atış alanında mı takılırsın?
¿ Siempre pasas el tiempo solo en el campo de tiro los viernes por la noche?
Cuma günleri yarım gün olması gerekiyordu. Bay Başkan.
Se supone que los viernes tengo fiesta!
Cuma günü DJ'lik yaptığım yere gelmek ister misin?
¿ No quieren venir a verme como DJ el viernes?
Frank'e cuma günü onun yerine bakamayacağımı söyleyin.
¡ Ah! , dile a Frank que no puedo sustituirle el viernes.
- Cuma gecesi maçımız var.
- El viernes tenemos un partido.
Queens Boulevard'ın bir Cuma gecesi NYU öğrencileri için altı sinemada gösterilmesi gerektiğini hatırladınız mı?
¿ Recuerdas "Queens Boulevard" que sería lanzada en seis cines para que los estudiantes de la NYU tengan algo que hacer un viernes a la noche?
Daha yeni tanıştığımızı biliyorum ama lafı uzatmanın alemi yok diye düşündüm. Cuma günü buluşmak ister misin diye sormak istemiştim.
Sé que hablamos hace poco, pero no veo la razón de esperar, así que... me preguntaba si te gustaría que nos viéramos el viernes.
Telafi sınavı var mı? Çünkü cuma günü izinliyim.
Viento?
Cuma, tamam mı? Önümüzdeki Cuma.
¿ Le parece bien el próximo viernes?
Cuma akşamı uydu sinyalini birkaç saat boyunca kaybettiler. - Sanırım -
Perdieron la señal satelital durante unas horas el viernes a la noche.
Ama sana Cuma günü yeğenimin düğünü için... otobüsün lazım olduğunu söylemiştim.
Pero ya te dije que lo quiero el viernes para la boda de mi sobrina
Cuma günü kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hablaremos más de ello el viernes.
Gelecek cuma görüşmek üzere, tamam mı?
- Adiós, cielo. Las veo el próximo viernes, ¿ está bien?
Cuma günü oynayacak mısın?
¿ Saldras de titular el viernes?
Cuma günü arabana ihtiyacım olacak.
Necesitaré tu parte del auto el viernes.
Ve siz sevgili dostlarımızı bu Cuma akşamı ve her Cuma akşamı temsil etmek için tamamıyla hazırız. Bunu sen kazandın.
Nos sentimos plenamente preparados para representar esta querida comunidad este viernes por la noche y todos los viernes por la noche.
Cuma akşamı için bir plana ihtiyacımız var.
Pero, uh, necesitamos un plan para el viernes en la noche.
Futbol konusunu gelirsek Cuma günü maçımız var.
Con lo que respecta al fútbol americano, tenemos un juego el viernes.
Çünkü Cuma günü hayati bir maçım var...
Porque tengo un partido importante el viernes, así que- -
Sana bir şey sorayım geçen Cuma akşamı pası attığında, maçı kazandıran pası, gözlerini kapattın mı?
Déjame hacerte una pregunta. El último viernes por la noche, cuando lanzaste ese pase, ese--ese pase del triunfo... ¿ cerraste tus ojos?
Önümüzdeki cuma, çocuklarımız bir soruyla karşılaşacaklar.
El próximo viernes, se les hará una pregunta a nuestros niños.
Tatlım, Cuma günü ne zaman evde olabileceksin? - Saat kaçta?
Um, cariño, ¿ Cuando vas a ser capaz de llegar a casa el viernes, a que horas?
Tatlım, Cuma günü dans resitali var.
Cariño. El viernes es su recital de baile.
Yani Koç Taylor'ın önümüzdeki Cuma günü oynanacak Tigers maçında Voodoo'nun oynamasına yeşil ışık yaktığını mı söylüyorsunuz?
¿ Ahora, estas diciendo que el entrenador Taylor esta considerando a Voodoo para comenzar el viernes que viene contra los Tigers?
Önümüzdeki Cuma, bu takımın Jason Street'in yokluğunu atlatıp yoluna devam ettiğini mi yoksa tüm sezonun gözlerimizin önünde, nasıl un ufak olduğunu mu anlayacağımız gün olacak.
El momento donde este equipo o ultrapasa la perdida de Jason Street y sigue adelante, o veremos toda la temporada desmoronarse delante de nuestro ojos.
Gelmek isterdim, ama yarın Cuma var. Erken yatmam lazım.
Yo iría, pero mañana quiero levantarme temprano para ir a misa.
Bakın, cuma günü bir sınavım var ve çalışmalıyım.
Tengo una prueba el viernes y debo trabajar.
İfadelere ve otopsi bulgularına dayanarak kurbanımızın kesin ölüm saatinin cuma günü öğleden sonra üç suları olduğunu söyleyebilirim.
Según las declaraciones y los descubrimientos de la autopsia... la hora oficial de la muerte fue el viernes aproximadamente a las 3 : 00p.m.
Kardeş Brian, bu Cuma dualarımız seninle olacak.
Hermano Brian, nuestras oraciones están contigo este Viernes.
Dillon'ın şu anki galibiyet oranı % 50. Ama bu Cuma, Gatling'i yenerseniz- - Bu maç için bol şanslar bu arada, her neyse- - Ve ardından tekrar kazanan bir takım olacaksınız.
Quiero decir, Dillon ahora es un equipo con un porcentaje de 0.500, pero venciendo a Gatling este viernes- - que de pasada, suerte con eso- - y serán nuevamente un equipo ganador, que es justo un cambio de status.
Cuma günü çok önemli bir maçımız var.
Tenemos un partido importante este viernes. Oh sí.
Evet, uçak biletimi aldım ve gelecek cuma Bragg birliğine yoklama vereceğim.
Sí. Compré un billete de avión y voy a ir a Fuerte Bragg el próximo viernes.
Ama "hayır" demişsin. Yani, kontrol ettiğimden değil ama. Kayağa gitmem gerekiyordu ama Cuma gününe kadar dönmüş olmalıyım, o yüzden boşverdim.
Betty, le dejé tres mensajes desde ayer..... y no me ha devuelto ni una de mis llamadas..... y me voy esta noche a Maine.
Cuma mı?
¿ Es viernes?
Rory bu görüşmeyi cuma gecesi yapmak zorunda mıydı? Emily.
No sé por qué Rory tenía que tener esta reunión durante nuestras cenas de los viernes.