Cumartesi mi traduction Espagnol
846 traduction parallèle
Cumartesi mi?
¿ El sábado? No puedo.
Cumartesi mi?
¿ Es ya sábado?
Cumartesi mi?
Es absurdo.
- Cumartesi mi? Bir planım yok.
No tengo planes.
Cumartesi mi?
¿ El baile de la primavera?
Bugün cumartesi mi?
¿ Es sábado?
Cumartesi mi?
- ¿ El sábado?
Cumartesi mi?
¡ Sábado!
Her Cumartesi gecesi benim % 15'i de düşersin.
Y le descuentas mi 15 % todos los sábados por la noche.
- Bugün Cumartesi. Benim uğursuz günüm.
- Es sábado, mi día de mala suerte.
Benim bunak geçen Cumartesi'nden beri ne cehennemde?
¿ Dónde ha estado mi esposo desde el sábado pasado?
Cinayetle suçlanan bu Frederick Garrett, sizin tanıklığınıza göre o cumartesi günü ve gecesi evde olanla aynı adam, öyle mi Bayan Hooper?
Este hombre, acusado de asesinato ¿ es el Frederick Garrett que por el testimonio de su vista, Srta. Hooper estaba en casa ese sábado de tarde y de noche?
Cumartesi değil mi bugün.
Es sábado por la noche.
Madam gelecek cumartesi hakkındaki planlarından mahsetti mi?
¿ La señora le ha contado nuestros planes para el próximo sábado?
Beni cumartesi gecesi kurtarmaya gelen adam... Kahramanım!
Es el tipo que acudió en mi ayuda el sábado por la noche, mi héroe.
Her Cumartesi seyirciyi büyülüyorum, değil mi?
Todos los sábados gano, ¿ verdad?
Gideceksin, değil mi? Cumartesi günü.
Pero, ¿ irás pasado mañana, verdad?
- Yine mi cumartesi?
- ¿ Es otra vez sábado?
Cumartesi günü saat daha 10 ve ben paramı istiyorum.
Son las 10 : 00 de un sábado por la mañana y quiero mi dinero.
Her cumartesi akşamı kız arayıp duruyorum.
Todos los sábados de mi vida salgo a buscar chicas.
Bu gün Cumartesi. Geç mi kaldın?
He tomado un tren temprano
Cumartesi günleri geç saatlere kadar çalışıyorsun, değil mi?
¿ Trabajando hasta tarde un sábado?
Salı, Perşembe ve Cumartesi balık. Pazartesi, Çarşamba ve Cuma yumurta.
Mi talento está desaprovechado con la magra dieta de su tía.
Küçükken babam hep, "bu Cumartesi gidiyoruz" derdi.
Cuando era pequeña, mi padre siempre decía : "El sábado vamos".
Bazen Cumartesi gecelerinin yalnız bir sesi olur. Hiç fark ettin mi?
A veces el sábado noche tiene un aire de soledad. ¿ Lo has notado?
Cumartesi öğleden sonraydı, değil mi?
Es la tarde del sábado, ¿ no?
- Bugün cumartesi, değil mi?
¿ Qué día es hoy? Sábado, si no me equivoco.
- Cumartesi günü de mi?
- ¿ Los sábados tampoco?
Cumartesi günü güya evlenecektim.
¡ Escúchame! El sábado debe ser mi boda.
- Cumartesi tatile mi çıkıyorsun?
- ¿ Toma vacaciones el sábado?
Cumartesi günü partime geliyorsun değil mi?
¿ Podrás venir a la fiesta el sábado?
Senyoritaya partimle ilgili ayrıntıları anlat. - Parti mi? - Cumartesi parti istiyorum.
Máteme.
Patron cumartesi günü öldü değil mi?
El patrón murió el sábado, verdad?
Geçen Cumartesi ne yaptı, biliyor musun? Yedi bin dolarlık bir çeki sallayarak kulübe geldi. Golf oyunuma ara vermeye zorlayarak bankaya gidip açmamı ve ona yedi bin doları teslim etmemi istedi.
El sábado llegó al club con un cheque de $ 7.000, me hizo dejar mi partida de golf, para ir al banco y hacérselo efectivo.
Cumartesi günü bütün eşyalarımla birlikte taşınacağım.
- Me mudo el sábado, con mi cama, las maletas y los estantes.
Yardımcım cumartesi yemeğine bayılacak. ... ve Peygamber cüppesini çıkardı.
A mi asistente le encantará la cena de Shabat... y el Profeta se quito la toga.
Dükkanımı cumartesi günü açmak da nedir?
¿ Abrir mi tienda un sábado?
Kocam, cumartesi gecesi filozofu.
Mi marido, el filósofo de los sábados por la noche.
Cumartesi sabahı mı? Sen delirdin mi?
Un sábado por la mañana, ¿ estás loco?
İki. Bu hafta bitirmek için de Cumartesi ve Pazar çalışmak lazım, değil mi?
La única forma de acabar esta semana es trabajando sábado y domingo, ¿ no?
Cumartesi günü bizim Ölüm Tapınağı'nda ölü yakılmıyor.
Es sábado y nada arde en mi templo de la muerte.
1905 yılında, bir Cumartesi sabahı öğleden önce, 38 derecede büyüdüm diyebilirim.
Se podría decir que mi juventud acabó una mañana de sábado de 1905, justo antes del mediodía, con una temperatura de casi 40ºC.
Cuma ve cumartesi işten kaytarıp iskambil ya da poker oynamak yerine ki çok mühim şeyler olduğunu düşünüyorum bence mıntıkada dolaşmaya çıkan birileri gidip kilise iyi bir muhitte mi yoksa kötü bir muhitte mi bakmalı rahiple görüşmeli. Ve bir sorun yaşayacaksanız bunu vakitlice görüp bize bildirmeli ki yeni bir kilise bulabilelim.
En vez de viernes y sábado hacer el vago o jugar al póker, que también es muy importante creo que alguien en su zona debería ir a ver si es buen barrio o uno de mala muerte, hablar con el cura y si prevéis problemas, advertirlo a tiempo para buscar otra Iglesia.
Büyükannem Dindinha her Cumartesi onlara pirinç ve bezelye verir. Annem bana bizden yoksul olanlara yardım etmemiz.. ... ve sahip olduklarımızı onlarla paylaşmamız gerektiğini söyler.
Dindinha, mi abuela, todos los sábados le da un poco de frijoles y arroz... para ayudarlos, y yo comparto mi buñuelo porque mamá me enseñó... que uno debe compartir la pobreza con quienes son aún más pobres.
Bu Cumartesi kızıma gitmeyeceğim... Guantu'ya balık tutmaya gideceğim.
El sábado no iré a ver a mi hija... y había pensado en ir a pescar en Guantu.
- Geçen cumartesi mi?
- ¿ Este último sábado? - Correcto.
- Cumartesi gününde mi?
¿ Un sábado?
Küçük kız kardeşimle, geçen cumartesi göle gittik.
Mi hermana pequeña y yo fuimos al estanque el sábado pasado.
Ben ve kız kardeşim Laura geçen cumartesi göle gittik.
Mi hermana Laura y yo fuimos al estanque el sábado pasado.
Bugün cumartesi, değil mi?
Hoy es sábado, ¿ verdad?
Merhaba. Cumartesi yoklamasını yapmak için geldim.
Hola. sólo estoy haciendo mi llamado de sábado a la noche