Derdi traduction Espagnol
7,895 traduction parallèle
- Büyük büyükannem derdi ki yanmış...
- Aunque según mi bisabuela, quemado...
Sahilin derdi ganimetten önemli değildir diyor.
Que los asuntos de la playa no puede estar por sobre los de la bolsa.
Papaz Richard hep derdi ya.
Es como dice el reverendo Richard.
Cyrill amcam eskiden bu şehirde sakın ha deniz ürünleri yeme derdi.
Mi tío Cyril solía decir nunca jamás ordenes frutos de mar en esta ciudad.
Cyril amcam derdi ki, bu şehirde doğmuşsan, doğuştan yaşlısındır.
Mi tío Cyril solía decir, que si nacías en esta ciudad, nacías viejo.
Babam öyle derdi.
Papá solía decir eso.
Babam bana, "Bu adamı izle." derdi.
Mira padre solía decir. "Mira a este hombre".
Ve derdi ki...
Y me decía...
Eğer annem yaşasaydı, "En sevdiğim çocuğum öldü." derdi.
Si mi madre viviera, diría : "Cielos, mi hijo favorito se fue"
"İşte böyle, Büyük D, işte böyle!" derdi.
"Así se hace Gran D. Así se hace"
Bana Şişko Kurbağa derdi.
Me llamaba "rana gordinflona".
Hatta insanlar eskiden ona "İki Amcıklı" derdi.
De hecho, la gente solía llamarlo "Doble Asno".
Peter derdi ki, her başarılı şirket neredeyse iflas ettikleri dönüm noktalarını hatırlarsa başarılarını her şeyini riske atan vizyon sahibi bir adamın cesaretine, azmine hatta çılgınlığına borçlu olduğunu görür. Zamanında büyük bir hataymış gibi görünse de.
Peter decía que toda empresa exitosa tenía un momento decisivo en el que habría muerto si no fuera por el coraje, la tenacidad, y quizá la locura de un visionario que arriesgó todo aunque parecía un gran error.
"Masraftan kaçınma," derdi hep.
"Gasta todo lo que sea necesario", decía.
Eğer babam evinde bir Yahudi olduğunu bilse ne derdi biliyor musun?
¿ Sabes lo que diría mi padre si supiera que un puto Judío estuvo en su casa?
"Hitler çok yaşa." derdi.
Diría, "Heil Hitler puta."
Evet bunu derdi.
Eso es lo que diría. Sí.
Bu 275 bin dolarlık bir kâr. Masraf derdi de yok.
Son 275.000 dólares de beneficio.
Eskiden "Kral bunları bunları yapacak." derdi.
"El rey hará esto y aquello".
Thomas olsa böyle derdi.
Así es como Thomas lo describió.
"babam bir psikolog ama uzanmış insanlarla konuşan türden değil" derdi
" Mi papá es psicólogo, pero no de los que habla con la gente acostada.
Bence bir takım insanları şaşırtacağız. LL Cool J ne derdi?
Es decir, ¿ qué diría LL Cool J?
"Güzel yemek ruhu besler." derdi hep.
Ella decía que una buena comida alimenta el alma.
Pablo bu muhasebeciye "Karasakal" derdi korsan gibi gözüktüğünden değildi bu, çünkü bu adam hazinenin nerede saklandığını haritada işaretliyordu.
Pablo llamaba a su contador Barbanegra, no porque pareciera un pirata sino porque su trabajo era trazar el mapa del tesoro.
Gustavo gülerek "Bulutların üstündeydik teyze" derdi.
"Más arriba de las nubes, tía", decía Gustavo, riéndose.
Pinky hep "Evlendikten sonra, seni de yanımda götüreceğim." derdi.
Pinky acostumbraba decir : "Yo te voy a llevar conmigo después que me case."
Annem hep derdi ki, "Eğer elinde çekecek ipler varsa, ne pahasına olursa olsun, çek."
Mi lema siempre fue : si tienes alguna influencia úsala, de cualquier manera.
Annem kavga ettiklerinde sürekli öyle derdi.
Mamá siempre le decía eso cuando se peleaban.
- Büyükannemiz de her zaman böyle derdi.
Es lo que solía decir la abuela.
Dağlarımdaki şamanlar buna Uchawi Mabadiliko derdi. Deri değiştirmek.
Los shamanes en mis montañas lo llaman Uchawi Mabadiliko... cambiar de una piel a otra.
Bana "küçük akrebim" derdi. Adımı sadece bir kez sesli söyledi.
Ella me llamaba su Pequeño Escorpión, y solamente dijo mi nombre en voz alta una vez,
Yeterince derdi yok mu zaten?
¿ No crees que tiene suficiente de lo que preocuparse?
- Bu ikisinin derdi ne?
¿ Qué pasa con estos dos monstruos?
Belki de onları birer birer ısırıp kopartmalıyım. " derdi.
Tal vez debería arrancarlos a mordiscos uno a uno "
Elsa'nın tek derdi kendisi.
Todo lo que a Elsa le importa es Elsa.
Annem her zaman bir kadın kızgınken onunla tartışma derdi.
Madre siempre me dijo que nunca discuta con una mujer cuando está enfadada.
Herkes de öyle derdi.
Todo el mundo lo creía.
Tek derdi kendisi. Bunu sana kanıtlayacağım.
Lo único que le importa es ella misma, y puedo demostrarlo.
Tek derdi o Gaia'ya yürümek.
Solo lo hace para poder levantarse a Gaia,
Sanırım ne kadar acıktığımı ve kapının dışındaki arkadaşlarımı doyurmayı ne kadar istediğimi hafife alıyorsun. Peki sence Davina bu konuda ne derdi?
Creo que subestimas cuán hambriento estoy y cuánto me gustaría apaciguar el hambre de mis muchachos justo detrás de esa puerta.
Kendine suikastçı derdi.
Se hacía llamar "el asesino".
"Sözlerini titizlikle seçmelisin." Vee olsa böyle derdi.
"Deben ser meticulosas con sus palabras". Eso diría Vee.
Somon gibi olma derdi.
Diría : "No seas un salmón".
Bakteriler "Burada çok yağmur var lan, çekil şuradan!" derdi.
Las bacterias dirían : "Mierda, aquí llueve demasiado. Parad".
Annem hep sessizlik en gürültülü şey olabilir derdi.
Mi madre siempre decía que el silencio puede ser lo más fuerte.
Eğitim çavuşlarımdan biri şöyle derdi "iyi hissettiriyorsa, asla söyleme."
Un sargento de entrenamiento me dijo : "Si te hace sentir bien, no lo digas".
Hepinizin derdi ne?
¿ Qué pasa con todas ustedes?
Dedem eskiden bana şöyle derdi :
Mi nonno siempre me decía :
Buna James amcam ne derdi biliyorsun, değil mi?
¿ Sabes cómo llamaría el tío James a eso, no?
Hazel ne derdi biliyor musun?
¿ Sabes lo que diría Hazel?
- "Rehberlik" derdi buna.
Lo llamaba, "orientación".
derdim 136
derdin 40
derdin ne 136
derdi ne 17
derdin nedir 30
derdin ne senin 232
derdi ki 32
derdik 43
derdiniz ne sizin 18
derdi ne bunun 19
derdin 40
derdin ne 136
derdi ne 17
derdin nedir 30
derdin ne senin 232
derdi ki 32
derdik 43
derdiniz ne sizin 18
derdi ne bunun 19