Diyorduk traduction Espagnol
756 traduction parallèle
Ona sürekli maça kızı verirdim, Kirli Dora diyorduk ona.
Siempre le pasaba la reina de picas. Le llamábamos "la sucia Dora"
Evet şimdi, ne diyorduk?
Bien, ¿ por dónde iba?
Bayan Allison ile akşam trenine bineriz diyorduk.
He decidido coger el tren de la noche con la Srta. Alison.
Jack Fisher adında yalaka ve budala bir herifle ortak çalışıyordu. Kendimize detektif diyorduk.
Trabajó con un necio llamado Jack Fisher fingiendo ser detectives.
- Acaba diyorduk...
- Discutíamos si...
Rimoli'ye şöyle hafif bir şeyler yemeye gidelim diyorduk ama vazgeçtik.
Alan no se siente bien.
Ne diyorduk?
¿ De qué hablábamos?
Senin için yalancı diyorduk, doktor.
Estábamos esperándolo, doctor.
Biz de gelin nereye gitti diyorduk.
Nos preguntábamos dónde estaba la novia.
Konuşsak diyorduk, sizce...
No cree que deberiamos hablar...?
Tam da "Bayan McKay'e ne oldu" diyorduk ki, işte geldiniz.
Nos preguntábamos "¿ Qué será de la Srta. McKay?" Y aquí está.
Ona.. .. kutsal başbelası diyorduk.
La llamábamos el "Santo Terror".
Ne diyorduk?
- ¿ Qué decía?
Dördümüz karanlıkta yan yanaydık. Ölsek de yan yana olacağız diyorduk.
En aquella oscuridad creíamos que íbamos a morir.
Neydi, Ona ne diyorduk, Jake?
¿ Qué era lo que solíamos decirle, Jake?
Onlara "koruyucularımız" diyorduk.
Nuestros protectores, les llamamos.
Kürdan Charlie nedeniyle kalbi kırılmıştır diyorduk.
Creíamos que estabas abatido por lo de Charlie "Palillo".
Hayır, biz Corleone ailesi diyorduk, senatör.
La llamábamos la Familia Corleone.
- Herneyse, kırılan ışık diyorduk.
Como sea, la refracción de la luz.
Ona öyle diyorduk.
Le llamábamos así.
- Ne diyorduk?
- Del proyecto del hospital.
Ona, Die Schwalbe. diyorduk Burada
Se llama el Schwalbe. Justo ahí.
Arabanızı ödünç alabiliriz diyorduk.
Pensamos en usar su auto.
Ruhunuz diyorduk.
Bien, dígame, ¿ qué le parece lo de alma?
Şey, Angela ve ben diyorduk ki bu akşam bize akşam yemeğine gelebilirsin.
Bueno, Angela y yo nos preguntábamos si quisieras cenar en casa con nosotros esta noche.
Dolaşırken onun barına girdim, bara Kırmızı Jartiyer diyorduk "Bir duble viski" dedim. - Geliyor.
Fuimos al bar salón y dije "Dame un whisky doble"
- Biz de öyle diyorduk.
Es lo que nos hemos dicho.
Biz ona Malanya Sergeyevna diyorduk.
Nosotros Ia IIamábamos MaIañia Serguéievna.
Helen diyorduk ondan gerçekten çok hoşlanıyorum.
Respecto a Helen. Realmente me gusta mucho.
Paris'e dönelim " diyorduk.
Regresemos a París ".
- Evet, ne diyorduk?
- Bien, ¿ de qué hablábamos?
Bu tarzdan emirlere uyulması gerektiğini düşünüyorduk ve biz tüm insanlar Gaulle'in sözlerini sağda solda çarpıtarak şöyle diyorduk :
La Resistencia era una guerra permanente de guerrillas. eran tres tíos quienes interceptaron un convoy alemán en la carretera, lanzaron tres granadas, disparon dos ráfagas, and took off in the wilderness. [... ]
İlişkiler düşmanca mıydı? Evet. Pek çoğumuz Hitler'e "Büyük Sezar" diyorduk.
Nosotros interpretamos un papel, si me permite usar la palabra, en la derrota.
Hele bir öğrenmeyin, gözlerinizi nasıl oyuyorum. Ve... nasıl diyorduk? Sizi marizlerim!
Si no os lo aprendéis, os agujereo los lagrimales y os rompo la jeta, y eso, cómo es, ¡ os muerdo las narices!
Onlara "göbekli tümen" diyorduk. Çünkü hepsi benim yaşlarımdaydı ve formlarına pek dikkat etmiyorlardı.
Los llamábamos "divisiones del estómago", porque eran una especie de mi edad, y todos tenían cosas mal con sus panzas.
Hayır, biz Corleone ailesi diyorduk, senatör.
No es una organización sino una familia, senador.
Diyorduk ki ; farklı biçimlerde, heyecan verici dairelerimiz, kullanımınıza hazır, sizleri bekliyor.
Como decía, tenemos una enorme variedad de unidades. Mobiliarias, disponibles.
Ne diyorduk?
¿ Qué decías?
- Canavar diyorduk.
- Bueno, verás...
Kusura bakma, ne diyorduk?
Sí, perdona, ¿ qué te estaba diciendo?
Durun, ne diyorduk?
Espere, ¿ dónde estábamos?
Cangıldaydım. Çalılık diyorduk yaklaşık dokuz ay.
Estuve en la selva el matorral, como nosotros le decíamos durante nueve meses aproximadamente.
Hükümet Raporuna "Şeffaf Hükümet" diyorduk.
¿ El libro blanco no se llamará "Gobierno abierto"?
- Ee, ne diyorduk?
- Bien, ¿ dónde habíamos quedado?
- İyi de, sonra ne diyorduk?
- Si, ¿ y después?
Ne diyorduk?
Entonces, dime... a tu juicio...
Ne diyorduk.
Hablábamos de que besaste a Abby.
Evet, diyorduk ki...
- Dijimos...
Ona Milamon diyorduk.
Ni siquiera tuvo tiempo de levantarse antes de que se lo llevaran.
Onlara beyefendiler (! ) diyorduk.
Llamamos a los "caballeros".
Aldırış etmedik. "İstediğimiz zaman çıkarız." diyorduk.
Nos dijo :'¿ Qué demonios ".
diyorsun 241
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68
diyorum 468
diyor 1008
diyorsunuz 82
diyorum sana 34
diyorum ki 259
diyorlar 355
diyor ki 279
diyorsun ki 51
diyorlar ki 68