Dolar mı traduction Espagnol
11,811 traduction parallèle
Size tüm hayatınız boyunca her yıl 150 bin dolar mı vereceklerdi?
¿ Iban a darle 150.000 dólares al año durante el resto de su vida?
- 100 dolar. - 100 dolar mı?
- 100 dólares. - ¿ 100 dólares?
- Otuz sekiz dolar mı?
- ¿ 38 dólares?
- 90 dolar mı demiştin?
- ¿ 90 dólares?
Günlüğü 15 Dolar mıydı?
¿ Son $ 15 al día? - Sí.
- Bu boktan şeye 20.000 dolar mı istiyorlar?
¿ Quieren 20.000 dólares por esta mierda?
- Değer yarım milyon dolar mı?
- ¿ Vale medio millón?
Eksi bir dolar mı?
¿ Menos un dólar?
Ona elli bin dolar mı verdin?
¿ Le has dado 50 de los grandes?
Elli bin doların var mı ki?
¿ Acaso tienes $ 50.000?
Vermezlerse Capital Cities yapıma harcadıkları yarım milyon doları kaybeder. Film için söz verdiğimiz otuz yedi ülke asla Eichmann duruşmasını göremez.
Si no lo hacen, Capital Cities habrá perdido el medio millón de dólares que puso en la producción. 37 países a los que les prometimos la filmación nunca verán el juicio a Eichmann.
Bir şeker 10 dolar mı? !
¡ ¿ Diez dólares el cono?
Otuz bir dolar kazandım.
He ganado 30.000.
Evet, 10 dolar alayım.
Es, cuesta 10 dólares, por cierto.
Yalnızca beş dolarım var ve porno...
Sólo tengo 5 y es porno dinero...
Tahkime şantajımı yapmadıysan Hooli Yönetim Kurulu'nun karşısına çıkarak hisselerinizin tamamını satın almak için 250 milyon dolar isteyeceğim.
Si no me hubieses extorsionado con este arbitraje, tendría que haber ido a la Junta de Directores de Hooli y pedir 250 millones para comprarlos.
Sana bir şey sorayım. Şimdi, içeri girmeden Pied Piper için 10 milyon dolar teklif etsem kabul eder miydin?
Déjame preguntarte esto. ¿ Si te ofrezco 10 millones por Pied Piper ahora mismo, antes de entrar ahí, los cogerías?
Evet. Ayrıca o sayılamayacak kadar doları evinde sakladı, adamım. Ben adil oyun derim.
Sí, ella también te escondió un trillón de dólares en la casa, hombre, yo digo, juego justo.
Evet, kazı kazandan 25 dolar kazandım.
Sí, gané 25 dólares en un raspador.
Ne yani, sen yüz bin dolar bulana kadar köprüaltında para mı dileneyim?
¿ Así que quieres que viva debajo de un puente pidiendo limosna hasta que puedas ganar 100.000 dólares?
Anladığım kadarıyla "yirmi bin dolar kefalet ödedik" derken büyükanne hastayken yerine baktığın sırada sen ödedin demek istedin.
Entonces a juzgar por "hemos depositamos una fianza de 20.000 dólares", ¿ te refieres a que has depositado la fianza mientras la abuela estaba enferma?
Çünkü ben anlayışlı bir adamımdır işte anlaşmamız... 200 dolar alacağım, anlayışım ile kalanı al ve doğruca kıçını bu gece kalkan Michigan uçağına yerleştir.
Como soy un hombre comprensivo, este es el trato... Voy a coger 200 dólares con la condición de que cojas el resto y metas tu culo en un avión de regreso a Michigan esta noche.
Evet, biz... Acaba 40 doların altında bir şeyin var mı? Biz gerçekten, çok heyecanlıyız bu konuda..
Sí, nosotros, eh, estamos realmente ilusionados por ello.
Peki, bak, 90 dolarım yok.
- ¿ Qué pasa contigo, amigo? Vale, bueno, no estoy hecha de 90 dólares.
Evet, gerçekten ihtiyacım olan 15 Dolar için.
Necesito esos $ 15.
Annem, alfabeyi saydığım için babam bana bir dolar verdi!
¡ Mamá, papá me ha dado un dólar por recitar el abecedario!
Ayrıca bu saç için 200 dolar harcadım.
Y también gasté $ 200 en este cabello.
"Üç milyon dolar kazanıp sonra bir keş olacağım." Bunlar...
"Voy a ganar tres millones y me voy a volver un yonqui"
Umarım gider, çünkü 300 bin dolarını geri almanın tek yolu bu.
Sólo así recuperarás tus 300.
Kötü adamı yakalamaya yardım edecek adama 100.000 dolar verilecek.
100.000 dólares a cualquiera que ayude a detener al malo.
100 milyon dolar mı?
- ¿ 100 millones?
Hala değerli. Al, 500 dolar. Güçlü olma hissini yaşadığım için.
Toma, 500 dólares por la oportunidad de sentirme poderoso.
Gece kremimi yüzümden silmek zorunda kaldım. Bir parçası 200 dolar ediyor.
Tuve que quitarme mi crema nocturna, son $ 200 la onza.
Çok iyi biliyorsun ki bu okul yaralarım için nakit 50.000 dolar ödedi.
Vale, lo tienes. Sabes muy bien que esta escuela me pagó 50.000 dólares en billetes por estas lesiones.
Teknik olarak, Abed, bu filmi yapmayarak okuldan yarım milyon dolar çalmış olursun.
Técnicamente, Abed, estarías robando a la escuela como... medio millón de dólares al no hacer esta película. ¿ Pero qué película?
60 milyon dolar kaybetmekten hoşlanmadım.
No me gusta perder 60 millones de dólares.
- Yarım milyon dolar.
- Medio millón.
Saygıdeğer kardinalimizin elinde yarım milyon dolar değerinde ne olabilir ki acaba?
Ahora bien... ¿ Qué podría tener Su Eminencia que valiera medio millón de dólares para usted?
- Barbutta iki bin dolar kazandım.
- Sí. Gané dos mil con los dados.
Ülkemi birkaç dolar ve Rus kızı için satacağımı mı düşünüyorsun?
¿ Piensas que vendería a mi país por unos dólares y una chica rusa?
Bin dolar biner ve ben şansımı deneyeceğim.
Bueno, son mil, y tomaré mi riesgo.
Babka için kişi başı 8 dolar daha mı ödemem gerekiyor?
¿ y ahora dices que son otros ocho dólares por cabeza por babka?
- On dolarına bahse varım ki kızın üstüne kusacak.
Diez pavos a que vomita sobre ella.
Tanrım ya. Gidip Flash'la konuşursan nakit iki bin dolar veririm.
Dios mío, te pagaré dos mil en efectivo... si te sientas a hablar con Flash.
Bana kimse yarım milyon dolar teklif etmemişti.
Y nadie me estaba ofreciendo medio millón de dólares.
Sermayeden 20 bin dolar lazım.
Necesito 20.000 dólares de mi fondo de compensación.
Ray'in 375 bin dolar vermesi lazım. Böylece yılın kardeşi ödülünü hak etmiş olacaksın.
Ray tiene que poner 375.000 dólares, para que tú ganes alguna clase de premio a la hermana del año.
Varick sizin için ayırdığım hesaptan 8 milyon dolar çaldı.
Varick ha robado ocho millones del fideicomiso - que establecí para él y para ti.
Varick sizin için ayırdığım hesaptan 8 milyon dolar çalmış.
Varick ha robado 8 millones de dólares del fideicomiso que establecí para ti y para él.
Maliyet ve risk sebebiyle sandık başına 20 dolar daha istemek durumundayım.
Aunque debo exigir otros 20 dólares por caja debido a los costes y riesgos.
Yolladığım Mormon işçiler için bana yarım milyon dolar borcun var Thomas.
Me debes medio millón de dólares por los trabajadores mormones que te envié, Thomas.