Düşünmek mi traduction Espagnol
759 traduction parallèle
Düşünmek mi?
¿ Reflexionar?
- Düşünmek mi?
- ¿ Pensarlo?
Üzerinde düşünmek mi?
¿ Cómo que reflexionar?
Beni düşünmek mi?
¿ Pensar en mí?
- Ne yapmak istiyorsun, oturup düşünmek mi?
- ¿ Qué quieres hacer, sentarte y pensar?
- Düşünmek mi?
- ¿ Pensar?
Gerçekten böyle mi düşünüyorsun, yoksa böyle düşünmek mi istiyorsun?
¿ Es lo que realmente crees o o sólo lo que te gustaría creer?
Düşünmek mi?
¿ Pensar?
Onu düşünmek mi?
¿ Pensar en ella?
Evliliği düşünmek mideni bulandırıyor değil mi?
La idea del matrimonio te repugna, ¿ verdad?
Hayal gücümü gereksiz vahşilikleri düşünmek için kullanmam.
No dejo que mi imaginación cree tonterías.
Düşünmek bile korkutucu değil mi?
¿ No es aterrador solo pensarlo?
Bu geceden sonra hep birlikte olacağımızı düşünmek harika değil mi?
Es maravilloso pensar que después de esta noche siempre estaremos juntos.
Bunu düşünmek için biraz erken sanırım.
No lo sé. No planifico mi vida con tanta antelación.
Bu deney yüzünden, bir zamanlar kazığa bağlanmış büyücüler gibi yakıldığımızı düşünmek ilginç değil mi?
Es curioso pensar que hubo un tiempo en el que nos hubieran quemado en la hoguera por esto.
Ama annemi düşünmek zorundayım Fran.
Le debo respeto a mi madre, Fran...
Kanunlar benim için neyin önemli olduğunu bilemez. Aptalca şeyler belki, adalete güvenmek gibi insanlığın uygar olduğunu düşünmek gibi ve bu ülkenin diğerlerinden farklı olduğunu düşünerek gurur duymak gibi.
Y la ley no sabe que muchas cosas que eran muy importantes para mí cosas tontas, quizás, como creer en la justicia y el creer que los hombres eran civilizados y sentir el orgullo de que mi país era diferente a otros.
Sonuna kadar güvendiğim, gurur duyduğum karımın böyle bir yere gelebileceğini düşünmek...
Y pensar que mi esposa, de la que me sentía orgulloso, pensar que podrías venir a este lugar.
Hayatta olup istediğimi elde ettiğimi düşünmek bile istemiyorsun, değil mi?
Detestas pensar que yo estaré viva y tendré lo que desee.
Benim işim gazetenin bütünlüğünü düşünmek.
Mi labor es la de pensar en términos del periódico en general.
Hayatım boyunca burada yaşadım. Adımı ve ailemi düşünmek zorundayım.
Tengo que pensar en mi reputación y en mi familia.
Daha fazla düşünmek istemedim ama aklımda bu düşünce sürekli dönüyordu.
Traté de no pensar más en ello. Mi imaginación no dejaba de dar vueltas.
Şimdi düşünmek için koca bir ömrüm var ve sizin bir faydanız olmaz.
Tengo que pensar en cómo resolver mi vida... Y en eso no puede ayudarme. ¿ Quién ha dicho eso?
Ne var ki bunları düşünmek için artık hayli geç, değil mi?
Sin embargo, ¿ no es un poco tarde para pensarlo?
Benim pozisyonumu düşünmek zorundasın.
Recapacita, piensa en mi posición.
Benim görevim de sadece senin iyiliğini değil içinde yaşadığın toplumun da iyiliğini düşünmek.
Mi trabajo no sólo es pensar qué es bueno para tí sino qué es bueno para la comunidad donde vives.
Ama sevgili sadık seyircimi düşünmek zorundayım.
Pero no puedo evitar lamentarlo por mi pobre, querido, leal público.
Teklifimi düşünmek için size üç gün vereceğim.
Les doy tres días para considerar mi proposición.
O da bu konu hakkında düşünmek istemezdi, öyle mi?
Ella tampoco quería pensar, ¿ no es eso?
O kişinin ben olacağımı düşünmek haddini bilmezlikti.
Fue presuntuoso por mi parte pensar que sería yo.
Ölünce cesedimden ayıracaklarını düşünmek kabus gibi.
Pensar que podrían tirarlo lejos de mi cadáver.
Hayatımda tek erkek olduğunuzu düşünmek istersiniz.
Si prefiere pensar que usted es el único hombre de mi vida.
Sabah otelden beri takip edildiğimi düşünmek istemem.
No me gustaría pensar que he sido seguido desde mi hotel.
Eğer gün boyunca sıkıntılı ve üzgün olmuşsam çoğunlukla çocukluk anılarımı düşünmek beni sakinleştirir.
Si he estado preocupado o triste durante el día a menudo me calma recordar instantes de mi juventud.
Düşünmek insanı çirkinleştirir mi?
Le he preguntado si afea.
Düşünmek çirkinleştirir mi?
No.
Bilirsin, buralarda işler iyi gidiyor görünüyor, bu nedenle düşündüm ki, kendi durumumu yeniden düşünmek için bu iyi bir zaman olabilir.
Ya sabes, las cosas parecen estar mirando por aquí, así que pensé que esto podría ser un buen momento para hablar de mi propia situación de nuevo.
Hâlâ dışarı çıkma konusunu düşünmek istemiyorsun, öyle değil mi?
Sigues sin permitirte pensar en salir, ¿ verdad?
Düşünmek için zaman istiyorsan, tamam. Zaten üç yıl bekledim ve gerekirse... hayatımın sonuna kadar da bekleyebilirim.
Si necesitas tiempo para pensártelo, adelante, ya he esperado tres años y puedo esperar... el resto de mi vida, si es necesario.
- Böyle düşünmek istersin, değil mi?
Eso te gustaría creer, ¿ verdad?
İtibarımı düşünmek zorundayım ve ayrıca kaçırdığımız onca eğlenceyi de.
Tengo que pensar en mi reputación, sabes. Y piensa en toda la diversión que nos estamos perdiendo.
Yapmak istemediğim şeyse kendi işlerimi düşünmek.
Lo que no quiero es pensar en mi dirección.
Beni aldattığını düşünmek hakkım değil mi?
Si estaba equivocado al pensar que me estaba engañando?
Bu kariyerini düşünmek için tuhaf bir zaman, öyle değil mi?
Es un momento peculiar para continuar tu carrera.
Babamın yaptıklarını benim yaptığım şeyi ve senin yaptıklarını düşünmek istedim.
Quería pensar en lo que mi padre había hecho, en mis propios actos... y también en los suyos, ingeniero.
Düşünmek, Jim Ellerinle kalbimi tutuyor olacaksın o iki güzel elinle gerçekten tutacaksın.
Jim, y pensar que sostendrás mi corazón literalmente lo sostendrás con tus manos.
Bu masum gibi görünen nesnenin böyle büyük bir iş.... kapasitesine sahip olduğunu düşünmek inanılmaz değil mi.
Es increíble pensar que este inocente casi objeto sea capaz de tales y tan grandes hazañas.
Bugünlerde insanlığı düşünmek geçer akçe değil, öyle mi?
Hoy día no está de moda pensar en la humanidad, ¿ cierto?
Düşünmek beni utandırıyor. Onu sevdiğime inandı.
Me avergüenza pensar que ella creía en mi amor.
Aile geçmişlerini düşünmek için sence sabahın 2'si biraz geç değil mi?
Es un poco tarde para hablar de historias de familia, ¿ no?
Senin olduğunu düşünmek isterdim ama... böyle şeylerle borsada pek ilgilenmiyorlar, değil mi?
Me gustaría pensar que fuiste tú... pero ellos no negocian estas cosas en la bolsa de valores ¿ o sí?