Etmiyor traduction Espagnol
11,625 traduction parallèle
Kimse yardım etmiyor.
Nadie te ayudará.
Kimse kimseye tecavüz etmiyor.
Nadie viola a nadie.
Bana inanmamanız beni rahatsız etmiyor.
No me importa que no me crean.
Korkarım ki, beni de etmiyor belki de hayal gücü olmayan birisi tarafından lanetlendiniz.
Me temo que yo, también, podría estar maldito con una mente literal.
- Hala pes etmiyor.
Hermano se está derritiendo.
Seni ikinci bir eroin vurgununda polise verecek yüzlerce uyuşturucu bağımlısı kızla bağlantılı olmayı sorun etmiyor musun?
¿ Te parece bien relacionarte con cientos de chicas adictas que te entregarán sin dudarlo por otra dosis de heroína?
Sadece kendilerine sadık olan pezevenk ordusunu sorun etmiyor musun?
¿ Te parece bien ese ejército de chulos que solo son leales a sí mismos?
Yaptığımız her şeyi, böyle bir şey için riske atmayı sorun etmiyor musun?
¿ Te parece bien arriesgar todo lo que hemos construido... por esto?
Tamam, hemen sevinmeyin Bayan Groves çünkü bu bir anlam ifade etmiyor olabilir.
Bien, no pierda la cabeza, Srta. Groves.
- Kimse tek kelime etmiyor.
Nadie me dice nada.
Bu etmiyor N'- t sunmak için çok var gibi görünüyorsun.
No se ve como que tienes mucho que ofrecer.
Senin için bir şey ifade etmiyor mu?
¿ No significan nada para ti?
- Bu insanlar Tanrılarını hak etmiyor.
Estas personas no merecen su Dios.
Sadece, bilirsin, herhangi bir anlam ifade etmiyor.
No tiene ningún sentido.
Bunların hiçbiri fark etmiyor, çünkü.
Porque nada de esto importa.
Bayan Hughes, Carson bu evde evlenmeyi hak etmiyor mu?
¿ Sra. Hughes, Carson no merece una boda en esta casa?
Etmiyor olabilir.
Tal vez no.
Ottolar'a pek aldırış etmiyor. Troy dışında.
Le dan igual los Otto, menos Troy.
- Telefon hatlarını neden çalıştıramadıklarını merak etmiyor musun?
- ¿ No te preguntas por qué no pueden conseguir un teléfono?
Tabii ki gideceğiz... Bir bağımız var ve hatta karşılıklı duygularımız, ama bu bir şey ifade etmiyor...
Claro que vamos a... tener una conexión e incluso tener sentimientos el uno por el otro, pero eso no significa que cualquier...
- Hiç merak etmiyor musun?
- ¿ No te lo preguntas nunca?
Bir kılıcın yanında yatmakta yardım etmiyor.
Acostado junto a una afilada espada tampoco ayuda.
Bütün bunlar, onu korumak için yaptıklarınız, o, bunları hak etmiyor.
Todo esto, lo que estamos haciendo aquí tratando de protegerlo, el no se merece eso.
- Bir şey ifade etmiyor bile.
- No significa nada.
Evdeki herkes bana kızgın ama kimse tek kelime etmiyor.
Vamos, todo el mundo está molesto conmigo en esta casa y nadie dice nada.
İyi de bu hiçbir mana ifade etmiyor.
Eso no tiene sentido.
Senden nefret etmiyor ki.
Él no te odia.
Tehdit etmiyor.
- Él no era amenazador.
Neden kimse benim liderlik vasıflarımdan söz etmiyor?
¿ Por qué nadie menciona mis habilidades de liderazgo?
Ben insanlara yardım etmiyor muyum?
¿ Porque yo no ayudo a gente que lo necesita?
Niye kimse fareyi yakalamama yardım etmiyor?
¿ Por qué nadie me ayuda atrapo este ratón? Se necesita un ratón?
Nereye gideceğimi azıcık bile olsa merak etmiyor musun?
¿ No tienes curiosidad por saber a dónde voy?
- Merak ediyorum. Sen etmiyor musun?
- Tenía curiosidad. ¿ Tú no?
Suç oranı buna müsaade etmiyor. Ne diyorduk ada beş mil uzunluğunda, boydan boya, en fazla elli altmış hane mi?
La tasa de criminalidad no puede ser muy alta, ¿ de qué estamos hablando, cinco millas de largo, una de ancho, 50, 60 residentes máximo?
Ölmeyi hak etmiyor. Tanrıların hükmüne karşı mı geliyorsunuz?
¿ Desafía la decisión de los Dioses?
Bu seni rahatsız etmiyor mu?
¿ Esto no te incomoda?
Bunların hiçbirini hak etmiyor.
No se merece nada de todo esto.
Henüz bir şey ifade etmiyor.
No tiene por qué significar nada.
Mantıklı olmanı düşünmek bana yardım etmiyor.
No me ayuda creer que tienes razón.
Beyinleri müsade etmiyor.
Sus cerebros no se lo permitirán.
Baban artık Salem'in havasını teneffüs etmiyor ve yakında sen de.
Su padre ya no respira el aire de Salem, y pronto, usted tampoco lo hará.
Hunt neden şeflik görevine devam etmiyor ki?
Quiero decir, ¿ por qué no lo hace Hunt?
Biliyorum ama büyükbabam buna müsaade etmiyor.
Lo sé, pero el abuelo la descartó.
Bilmeyi hak etmiyor.
No merece saberlo.
Yanlış anlama ama beni hiç enterese etmiyor.
Sin ofender, pero no estoy interesada.
Bana bir anlam ifade etmiyor ama iyi vakit geçirdik.
No vendería boletos, pero pasamos un buen rato.
Sevilmeyi hak etmiyor
No merece que lo quieran.
Kabul etmiyor.
Ella no lo entiende.
Yardım ediyor musun etmiyor musun?
¿ Vas a ayudarme o no?
Çok belli etmiyor musun?
Es un poco obvio.
Liam sorun teşkil etmiyor.
Liam no es un problema.