Fazlasıni traduction Espagnol
203 traduction parallèle
Ne bir kuruş fazlası ne de eksiği.
Ni un penique más, ni uno menos.
Yemin ederim ki bu mallar, yerlilere satılmak istenen ticari mallar. Size söyleyemediğimden daha fazlası
Ni un solo disparo ha sido disparado contra la guarnición real.
Benimle gelmene izin veremem, sana daha fazlasını anlatamam.
No puedo dejarle venir ni puedo contarle nada más.
O zamanlar sahnede ya da bayrakta o kadar fazla yıldız yoktu ama millet fazlasının yakında geleceğini biliyordu.
Entonces no había tantas estrellas, ni en la bandera ni el escenario pero la gente sabía que vendrían más.
Şu anda size duyduğum sevgiden ve saygıdan daha fazlasını düşünemiyorum.
No existe el respeto-- - ni amistad mayores que los que le profeso ahora.
Farkında değil gibisin, burada sadece seni korkutmak veya üzmekten daha fazlası var. Mantıklı ve medeni bir koca başka erkeklerin karısına hayran olmasına itiraz etmez hatta hayranlık duymaya anlayış gösterebilir.
No entiendes que no se trata de asustarte ni de que pidas perdón, un marido sensible y civilizado no se opone a que admiren a su mujer, incluso puede entender que ella les devuelva la admiración, pero cuando la atracción mutua se convierte en una costumbre
Bir saniye fazlası değil.
Ni un segundo más.
İhtiyacın olandan fazlası var, onları bırak.
Un apóstol no tiene capa ni zapatos, tienes demasiado. ¿ Se lo damos a los pobres? Sí, todo para los pobres.
Daha önce yaptıklarınızdan ne fazlası, ne azı olacak.
Ni más ni menos que lo que tenían antes.
Daha fazlasına gerek yok.
Ni una palabra más.
Miyoharu'yla uzun zamandır hiç münasebetim olmadı... ve benim için bir geyşadan fazlası değildi.
Hoy por hoy no tenemos suficiente relación ni confianza para acudir a ella. Yo, en otro tiempo, fui cliente, y nada más.
"Bir daha şişelerin etiketlerine bakmaktan fazlasını yapmayacağım."
"ni siquiera miraré las etiquetas de las botellas."
Anlaşılan miktardan fazlasını ödemeye yetkim yok.
No estoy autorizado a pagarte ni un centavo más de lo estipulado.
Pazarlığımız bir ay yükselişi içindi, ne azı ne de fazlası.
Nuestro acuerdo es por una luna. Ni más, ni menos.
Bir dakika bile fazlası olmaz.
- Ni un minuto más.
Gerçeği söylemek gerekirse, rodeolar hakkında bile daha fazlasını bilmiyorum.
La verdad es que ya ni siquiera me convencen los rodeos.
Ne fazlası, ne de azı.
Ni más ni menos.
Hayal edebileceğinden fazlasını yaşadı.
El ha sufrido tanto, que ni en pesadilla has visto.
Kendi hayatını kurtarmak için daha fazlasını biriktiremez.
El no puede levantar mas dinero ni para salvar la propia vida.
Ne azı ne fazlası.
Ni más, ni menos.
Bir fındık fişeği için fazlasıyla titriyor.
Con lo que tiembla yo no le confiaría ni un petardo.
Garrovick'in yapabileceğinden fazlasını bilmiyorsun.
No lo sabe. Ni tampoco sabe si Garrovick podía haberlo hecho.
"Sizlere buyurduğum sözlere ne bir fazlasını ekleyebilir ne de o sözlerden birini eksiltebilirsiniz."
No añadiréis a la palabra que yo os mando... ni disminuiréis de ella.
Ne eksiği ne fazlası var.
Ni más ni menos.
Deuteronomy'nin iyi insanları... burada, bugün kaçınız hayır dualarınızı sayıyorsunuz... siz ya da sevdikleriniz doğal algılarının iki ya da daha fazlasından yoksun bırakılmadığı için?
Buena gente de Deuteronomy, ¿ cuántos de ustedes aquí hoy pueden dar las gracias porque ni ustedes ni sus familiares carecen de dos o más de sus sentidos naturales?
Daha fazlasına ihtiyacım yok. Voliyi vurabilirim oğlum.
No aceptaría ni un centavo más aunque se te cayera jugando a las cartas.
Bir kuruş bile fazlası değil.
¡ Son 2,5 marcos, y ni un céntimo más!
50'den fazlasını yapabileceğimi sanmıyorum.
- No paso de 50 ni aunque me paguen.
Sana 25 sentten fazlasını vermem.
Te daré 25 centavos y ni uno más.
Pekala, bir dakika görebilirsiniz, ama bir saniye bile fazlası değil!
Bien, pueden verlo un minuto. ¡ Ni un segundo más!
Tek bir kelime fazlası değil.
Ni una palabra más.
Job her şeyi kaybedince bir insanın kaybedebileceği her şeyi ne eksiği ne de fazlası lahana yetişen bir toprakta uzandı.
Cuando Hiob perdió todo lo que se puede perder, nada más ni nada menos, yació en el huerto de coles.
Indiana Jones, bir dahakine kurtulmak için çocuktan fazlası gerekecek.
La próxima vez, Indiana Jones, no te salvarán ni los niños.
Burası eşyalarımız için zaten fazlasıyla küçük!
¡ Ni siquiera tenemos espacio para nuestras cosas!
Kim olduğunu, ne olduğunu ve nereden geldiğini bilmiyorum, ama daha fazlasını kaldıramayacağım.
No sé quién eres qué eres ni de dónde vienes pero no voy a tolerar esto.
Senin beyninde bir hücreden fazlası olabileceğini düşünmezdim, James...
Ni siquiera imaginaba que tuvieras más de una célula cerebral, James...
Kazandığın tüm parayı harcadım, ama bir sent bile fazlasını değil.
Gasté cada dolar que tenias, Pero ni un centavo más.
Ama ikimiz de fazlasını istemeye cesaret edemedik.
Pero ni mi madre ni yo tuvimos valor para pedirle más.
Bize borcu olan paradan bir peni fazlasını almayacağız.
Cogeremos lo que nos debe, y ni un penique más.
Oh biliyorum, Bay Holmes, ve size karşı dürüst olmalıyım gelmenize şaşırdım. Vaka daha fazlası olamayacak kadar yalın. Bu yüzden Bayan Turner'ı, bu sefer Sherlock Holmes bile mucize yaratamaz diye uyardım.
Oh, lo sè, Sr. Holmes y para ser bastante honesto con usted me sorprendiò que haya venido el caso es tan simple como un palo de bandera y a medida que avanzo, mas simple se parece por eso le advertí a la Srta. Turner, que esta vez ni el mismo Sr. Sherlock Holmes podrà hacer milagros.
Bu gemide herhangi birinin anlayabileceğinden, daha fazlası var.
Aquí están ocurriendo cosas que la tripulación ni imagina.
Yirmi bin, ama tek kuruş fazlası olmaz.
20.000, pero ni un lingote más.
Hak ettiğin neyse onu aldın. Ne azını, ne fazlasını.
Usted ha obtenido exactamente lo que se merece ni menos, ni ciertamente no más.
"Hak ettiğin neyse onu aldın. Ne azını, ne fazlasını."
"Usted ha obtenido exactamente lo que se merece... ni menos, y ciertamente ni más."
- Ne azını, ne fazlasını.
"... ni menos, y ciertamente... "
Hak ettiğin neyse onu aldın. Ne azını, ne fazlasını.
"Usted a obtenido exactamente lo que se merece... ni menos, ni ciertamente más."
Fazlası zarardır ama biraz HDL'ni yükseltir. - HDL mi?
Demasiado te hace daño, pero un poco es bueno para el colesterol.
"... aslında ellerinde tuttuğu az eksik az fazlasıyla... "
" Lo que ella tenía en las manos no era nada más ni nada menos...
Aptallıktan fazlası. Kim sormuş bunları? Doğru karar olduğunu nerden biliyorlar- -
Ni siquiera es una tontería. ¿ Quién les ha preguntado o dado el derecho a decidir- ¡ Por dios, Angela!
İmparator Gowron'a karşı durmak için fazlasıyla zayıf olabilir hatta kılıca rağmen.
El emperador no le hará sombra a Gowron, ni siquiera con la espada.
Bir gün fazlası olmaz, duydun mu?
Ni un día más, ¿ me oyes?