Fazla değil traduction Espagnol
6,758 traduction parallèle
Dan, sence bu biraz fazla değil mi?
Dan, ¿ no te parece que es un exceso?
Daha fazla değil mi?
- ¿ Nada más?
Bu zor sosyopat daha fazla değil.
No más de este sociópata difícil de alcanzar.
5 milyon 8 yüzbin alacaksın, bir kuruş bile fazla değil.
Puede sacarle 5.8, ni un centavo mas.
Her zamankinden fazla değil.
No más de lo habitual.
Daha fazla yok, artık ne kadar kaldıysa, pek fazla değil.
No tienen más que lo que quedó... lo cual no es mucho.
Pek fazla değil. Burası Hollywood, kardeşim.
Esto es Hollywood, hermano.
- Üç hindi, çok fazla değil mi?
¡ Tres pavos! ¿ No has exagerado un poco?
- Fazla değil, birkaç mil.
No muy lejos. Un par de millas.
Fazla değil.
Ni de cerca lo suficiente.
Fazla değil.
No muchas.
Bilirsin, çok fazla değil
No hay muchos.
İkinci olarak, sırf biraz fazla saçı olan bir kız kardeşinizi gördüğünüz için örgü olduğunu varsaymayın. Değil mi?
Segundo, no asumas que solo porque ves a una hermana con cabello... tiene que ser ondulado. ¿ Verdad?
Çok fazla var değil mi?
Hay muchos, ¿ verdad?
- Ben daha fazla. A... Birincisi, Bence öyle kaşıkların falan... bükülebildiği bir telekinezi olayı değil bu. Çünkü mutfak malzemelerine bir şey olduğu yok.
En primer lugar, pensé que la telequinesis tenía algo que ver con doblar cucharas o algo, no encender los aparatos de cocina.
Bu adama oldukça fazla para bayıldık, değil mi?
Invertí mucho dinero en él, ¿ eh?
Kızınızın daha fazla fidye elde etmek için onlarla işbirliği yaptığını anlamanız zor değil.
No hay necesidad de mirar dos veces para saber lo que vale un rescate.
- Fazla uzun sürmedi, değil mi?
¡ No tardaste mucho!
- Fazla bir şey değil.
Una mera ganga.
Düşündüğün gibi değil baba. Kurcalama daha fazla.
No es lo que piensas, papá.
- Pek fazla bir şey değil.
No mucho.
Ama çok fazla değil.
Pero no mucho.
Obeziteyle ilişkilendirdiğimiz hareketler çok fazla yemek, çok az spor yapmak, açgözlülük, üşengeçlik tüm bunlar biyokimyanın sonucu, sebebi değil.
Los comportamientos que asociamos con la obesidad, el comer demasiado, el hacer poco ejercicio, la gula y la pereza. Son el resultado de la bioquímica, no la causa.
Çok fazla şekerli, değil mi?
Una gran cantidad de azúcar, ¿ eh?
Tut bakalım. Fazla hızlı değil ama.
Espera, no tan rápido.
Arkadaşın fazla konuşkan değil.
Tu amigo no dice mucho.
- Demek istediğim, çok fazla para, değil mi? - Evet.
Es decir, un montón de mierda dinero en efectivo, ¿ no?
- Sence de biraz çılgın değil mi? - Bu civarda insanlar çok fazla konuşur.
¿ No es un poco loco?
Daha fazla işçiye ihtiyacının olması umurumda bile değil.
Tu sabes, no creo una mierda que tu necesites más hombres.
Josh, belki de Dale'i daha fazla meşgul etmemeliyiz, sence de öyle değil mi?
¿ Sabes qué, Josh? Tal vez debamos que Dale se vaya. ¿ No crees?
Fazla almadım değil mi?
¿ No comí demasiado?
İnsanüstü yakışıklılığı için veya daha fazla yaşaması gerekirken 19 yıl yaşadığı için değil.
No porque el era bonito ni porque tuviese 19 años, cuando debía tener mas.
- Çok fazla sürmüyorsun değil mi?
- ¿ No me estás poniendo mucho?
- İstediğin kadar al. - Çünkü daha fazla kazanabilirsin, öyle değil mi?
Toma todo lo que quieras.
Fransa'nın en iyi moda evini yönetmek için fazla genç değil misiniz?
Monsieur, ¿ no se siente demasiado joven para dirigir la mayor Maison de la Ata Costura de Francia?
Fazla şey bildiğin söylenemez değil mi?
No sabes mucho, ¿ verdad?
- Şu anda çok fazla dikkatli olmamız gerekmiyor değil mi?
- Ahora no hay mucho de que cuidarse.
Bu olanlar bu boktan kasaba için oldukça fazla. durdurmak için yeterli değilsiniz, öyle değil mi?
De todo este pueblito de mierda los mas ambiciosos son ustedes, ¿ verdad?
Artık bunun pek fazla olmadığını biliyorsun, değil mi?
Sabes que eso ya no sucede mucho, ¿ verdad?
Çok fazla sorunuz var, değil mi?
Tienes muchas preguntas, ¿ verdad?
750, birikim için pek de fazla bir miktar değil.
750, no son muchos ahorros.
Tam olarak net değil ama, bununla birlikte, Bay Taplinger'ın çok fazla seyahat ettiği, hissini veren titreşimler alıyorum.
No es inmediatamente claro, sin embargo, recibo algunas vibraciones que me sugieren que el Sr. Taplinger viaja mucho.
Neden hala İtalya'ya gidip, o kaynak suyu içinde yıkanmak için para veriyorsun, ki küvetinden akan sudan daha fazla tedavi edici özelliği olan bir şey değil.
¿ Y por qué aún vas a Italia y pagas un dineral por bañarte en agua no más medicinal que la que sale de tus propias cañerías?
- Daha fazla isteyebilirdim, değil mi?
¿ Podría haber pedido más, cierto?
Partilerde fazla gezmiyorsun, değil mi?
No estás parrandeando mucho, ¿ verdad?
Dinle, bu bir teklif değil yirmi dört saatten fazla masada kalacak.
Sí, mira, eso no es una oferta... que estará sobre la mesa más de 24 horas.
Soğukkanlı ol, sakin ol, fazla konuşma, öyle değil mi?
Sangre fría. Mantén la calma. No diré mucho.
Hayat boyu ona yeter. Aslında fazla birşey değil.
- Es modesta, en realidad.
Fazla kalite kontrol hiç iyi bir şey değil.
Control de calidad excesivo no es bueno.
Bu zamanda böyle bir ev için çok fazla bir para değil.
Hoy en día no es mucho dinero por un apartamento de este tamaño.
- Bilinci fazla yerinde değil.
Él es apenas consciente.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25