Gerek traduction Espagnol
164,870 traduction parallèle
Ne yapmam gerek ki, viskiye batırıp kibrit mi cakayım?
Bueno, ¿ qué se supone que debo hacer, meterla en un poco de whisky y encender una cerilla?
Demek ki, yanıldıgını kanıtlamam gerek.
Significa que puedo demostrar que te equivocas.
Duygularımı kontrol etmemde yardımcı olman gerek.
Necesito que me ayudes a controlar mis emociones.
Bir cocugumun olması gerek.
Tengo que tener un hijo.
Bana duygusal kontrol derslerini nerede ögrettiklerini göstermen gerek.
Necesito que me muestre donde enseñan las lecciones sobre el control de sus emociones.
Kayıtlara bakmaya gerek yok.
No necesitan mirar los libros.
Anlaman gerek, cok zor bir durumla karsılasıyorum...
Tienes que entender que estoy tratando con una de las cuestiones más difíciles...
Sadece... eve, ait oldugumuz yere gitmemiz gerek.
Es que... en realidad, tenemos que volver a casa, donde pertenecemos.
O keder toplantısına gitmeniz gerek.
Deberíais ir a esa reunión de duelo que van a hacer.
Okuldaki bir yas toplantısına gidiyorum, ve diger aileleri görmen gerek.
Voy a ir a una reunión de duelo en la escuela, y, bueno, deberías ver a los otros padres.
- Trixie zorlu bir kız kesinlikle iki kadın gerek.
Trixie es un bicho malo, sin duda un trabajo de dos mujeres.
Annemin diledigine kavusmasından baska bir sey beni mutlu edemez dedigimde bana güvenmen gerek.
Así que confía en mí cuando te digo que nada me haría más feliz de que mamá cumpliera su deseo.
Galiba istediklerim hakkında biraz daha acık olmam gerek :
Quizás si soy más específico sobre lo que quiero de él :
Tamam Maze, bu rahat bir akşam yemeği kılığında bir sorgulama, körüklenmeye gerek yok.
Vale, Maze, esto es un interrogatorio disfrazado de cena casual. No hay necesidad de engañarse.
Artık benim kim olduğumu biliyorsunuz, ikinizide öldürmem gerek.
Ahora sabéis que soy yo, tengo que mataros a los dos.
Gerek yok, Dan.
No te preocupes, Dan.
Baştan çıkarma olmayacak. Sadece Chet'i konuşturmamız gerek... suçunu kabul etmesi... sonra da onu tutuklayıp Bianca ile katlayabiliriz.
Solo tenemos que acercarnos a Chet para hablar, hacer que se autoinculpe, luego lo arrestaremos y hacemos que delate a Bianca.
Sanırım birinin çeviri okuluna geri dönmesi gerek.
Creo que alguien tiene que volver a la escuela de traducción.
Tartışmayalım. Annemin gitmesi gerek!
¡ Mamá tiene que irse!
Çok pahalı, yani iyi olması gerek.
Es valioso, así que debe ser bueno.
Ama şimdi işleri ailem için düzeltmem gerek.
Pero ahora tengo que hacer las cosas bien por mi familia.
Hayır, buna gerek yok.
No, eso no es necesario.
Pek eğlenceli olmasa gerek.
Bueno, menuda diversión.
Bunu yapmana gerek yok.
No. No tienes que hacer eso.
Açıklama yapmana gerek kalmasın diye.
- Sí. - Para darte una excusa.
Gelişmeleri bildirmene gerek yok.
Ni siquiera necesitas mantenerme informada.
Benim için de yıllar sürecek fakat bir düzene sokabilmem için yardım almadan halletmem gerek.
Sí y a mí me costará años, pero tengo que cortar el cordón para conseguirlo.
Bana olur çünkü ona hiç bir şeyi olmadığını göstermem gerek.
Me hará daño a mí, porque no hay ningún indicio de que la necesite.
Dr. Pierce, bir şey yapman gerek.
Dra. Pierce, tienes que hacer algo.
Bir şey yapılmasına gerek yok.
No hay nada que hacer.
Kalbinin üzerinde fazladan yük olmadan nasıl atacağını öğrenmesi gerek.
Su corazón tiene que aprender cómo latir sin esa carga extra.
10 kez yıkamam gerek gibi hissediyorum.
Siento que necesito diez duchas.
Burada olmaman gerek.
No puedes estar aquí.
Desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun ama bunu kendi başına halletmesi gerek.
Sé que crees que necesita apoyo, pero puede cuidarse sola.
Bağıran çocuğu yerinden kaldırmanıza gerek yok.
Ni siquiera tiene que mover al niño que grita. - No, no me gusta Goldfish.
Emniyet kemerini takmamız gerek.
Vamos. Ponte el cinturón. Diego.
- Seninle konuşmam gerek.
Pues tengo que hablar contigo.
Çabuk ol çünkü işemem gerek.
Pues rápido, porque tengo que mear.
Kapıdan çıkabilmem için önümden çekilmen gerek.
Pero mejor que te apartes para poder salir por la puerta.
Bağlamamız gerek.
Creo que tendremos que inmovilizarla.
Pekala, seni biraz daha muayene etmem gerek Max.
Vale, bien. Max, tengo que examinarte más.
Uçağın inmesi gerek.
Este avión tiene que aterrizar.
Hemen muayene edilmeleri gerek.
Se tienen que examinar.
- Onunla konuşmam gerek.
- Tengo que hablar con ella.
Onunla konuşmam gerek.
No, no, tengo que hablar con ella.
Gidip diğer yolculara bakmam gerek.
Vale, tengo que ir a examinar a otros pasajeros.
Özür dilerim ama yardımınız gerek.
Hola. Lo siento. Los necesitamos.
Hemen hastaneye götürmemiz gerek.
Necesito llevarlo a tierra y a un hospital ya.
Basıncı azaltmam gerek ama havadayken yapamam.
Necesito aliviar esa presión, y no puedo hacerlo aquí arriba.
Her neyse, kılıcı yakmam gerek.
- Claro, mira, lo que puedo o no puedo estar escondiendo no es el tema, Doctor. Y de todos modos, tengo que encender la espada.
Şifreli konuşmana gerek yok.
No tienes por qué hablar en clave.
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerek kalmadı 36
gerekmez 98
gerekirse 81
gerekli değil 44
gerek yok 917
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerek kalmadı 36
gerekmez 98
gerekirse 81
gerekli değil 44