Gerekmiyor traduction Espagnol
10,806 traduction parallèle
- 30 tanesini tamir etmen gerekmiyor mu?
Oh, tío. ¿ No son como 30 los que tienes que arreglar?
Evde olması gerekmiyor.
No le necesito en mi casa.
Cevap vermen gerekmiyor.
No tienes que contestar a eso.
Bunu tek başına yapman gerekmiyor.
Oye, no estás sola, ¿ vale?
Bunu yapman gerekmiyor!
¡ No tienes por qué hacer esto!
Bilmiyorum ama ölmen de gerekmiyor.
¡ No, pero no tienes por qué morir hoy!
Meclisin çoğunluğunun destek vermesi gerekmiyor mu?
¿ No necesita mayoría en el Parlamento?
Senin hazırlanman gerekmiyor mu?
¿ No tienes que hacer las maletas?
Benimle olman için gey olman gerekmiyor.
No eres gay por estar conmigo.
Başka şeyler düşünmen gerekmiyor mu? Futbol takımı gibi.
¿ No deberías estar pensando en otras cosas como el equipo de fútbol?
eğer okula gitmek istiyorsak U dönüşü yapmamız gerekmiyor mu?
Si quisiéramos ir al colegio deberíamos haber dado una vuelta en U, ¿ Verdad?
Gerekmiyor tabii de.
Sólo son lo que, nosotros no tenemos que.
Bu gece bekarlığı planlama komitesiyle yemekte olman gerekmiyor muydu?
¿ No se suponía que deberías estar cenando con tu comité de planificación de despedida de soltera esta noche?
Bir hobi gerekiyor. - Gerekmiyor.
- De verdad que no lo necesito.
- Saklanmamız gerekmiyor mu?
- ¿ No deberíamos escondernos?
- Hayır, senin suya atman gerekmiyor.
No, se supone que no le apuntes al agua.
Ben bir avukatım, hatta iyi bir avukatım bu barodaki yerimi kazanmak için yeni patronu yatağa atmam gerekmiyor!
Soy abogada, y una de las buenas, ¡ y no tengo que ganarme mi sitio en esta firma tirándome al nuevo socio!
Kimsenin bilmesi gerekmiyor Dean.
Nadie tiene que saberlo, Dean.
Onunla gitmen gerekmiyor.
No tienes por qué ir con él.
Ölmen gerekmiyor!
¡ No tienes por qué morir!
Bunu bilmem gerekmiyor, değil mi?
No se supone que sé eso, ¿ verdad?
Hiçbirimizin yapması gerekmiyor.
Ninguno de nosotros.
Doktorlardan birine haber vermemiz gerekmiyor mu?
¿ No deberíamos estar hablando con uno de los médicos?
Aslında bundan endişelenmeniz gerekmiyor çünkü tarihini bulmak gayet kolay.
En realidad, no necesita preocuparse por eso, porque es simple fecharla.
- Yatakta olman gerekmiyor mu?
Hola. - ¿ Deberías de estar aquí?
Şu anda gitmen gerekmiyor.
Pero no tienes que irte ahora mismo.
Dinliyor olman gerekmiyor mu? "
¿ No se supone que estás para oírme? "
Sanırım bilmeniz gerekmiyor.
No tiene ninguna razón para ello, supongo.
Konuşmamız bile gerekmiyor.
Ni siquiera tenemos que hablar.
Onu da asman gerekmiyor.
No tendrías que colgarlo tan alto.
Hey, Spencer, koltuklarımıza geçmemiz gerekmiyor mu?
Oye, Spence, ¿ no deberíamos ir a nuestros asientos?
Paranız gerekmiyor teşekkürler Bay McLeod.
Su dinero no se necesita, gracias Sr. McLeod.
- Bip diye ötmesi gerekmiyor mu?
- ¿ No debería producir un pitido?
Hayır gerekmiyor.
En realidad, no, no deberías.
Nedime kıyafetinin seni ucube gibi göstermesi gerekmiyor muydu? Jo fazla üstüme gelmedi.
¿ Es un vestido de dama de honor que se supone que Jo fue dura conmigo.
Yeni sevgilinle gidip kasabayla şarkılar söylüyor olman gerekmiyor mu senin?
¿ No deberías estar con tu novio cantando "Kum-Bah-Ya" con el pueblo?
Seni öldürmem gerekmiyor.
No tengo que matarte.
Bebeğin şimdiye kadar gelmesi gerekmiyor muydu?
¿ No debería haber salido ya el bebé?
- Anlamlı olması gerekmiyor.
No tienen que tenerlo.
Ellerini göster. Kimsenin zarar görmesi gerekmiyor.
Hazlo ahora y nadie más resultará herido.
Acı çektiğini biliyorum, ama hıncını bizden çıkarman gerekmiyor.
Entiendo que te duele, pero no tienes que pagarlo con nosotras.
Ne, ne zaman olmuş merak etmen gerekmiyor.
Uno nunca se imagina, ya sabes, cuándo pasó una u otra cosa.
Alicia, bunun senin için utandırıcı olduğunu biliyorum. Ama senin hayatını açıklamamız gerekmiyor.
Alicia, sé que esto te resulta embarazoso, pero no necesitamos explicar tu vida.
Kararmış olması gerekmiyor mu?
¿ No se supone que debería estar negro?
28 saniye geçti ve hala bir şey söylemedin, Bana bir şey söylemen gerekmiyor muydu?
Ya pasaron 28 minutos, ¿ dirás algo? Todo lo que has dicho es, "quiero decirte algo". ¿ Qué?
İşin güzel tarafı güvenmeniz gerekmiyor.
Lo mejor de todo es... que no tienes por qué.
Her gün her saniye görmem gerekmiyor arkadaşız diye.
No significa que tenga que verlas cada segundo del día.
- Onu yakalamamız gerekmiyor mu?
- ¿ No deberíamos atraparlo?
Soluklanman gerekmiyor mu?
¿ No tienes que recuperar el aliento?
- Tiyatroda olman gerekmiyor muydu?
- ¿ No ibas al teatro?
- Gerekmiyor.
No...
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerek yoktu 39
gereksiz 31
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17