Gozleri traduction Espagnol
6,992 traduction parallèle
Mavi gozleri bosluga bakiyor.
Ojos azules mirando al vacío.
Bay Yatakodası Gözleri.
El Sr. "Ojos de Seductor".
" Gözleri hem mavi hem kahverengi olan kişi.
" Una con ojos marrones y azules.
Gözleri geleceğe bakıyordu.
Ella miraba hacia el futuro.
Diane'in gözleri ne renkti hatırlamıyorum.
No recuerdo el color de los ojos de Diane.
Kocaman gözleri olan bir baykuştu.
Era un búho con ojos grandes que le encantaba.
- Ben "Gözleri Karıncalı Johnson". Karşınızda da Gözleri Karıncalı Johnson'ın Elektronik Eşyaları. Gözlerimde o kadar çok karınca var ki ve bir sürü TV, mikrodalga fırın ve radyomuz var.
Soy Johnson Hormigas en los Ojos aquí desde Electrodomésticos Johnson Hormigas en los Ojos, es decir, hay tantas hormigas en mis ojos hay tantas televisiones, microondas, radios, o eso creo, no sé si...
Ben "Gözleri Karıncalı Johnson". Her yer simsiyah. Hiçbir şey göremiyorum.
Soy Johnson Hormigas en los Ojos, todo está oscuro, no veo ni torta, y además tampoco siento nada.
Hedeflenen kutuları ileri oturdu, O geçen bindik Yüzden gözleri olması mümkün olmazdı.
Ella embarcó la última, y se sentó por delante de los compartimentos robados, así que sería imposible que los viera.
, Ve iyi görünürlük gözleri almak için bir koridor koltuğu iyi koltuk.
Para poder verlos bien un asiento de pasillo sería lo mejor.
Ve şimdi düşmanımın asıl tehlikenin gözleri önünde olduğunu fark etmeyecek kadar dikkatinin dağılmış olmasını görmek nasıl bir his onu da biliyorum.
Y ahora sé cómo se siente ver a mi enemigo tan distraído, que no ve el verdadero peligro que está justo en frente de él.
Rock'ın gözleri.
¿ Ojos de "La Roca"?
Penelope Cruz dudakları, Penelope Cruz gözleri.
"Labios de Penélope Cruz", "ojos de Penélope Cruz".
Şöyle ki "Bölge" de eğitilenlerin gözleri...
¿ Cuál es la Fase 2? La "Zona A" es la fase en la que ojos están entrenados para...
Onun sivilceleri ve şaşı gözleri var.
Y tiene granos y es bizco.
Bende kedi gözleri var, çok teşekkür ederim.
Tengo ojos de gato, muchas gracias.
Gözleri mi?
¿ Cómo?
Katie'nin, hayatını gözleri görmeyen biriyle harcamaması gerekiyordu. Ben de ona olanları bahsetmedim.
Imaginé que Katie no deberia ser atascada cuidando de un hombre que no puede ver, asi que... nunca le conté lo que pasó.
Kamera, gözleri ön girişe bakacak şekilde binanın dışına yerleştirilmiş.
De acuerdo... la cámara estaba ubicada afuera del edificio mirando hacia la entrada frontal.
Ya 49'larla dalga geçerse, ya Jerry Jones'un gözleri çok ayrık olduğu için dalga geçerlerse.
¿ Y si la próxima vez ridiculizan a los 49ers o se burlan de Jerry Jones porque sus ojos están demasiado separados?
Sadece gözleri farklıydı.
Solo sus ojos parecían... diferentes.
Gecenin ölü gözleri bana öyle bakma!
Ojos muertos de la noche NO mirarme a mí!
Gözleri üzerinde, Joe.
Siempre lo están vigilando, Joe.
Üçkağıtçının gözleri özeldir.
Los ojos de un profesional... son diferentes al resto de la gente.
- Vampir gözleri.
Ojos de vampiro.
CIA'in gözleri Karaçi'deki kız kardeşi Hayat'ın üzerinde.
La CIA tiene vigilada a su hermana Hayat en Karachi.
Bugün burada olmamın sebebi, gözleri bizden daha iyi gören bir adamı onurlandırmaktır.
Para eso es que estoy hoy aquí, para honrar a un hombre que ve con mejores ojos que el resto de nosotros.
"Gözler, gözleri bulur."
"Los ojos encuentran ojos."
Gözleri de hâlâ yerinde.
Y todavía tiene los ojos.
Gözler, gözleri bulur.
Los ojos encuentran ojos.
Arkadaşımız Joe'nun sıvı torbasını her 72 saatte bir değiştirmesi gerekiyor yoksa şişkinliği olup, gözleri sararıyor.
Nuestro amigo Joe aquí tiene que cambiar sus líquidos cada 72 horas o si no se lo traga y sus ojos se ponen amarillos.
"Gözleri altın gibi en parlak devrinde"
El tiempo me dejó el granizo y subir oro en los días de gloria de los ojos
O sadece oturuyor olurdum, açık gözleri ile gibi tamamen açık çığlık, ve...
Se sentaba con los ojos abiertos totalmente abiertos, gritando.
Gözleri yüzünden.
Sus ojos.
Küçük kolları, büyük bebek kafası ve ruhsuz bakan gözleri var.
Tiene brazos pequeños, una cabeza de bebé grande y muerta, ojos sin alma.
Gözleri parlıyordu.
Sus ojos estaban brillando.
- Onun gözleri kapalıydı.
- Él tenía los ojos cerrados.
Ve öldüğünde en son gördüğün şey Efendi'nin gözleri olacak...
Y cuando mueras lo último que verás serán los ojos del Amo.
Polis, Lazarus'un Vulcan Simmons olduğunu biliyor ve gözleri onun üzerinde olacak.
Ahora que la Policía sabe que Lazarus es Vulcan Simmons, lo vigilarán.
O da çok güzel gözleri var.
También tiene unos ojos preciosos.
Gözleri oradaydı.
Sus ojos estaban allí.
Bütün kızların gözleri önünde.
Frente a todas las chicas.
gözleri ne renkti?
¿ De qué color eran sus ojos?
Onun gözleri ve kulakları oluyorlar.
Sus ojos y sus oídos.
Bakışları, gözleri, sesi, teni, kokusu.
Su aspecto, sus ojos, su voz, su piel, su olor.
Gözleri açın.
Ojos bien.
O sadece onun tembel gözleri.
Es que tiene ambliopía.
Siz de benim gibi gözleri üzerimizde hissediyor musunuz?
¿ Sientes sus mirada tan agresivamente como yo?
Kafan masanın altında, Saxe'ın gözleri kapalı.
Tu cabeza estaba por debajo del salpicadero,
Koca siyah gözleri vardı.
Ojos negros enormes.
Quame Martenz, Nicole'un gözleri önünde bir çocuğu vurdu.
Quame Martenz disparó a aquel chico justo en frente de Nicole.
gözlerin 80
gözlerim 122
gözleri 78
gözlerini 24
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58
gözlerinde 19
gözlerime 17
gözlerim 122
gözleri 78
gözlerini 24
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58
gözlerinde 19
gözlerime 17