Gızlı traduction Espagnol
12,297 traduction parallèle
Bu saldırı daha önce karşılaştığım şeylerden çok daha hızlı ve tehlikeliydi.
Te digo, este ataque fue más rápido y más peligroso que cualquier cosa que hayamos visto.
Yeterince hızlı olmadığı için mi? Mücevherler.
- ¿ Porque no fue suficientemente rápida?
Yeterince hızlı olmadığı için mi?
¿ Porque no fue suficientemente rápida?
Yalnızlığın tadını çıkarıyorum şu an.
Estoy en verdad empecinada en ser soltera por ahora.
Hırsızlığı yapan buydu ama.
Este es quien dice haber cometido los robos.
İlk olarak, seksi hızlı yaptığın için teşekkürler.
Primero, gracias por mantener el sexo al mínimo.
Saygısızlık etmek istemem ama kocanızın akıl hastalığı olabilir mi?
Sabe, no quiero ser irrespectuoso. ¿ Pero es posible quizás que su marido esté sufriendo alguna clase de enfermedad mental?
Belki hızlı yeme yarışmalarından kazandığı parayla yaşayabiliriz.
Tal vez puede vivir en todo el premio \ Nmoney ella gana como un comedor competitivo. ¿ cómo están haciendo \ Nout allí?
Bazı muhbirler onların hırsızlığa katıldığını söyledi.
Según algunos informantes... ellas participaban de los robos.
Ama annenin şansızlığı şu ki, bu balinanın koca bir silahı var.
Por desgracia para mamá, esta ballena nadó hasta ahí con una vieja escopeta.
Gizli kimlik hırsızlığı kasten yapılmış olmalı.
El robo de ese alias en particular fue intencionado.
Asıl amaç galyum nitrür hırsızlığıydı.
Esto es por el Gallium Nitride.
Hayır, veri hırsızlığı yapıyordu.
No. Los usaba para robar datos.
Sabırsızlığın oldukça sıra dışı.
Tu impaciencia no es característica.
Hırsızlığın gerçekleştiği yeri gösterme nezaketinde bulunur muydunuz?
¿ Sería tan amable de enseñarnos dónde se produjo el robo?
Eminim polise hırsızlığı ihbar etmişsinizdir.
Entonces, ¿ estoy seguro que encontraremos que presentó denuncia ante la policía?
İçindeki tarafısızlığı çıkarman gerekecek.
Debes considerar tu imparcialidad tú misma.
Gece çıkma yasağı delinen ve ağızlık takası yapılan bando kampı için bir aylığına izin verecektin.
Ibas a dejarme ir al campamento de música durante un mes, donde la gente rompe el toque de queda e intercambia lengüetas.
Şu an geri alabileceğin tek şey kendi pervasızlığındır.
Lo único que puede acabar contigo ahora es tu propia imprudencia.
Sana hoş geldin demek için akşam tavlası ve roze şarap önerdiğimde ne kadar hızlı bir şekilde ve ukalaca reddettiğini göz önüne alırsak aradığın kız ben değilim.
A juzgar por lo rápido que levantaste la nariz cuando te ofrecí una noche de backgammon y vino rosado para darte la bienvenida, no soy para nada tu chica.
Kanundan konuştuk, erkeklerin kanunundan, Tanrı'nın kanunundan. Hayatın anlamından ve diğer her şeyin anlamsızlığından.
Hablamos de la ley, la ley del hombre, la ley de Dios y sobre el sentido, el propósito y el sinsentido de todo.
Donovan nerede olursa olsun elinden geldiğince hızlı ve uzağa kaçtığından eminim.
Sea donde sea que esté Donovan estoy seguro de que está escapando tan lejos como sea posible tan rápido como pueda.
Evet, Deaton onun rahatsızlığını bulabilir mi diye bakacaklar.
Si. Para ver si Deaton puede averiguar que pasa con ella.
onun rahatsızlığı iki kişiyi öldürmesi.
Lo que pasa con ella, es que mató a dos personas.
Kendi bağımsızlığını istediğini söyledi.
Dijo que quería su independencia.
Sana başarısızlığını hatırlatıyor.
Le recuerda su fracaso.
Ucuz otellerde kalıp, kredi kartı hırsızlığı yapıyor ve minyatür golf mu oynuyorsunuz?
Quedaros en moteles baratos, robar tarjetas de crédito... ¿ jugar al mini-golf?
Düşünüyoruz Bayan McKinley ve Crystal'ı bulmanın en hızlı yolu bunu Rose'a kimin yaptığını bulmak.
Lo creemos, Sra. McKinley, y la manera más rápida de encontrar a Crystal es encontrar a quien le hizo esto a Rose.
Başka bir başarısızlığı daha kaldıramam.
Otro fracaso.
Komaya girdim. Uyandığımda ise ışık hızına yakın bir şekilde hızlı koşabiliyordum.
Caí en coma, y cuando desperté, podía correr casi tan rápido como la velocidad de la luz.
Norveç'in bağımsızlığı tehlikede mi?
Esta es la pregunta que tengo que hacer :
Üzerinden altı yıl geçmiş bir araba hırsızlığı. Bu kadar mı?
Es un robo de un auto hace seis años.
Küçük bir başarısızlıkta hemen alkole mi sığınacaksın?
¿ Vas a ahogar tus penas a causa de un pequeño revés?
Çocuk beyni korkuya merhamete ulaştığından daha hızlı ulaşır.
En el cerebro de los niños entra mucho más fácil el miedo que la compasión.
Sıradaki başarısızlığıma kadar onda kalabilir miyim bakacağım.
A ver si puedo dar con él antes de mi próxima recaída.
Şimdi hüznü ve yalnızlığı gerçekten hissetmek için minöre geçmeliyiz.
Deberíamos ir a una menor después para realmente sentir la tristeza - y el aislamiento. - No
Neyse ki, yağma ve hırsızlığı önlemek için onun gibi insanlar vardı.
Por fortuna, personas como él impidieron los saqueos.
George bu haksızlığı bozmayı aklına koymuş ancak sadece bunu istiyor.
George quiere terminar con esta injusticia... pero eso es todo.
Fakat ruhsal bir rahatsızlığım var.
- Mi estado mental es...
Tüm konuşmalarınızda, Laurel'ın çalıştığı hızlı-yiyecek restoranından yarım bir dairede yaşadığından hiç bahsetti mi?
En todas las conversaciones, ¿ acaso mencionó que vivía a media cuadra del restaurante de comida rápida donde trabajaba Laurel?
Elveda, cinai ev hırsızlığı.
Adiós, robo con homicidio.
Dört Yıldızlı Amiral, Birleşik Devletler Filo Komutanlığında Komutan.
Almirante cuatro estrellas, comandante de la flota de los Estados Unidos.
Ve eğer o köpek ağızlığı kabul ederse, o zaman, onun yanından geçen her masuma bir tehdit oluşturmadığını anlayabilir, hatta güvenilir bir yoldaşı bile olabilirim.
Y si ese perro acepta el bozal, entonces me encontraría con que ya no es una amenaza para cualquier inocente que se cruce, incluso se convertiría en... un compañero en quien confiar.
Kaptana çapayı kaldırmasını söyle ve Boston limanına vardığı gibi... Salem'e daha hızlı varmak için sert rüzgarlar yaratacağım.
Dile al capitán que leve el ancla, y que una vez que haya salido del Puerto de Boston, le enviaré un fuerte viento que acelere nuestro camino hacia Salem.
Büyük kraliçenin başarısızlığı.
Poderosa reina del fracaso.
Evet, sadece biraz hazımsızlığı var, o kadar.
Sí, solo un poco restreñido, eso es todo.
Onlara verdiğimiz rahatsızlığın bir özrü olarak.
Un símbolo por molestarlos.
- Hırsızlığı bildirmediniz mi?
¿ Y no denunció el robo?
Düşerken içgüdüsel olarak hızlıca yakalamak istedim ama yapamadım. Sonra kafasını çarptığını görünce vampir kanı vermek istedim ama yapamadım.
la he visto caerse, y mi primer instinto fue convertirla, pero no podía, luego vi que se daba en la cabeza y quise darle sangre de vampiro, pero no podía.
Ancak İngiltere Kraliçe'sinin acımasızlığı, benim ve oğlumun canından önce diğer canları da yaktı.
Pero la crueldad de la reina Isabel, costará muchas más vidas que la mía y la de mi hijo.
Hayır, ne rahatsızlığı.
No, para nada.