Hatırlamak mı traduction Espagnol
383 traduction parallèle
Hatırlamak mı?
¿ Recordando?
- Hatırlamak mı?
- ¿ Que si lo recuerdo?
- Hatırlamak mı? Hava - 1 dereceydi!
_ Me acuerdo, hacía mucho frío.
- Hatırlamak mı?
- ¿ Recordar?
Sizce Laura orada yatarken arabanın plakasını hatırlamak mı aklıma gelir?
Ya ni siquiera estoy seguro. ¿ Cree que... me preocupé de recordar la matrícula mientras Laura yacía ahí?
Hatırlamak mı? Ben her şeyi unutmak istiyorum.
Después de lo que he vivido, prefiero olvidar.
- Hatırlamak mı?
- Un gran gastador.
- Hatırlamak mı? Beynime kazıdım!
- Hasta apunté lo que hicimos.
Hatırlamak mı? Evet, bir yerden tanıdım!
Me acuerdo, sí, un poco.
Hatırladın mı? Hatırlamak mı? Sen başlattın.
Eso fue el día que vimos al tiburón alimentándose. ¿ Recuerdas?
Onu hatırlamak mı?
¿ Cómo la recuerdo?
- Hatırlamak mı?
- ¿ Recordarlo?
Her dakikayı hatırlamak istiyorum her zaman hayatımın sonuna dek.
Quiero recordar cada minuto... siempre... siempre, hasta que me muera.
Bunu yaşadığım sürece hatırlamak istiyorum.
Quiero recordar esto mientras viva.
Bunları, şansımı zorlamamayı hatırlamak için saklayacağım.
Guardaré estos dados para acordarme de no tentar mi suerte.
Görünüşünü tam olarak hatırlamak için çok uğraştım.
Intentaba recordar cómo eras exactamente.
Her şeyi hatırlamak yaşadığımız şehvet dolu zamanları tekrar getirmeyecek.
Recordar todo aquello no nos hará revivir la pasión que compartimos.
Adımı hatırlamak için, Firavunun bir nedeni daha oldu.
Una vez más, el faraón tendrá motivos para recordar el nombre de Adonías.
Hatırlamak canımı yakıyor.
Me hace daño recordar.
Ayakkabılarımı çıkarmamayı hatırlamak zorunda kalacağım.
Sólo tengo que recordar mantener los zapatos puestos.
Hatırlamak tekrar yürümeme yardım edebilir mi?
¿ Podría ayudarme a volver a caminar?
Hatırlamak için zaman zaman kullandığım bir yöntem biliyorum.
Hay un método que uso cuando quiero recordar algo.
Benim çok berbat bir hafızam var. Uyandırma servisini uyandırılmak için değil, bir şeyi hatırlamak için ararım.
Verá, tengo una malísima memoria, así que la llamada no era para despertarme, sino para recordarme algo,
Genç olduğumuz ve uğruna yaşamaya değer bir amacımızın olduğu o olağan üstü yılları hatırlamak için!
¡ cuando éramos jóvenes y teníamos una razón por la que vivir!
Bakın mendilime bir şeyi hatırlamak için düğüm atmışım ama ne için olduğunu hatırlamıyorum.
Mira. He hecho un nudo en el pañuelo para acordarme de algo, ¿ pero de qué?
Uzundu. Hatırlamak için anahtar kelimeleri kartlara yazmıştım.
Era largo, y escribí las palabras clave en las tarjetas para recordar.
Annesini hatırlamak için tek ihtiyacım olan Jane.
Jane es todo lo que necesito para recordar a su madre.
Benim tükendiğimi, bunu hatırlamak için isteğimi kaybettiğimi varsayalım.
Con mi cansancio supongo que perdí la voluntad de recordarlo.
Onu, eski haliyle hatırlamak istiyorum. Ama sanırım yapmak zorundayım.
Preferiría recordarla como era... pero supongo que debe hacerse.
Bırak ki sana uzun uzun bakayım, seni sonra hep böyle hatırlamak için.
Permítame mirarla y recordarla siempre así.
Hatırlamak mı?
¿ Recordarlo?
Hepsine asıldım, hepsiyle yattım, sadece seni hatırlamak için.
Las perseguía, me las llevaba al huerto pensando en ti.
Zamanı gerçekleri iyi hatırlamak için kullan. Döndüğümde, cevaplarının açık ve konuyla alakalı olmasını istiyorum. Anladın mı?
Ahora, aclárese bien... porque cuando regrese, quiero respuestas claras y concisas, ¿ entendido?
O günlerdeki birtakım düşünce alışkanlıklarını hatırlamak ilginç.
Es curioso recordar la forma de pensar del pasado.
Bundan böyle, bağımızı hatırlamak için hep daire şeklinde toplanacağız. Doğru ve cesur eylemleri duymak ve anlatmak için.
De hoy en adelante, para que podamos recordar nuestros vínculos... nos reuniremos siempre en un círculo... para oír y contar acciones buenas y valerosas.
Bir kez daha genç bir çift olarak anılarımızı hatırlamak ve yazın yeniden canlanmak için gideceğiz.
Una vez más vamos a ir en busca de recuerdos para revivir un verano como pareja de jóvenes
İlk olarak, hatırlamak zorundayım, çünkü hatırlamıyorum, ama her zaman dahiyane Dovzhenko'yu,
Primero que todo, yo debo nombrar, yo siempre lo recuerdo.. el ingenioso Dovzhenko,
İlk Özgürlük Ordusu yanımızdan geçip ateş ederken... Fianga ovasında seviştiğimizi hatırlamak beni sarhoş ediyor.
De recordar cuando hacíamos el amor en las llanuras de Fianga, con el primer frente de liberación abriendo fuego.
Hatırlamak zorundaymışım gibi isminizi bahşettiniz. Ancak şunu söyleyebilirim ki sizin bekar bir avukat, bir farmason ve astım olduğunuz her hâlinizden anlaşılıyor. Yani hakkınızda hiçbir şey bilmiyorum, her neyse.
Ha pronunciado usted su nombre.... como si yo tuviera que reconocerlo, pero le aseguro que, aparte de los hechos evidentes de que es usted soltero, procurador, masón y asmático, no sé nada en absoluto de usted.
Komik olan şeyse bu eski uyduları Dünya'ya kanatlı olarak indirmeye çalıştığımızı hatırlamak.
Y es gracioso recordar que trajimos esos satélites hasta la Tierra con alas.
Markie, bu anı hatırlamak için bir resim alalım lütfen.
Markie, por favor, una fotografía para la posteridad.
Hatırlamak istiyorum. Hatırlayacağım.
Yo-yo-yo yo lo recordaré.
Ahlaki değerlerin yıkıldığı... ve yitirildiği günümüzde... çocuklarımız her gün... boşanma ve ailelerin parçalanması tehlikesiyle karşı karşıyayken... Lenox ailesi gibi bir ailenin hep birlikte mücadele ettiği... o eski günleri hatırlamak bizlere huzur veriyor.
En estos tiempos en que valores... y tradiciones se van perdiendo, en que nuestros hijos estän expuestos a diario... a los peligros de divorcios, separaciones y familias destrozadas, resulta reconfortante recordar los días... en que una familia como la de los Lenox luchaba unida.
Hatırlamak zorunda olmayayım diye günlüğüme yazmıştım!
Lo escribí en el diario para no tener que acordarme.
Beraberce düşmanla yüzyüze geldiğimiz ve hayatta kaldığımız, zamanı hatırlamak için.
Para recordar la vez que nos enfrentamos al enemigo juntos y vivimos para contarlo.
Belki bütün enerjimi yüzünüzü hatırlamak için harcadığım içindir.
Tal vez he utilizado toda mi energía en recordar su rostro.
Hatırlamak için çok çalıştım.
lo intenté de veras.
Of yerle gök hatırlamak zorunda mıyım?
¡ Oh, cielos! ¿ Es forzoso que recuerde?
Kütüphanede ne gördüğümüzü hatırlamak zorunda kalmayacağımız bir şeyler anlat.
Así no tenemos que pensar en lo que vimos en la biblioteca.
Sanırım korkudan. Adını veya yaptıklarını hatırlamak... rüyalarımıza girmesine izin vermek demekti.
Por miedo, supongo de que recordar su nombre y lo que hizo le permitiría penetrar en nuestros sueños.
Oranın kötü bir yer olduğunu hatırlamak için kıvılcıma ihtiyacım yok.
No necesito recordar que era un mal lugar.