Havaalanı mı traduction Espagnol
1,496 traduction parallèle
- Havaalanı mı?
- ¿ Qué? ¿ El aeropuerto?
- Havaalanında mıyız?
- ¿ Ya estamos en el aeropuerto?
Havaalanına mı?
¿ Al aeropuerto?
- Havaalanından mı arayacak?
- ¿ Me iba a llamar del aeropuerto?
Los Angeles Havaalanı, Long Beach ve Ontario'ya bir emirname yayınladım.
Envié una orden a LAX, Long Beach y Ontario.
Seni havaalanında karşılayayım mı?
Me encantaría. ¿ Por qué no nos encontramos en el aeropuerto?
En azından seni havaalanından aldım, değil mi?
Bien, al menos te saque del aeropuerto, ¿ ehh?
Opa-Locka Havaalanı'na mı?
¿ Desviarse al aeropuerto de Opa-Locka?
Havaalanından adamın birini almıştım. Araba kullanamadığını söyledi. Bütün gün ona şoförlük yapmamı söyledi.
Recogí a un tipo en el aeropuerto que dijo que no conducía y quería que lo llevara todo el día.
Beni havaalanına bırakır mısın?
Espera aquí.
Havaalanından kesinlikle senden önce çıktım.
Recuerdo con claridad llegar al cordón en el aeropuerto antes que tú.
Logan Havaalanı tuvaletinde hiç fıstıkla yatmadım.
Nunca lo hice con una chica en el baño del aeropuerto Logan.
Bekle biraz, sen havaalanından birini alacağız derken gerçekten "havaalanından birini ALACAĞIMIZI" mı kastettin?
Espera, entonces cuando decías ir a recoger a alguien al aeropuerto, ¿ en verdad querías decir ligar a alguien?
Bavullarınızı JFK havaalanı Yürüyen Bant 3'e yerleştirip daha sonra onları orada bırakıp son dakika uçağına para ile bilet aldığınıza dair kanıtlarımız var.
Tenemos una cinta en donde se les ve poniendo maletas en el Carrusel 3, para después abandonarlas y comprar boletos de último minuto con efectivo.
Başka bir otele mi gidiyorlardı? Sanırım havaalanına gideceklerini duydum.
Creo que les oí decir que iban al aeropuerto.
Yere düşürdüğü anahtarlarını almak için eğildim ve daha sonra hatırladığım ilk şey havaalanına yakın bir motelde duş aldığımız.
Me incliné para recoger sus llaves, y lo siguiente que recuerdo... es a ella esposándome en la bañera de un motel cerca del aeropuerto.
Havaalanına gitmek 45 dakika, güvenlikten geçmek de yarım saat sürüyor. Gitmemiz lazım.
Está bien, ¡ tenemos que irnos!
Havaalanını aradım.
Llamé al aeropuerto.
Bir iyiliğe daha ihtiyacım var- - Thomas Galway'e yetişmek için havaalanına gimem gerek.
Mira, necesito otro favor. Debo llegar al aeropuerto para ver si puedo ponerme al día con Thomas Galway.
- Evet, havaalanındaydım. Bir uğrayıp ufaklığa bakayım dedim.
- Pensé pasar y ver como está el niño.
Evet, belki de havaalanı olabilir diye düşünmeye başladım.
Sí, estoy empezando a pensar que tal vez en el aeropuerto.
- Evet. Ne yani, onu hem havaalanında bırakıp kaçacağım hem de telefonlarına mı çıkmayacağım?
, ¿ crees que lo voy a abandonar en el aeropuerto y después no atender sus llamadas?
Havaalanına mı?
¿ Aeropuerto?
Aman Tanrım! Seni havaalanından alayım mı?
Dios mío. ¿ Necesitas que te vaya a buscar al aeropuerto?
Ve niçin, ondan iki gün önce, havaalanına bir taş atımı mesafede olan, Portland'daki bir motelden birileri karısına telefon ediyor. 305 uçuş nolu uçak, D.B. Cooper tarafından kaçırıldı.
Y por qué, dos días antes de eso alguien haría una llamada a su mujer desde un motel en Portland muy cerca del aeropuerto del cual, poco después el vuelo 305 fuera secuestrado por un tal D.B. Cooper.
Adamlarım havaalanında beni zorla götürdüğünüzü gördü, bu yüzden...
Mis muchachos los vieron recogiéndome en el aeropuerto.
Az sonra havaalanına gidip bebek bakıcısını almalıyım.
Tengo que ir al aeropuerto a recoger a la niñera.
Rachmani'nin havaalanına geri dönmesini sağlarım.
Hacer que Rachmani vuelva al aeropuerto.
Eric, Charlie'yi havaalanından almak için o arabaya ihtiyacım var.
Eric, necesito ese carro para ir a recoger a charlie al aeropuerto.
Tavsiyene uyduk. Önceden havaalanını aradık ve uçuşlarımız iptal edilmişti.
Si, seguimos tu consejo y llamamos a la compañía aérea antes de salir... y el vuelo fue cancelado.
Havaalanına mı?
¿ El aeropuerto?
- Sizi havaalanında karşılayamadığımız için bizi affedin.
- Perdonen que no fuéramos el aeropuerto.
Busan'da mı yoksa havaalanında mı?
¿ Está en Busan o en el aeropuerto?
Luke'un annesini havaalanından almalıyım.
Tengo que recoger a la madre de Luke en el aeropuerto.
Sizi havaalanına bırakayım mı? - Evet, teşekkürler.
¿ Quieres ir al aeropuerto ahora?
Dinle, git onu bul. Ve ona Miami Havaalanı güvenliğini aramasını söyle. Sanırım bir bomba patlamak üzere.
Que llame a Seguridad del Aeropuerto de Miami porque quizá van a detonar una bomba. ¡ Díselo ahora!
Ben Hilton'dayım, havaalanının yanındaki.
Estoy en el Hilton. Cerca del aeropuerto.
30 dakika sonra Domodedovo havaalanında buluşalım.
Te encontraré en el aeropuerto en media hora.
Evet, Havaalanındayım, gelmemi istediğinden emin misin?
Estoy en el aeropuerto. ¿ Estás seguro de que quieres que vaya? Sí.
Nathan, havaalanına gitmek istediği zaman izin vermiş olsaydım... burada olmayacaktık.
Te lo diré. Si hubiese dejado ir al aeropuerto a Nathan cuando el quería no estaríamos aquí ahora.
Sanırım havaalanında yeni bir iş bulmuş.
Creo que consiguió un nuevo trabajo en el aeropuerto.
Ve pasaportumla cüzdanımı havaalanı güvenliğinde unutmuşum.
Perdí mi pasaporte y mi billetera, en el mostrador del aeropuerto.
Sole bir ton ütü yapmam lazım, havaalanından geç döndüm.
Sole, tengo un cerro de ropa por planchar y llevo toda la tarde trabajando en el aeropuerto.
JFK ULUSLARARASI HAVAALANI New York Şehri Amerika'nın havaalanına vardım. Yanımda elbiseler, ABD dolarları... Amerika'nın havaalanına vardım.
Llegar a aeropuerto de Norteamérica con ropas, dólares estadounidenses... y un frasco de lágrimas gitanas para protegerme del SIDA.
Hala havaalanına gelmedim diye kızgın mısın?
¿ Estás enojado porque no fuí al aeropuerto?
Havaalanında, Donna'yı bekliyorum. Orada mı?
Estoy en el aeropuerto, esperando a Donna. ¿ Ella está allí?
Belki ben burada büyümedim... ama havaalanına giderken buradan geçmek zorundayım. Sizin hayatınızı güzelleştirmek ve... benim otomobil kullanma keyfimi artırmak için bir şeyler yapmalıyım.
Y quizá, yo tampoco... pero debo pasar por aquí camino al aeropuerto... y creo que cualquier cosa que pueda hacer... para que sus vidas y mi viaje sean más hermosos, vale la pena.
Sana havaalanında ihtiyacım var.
Te necesito en el aeropuerto.
Az öce aldığım habere göre, Los Angeles Uluslararası havaalanı çıkış salonunda başka bir patlama olmuş.
Me acaban de informar que hubo otra explosión en el Aeropuerto Internacional de Los Ángeles... -... en las salidas...
Transfer sırasında çıkmamız gerek. Havaalanında, anladın mı?
Necesitaremos salir en el reembarque. ¿ En el aeródromo, lo entiendes?
Bu akşam havaalanında görüşürüz, tamam mı?
Como sea, nos vemos esta noche en el aeropuerto ¿ sí?