Havalı traduction Espagnol
9,097 traduction parallèle
- Evet, mesela mobilya ve havalı resimler...
Bueno, como, los muebles, las pinturas bonitas y... La mayoría es de mi esposo.
- Havalı resimler onun.
Las pinturas bonitas son suyas.
Sanırım o zamanlar itiraf etmek havalı değildi çünkü bu aşırı gelenekseldi. Ama gerçekten istediğim evlenmek ve aile kurmaktı.
Supongo que no era "cool" admitirlo en ese momento, porque era horriblemente convencional, pero yo realmente quería... casarme... y tener una familia.
Bir kutu naneli şekerden daha havalıyım ve ne zamandır bu kadar heyecanlı olmamıştım hatırlamıyorum bile.
Siempre como nieve y sin temor Y no había sentido esta emoción Es mucho tiempo ya
Bu çok havalı!
¡ Qué maravilla!
Neden havalı değilim ki?
¿ Por qué no iba a ser cool?
Elbette havalıyım.
Por supuesto que estoy fresco.
- Çok havalı.
- Muy genial.
Havalı hikaye.
Buena historia.
Ooo Plak çalar çok havalıymış Bunun parasını da ben mi ödüyorum Mike?
¿ Un tocadiscos? Eso es elegante. ¿ Estoy pagando eso, Mikey?
Havalı falan mı yapıyorsun?
¿ Para qué se suba?
Sahneye çık, havalı herif. Seni istiyorlar.
Sal ahí, tipo importante, Te quieren.
Sokakta havalı havalı dolaşıyorsun. Sayın Yargıç!
¡ Todos lo vemos pavoneándose por la calle, Su Señoría!
"Havalı kedi."
"Tipo genial".
Sizce ben havalı kedi miyim çocuklar?
¿ Creen que soy un tipo genial?
Belki de baban sandığından havalıdır.
Tal vez tu padre es más genial de lo que pensabas.
Size katılacağım ve havalı biri olduğumu düşünecek. Derken hop, H.İ. danışmanı olacağım.
Luego me acercaré, creerá que soy interesante, y antes de que te des cuenta, seré su nueva RR.
Havalı bir şeyler.
Algo con onda.
Çocuklar, çocuklar... Biz de mi havalı olduk ne?
Muchachos, ¿ ahora tenemos onda?
Pekala, sana şöyle havalı bir şey bulalım. Bir Cosmopolitan falan, ister miydin?
Está bien, te conseguiré algo más fino, un Cosmopolitan o algo así.
Öğretmenlik yaparsam bunun gibi havalı şeyler yapabilir miyim yani?
¿ Estás diciendo que si yo doy clases, voy a ser capaz de hacer cosas como esa?
Hayır, diyorum ki, öğretmenlik yaparsan böyle havalı şeyler yapabilirim.
No, estoy diciendo que si tu das clases, yo voy a hacer cosas geniales como esa.
Manyak havalı duruyorsun bu arada.
Pero te ves grandioso.
Onunla koştuğumda oldukça havalı görünüyor.
Cuando corro con ella, se ve impresionante.
Oldukça havalı biri!
Está duro.
Gözlüğün çok havalıymış.
Tus gafas son muy lindas.
Havalı değil mi?
¿ No es genial?
Çok havalıymış.
Qué elegante.
Sen söylerken bayağı havalı oldu.
Pero suena genial cuando tú lo dices.
- Çok havalı.
Está bien.
- Havalı adam.
- Eres un hombre elegante.
- Aferin. Çok havalı.
- ¡ Muy bien, muchachos!
Vay anasını, çok havalı!
¡ Joder! ¡ Esto es increíble!
Havalı değil mi?
¿ Increíble, no?
Çok havalı.
¡ Súper increíble!
Donatello'nun tırsak olduğunu... başkalarını takmayan Raphael'in... havalı olduğunu senden öğrendim.
Me enseñaste que Donatello es un marica, que Rafael es genial... porque le importa un rábano qué opine la gente.
Havalıdır ama kabadır.
Es genial, pero grosero.
Havalı komşularıma sesleniyorum
♪ Y mis vecinos Tienen el ritmo ♪
Çok havalı değil mi?
¿ Sonó genial?
Rock'n'roll havalı veya cool olmak değildir, o bir güçtür.
El rocanrol no es de glamour o mover caderas, es una fuerza.
Rain Man ve C-3PO şu şişko inekten daha havalıdır.
Rain Man y C-3PO son mucho más agradables que ese gordo raro.
Bence çok havalılar.
Creo que son muy geniales.
Sana bakınca... Çok havalı, özgüvenli, hoş birisin.
Te miro y no eres más que... tan genial y confiada y bonita.
Çok havalı.
Es cool.
Karşısında havalı görünmek istemiştim.
Sólo quería verme interesante delante de ella.
Havalıydık.
Genial.
Hiç havalı değil.
No me agrada.
"Oh, o çocuk dans etmek için çok havalı olduğunu düşünüyor" gibi.
"Oh, se cree muy bueno para bailar," ¿ Sabes?
- Aslında oldukça havalıydı.
Bastante bien.
En havalı şey gibi.
Es lo más genial del mundo.
Çok havalı değil mi?
Es fabuloso, ¿ no?