Hemen mi traduction Espagnol
6,444 traduction parallèle
- Hemen mi?
- ¿ Ahora?
Hemen mi?
¿ Ahora? ¿ Por qué?
Hemen mi?
¿ Qué, ahora?
- Hemen mi?
- ¿ Ya?
Adına açtığı davanın hemen akabinde kaybolması normal mi?
¿ Le nombra en una demanda y entonces de repente desaparece?
- Hemen yanımdaydı.
Estaba justo a mi lado.
Ben... ben hemen ailemden uzaklaşmanızı istiyorum.
Quiero... que se aleje de mi familia ahora.
Arabamın hemen dışındasınız.
Está parada justo delante de mi auto.
- Güzel. - Hemen geleyim mi?
- ¿ Ahora?
Cam'in çok inceden ima ettiği şey, ben her zamanki gibi beklerken onun benden hemen hoşlandığı.
De acuerdo, lo que Cam está implicando tan sutilmente es que conmigo lo supo de inmediato mientras yo, como de costumbre, me tomé mi tiempo.
Ağladı mı diye sormadan önce balkonumdan defol hemen.
Ahora largo de mi balcón antes de que te pregunte si lloró.
- Hemen istediklerini söylemiştin değil mi?
Dijiste que lo querías rápido... - ¿ verdad?
Babam ölmeden hemen önce bunu anlatmaya çalışıyordu.
Mi padre trató de decirme eso, justo antes de morir.
Neyin peşinde olduğumu hemen anladı.
Él leyó mi mente y supo lo que planeaba,
Annem hemen hamile kalıyor, ve olaylar başlayıveriyor.
Mi madre se queda embaraza justo después, y... Y comienza de nuevo.
Hemen yanımızda yaşıyorlar. Çocukluğumuzdan beri birlikteyiz.
Vive al lado de mi casa... así que llevamos juntos toda la vida.
- Hemen göze çarpıyor değil mi?
Sutil, ¿ verdad?
Ben buraya eğitimimi tamamlamak için geldim. Aslında hemen Akron'un dışında boşanmış bir kuzenim var.
Mira, yo solo... realmente solo estoy aquí para finalizar mi entrenamiento, así que, la, mira, la verdad es, tengo una prima divorciada en las afueras de Akron.
Odam hemen köşede.
Mi habitación está a la vuelta de la esquina.
Hemen uzuyor, değil mi? Sende daha önce görmediğim bir şey yok.
Prisa, ¿ todavía no? Bueno, no tienes absolutamente nada
İkinci gün benim ekibim çağrıldığında binanın hemen dışında aciliyet sıralaması oluşturmuşlardı.
A la hora que mi unidad fue llamada en el segundo día, ya habían establecido un puesto de emergencia fuera del edificio.
Eğer söz ettiğiniz şüpheli baş tanığımı öldürmeye çalışan adamsa ve siz bu ismi saklıyorsanız bize söyleseniz iyi edersiniz... Hemen şimdi!
Si el sospechoso al que se refiere... es el hombre que intentó matar a mi testigo... y está reteniendo su nombre, es mejor que nos lo dé... ahora mismo.
O şeytan gelmeden hemen önce fikrimi belirttim ve bebeğime hep bakmam gerektiği gibi baktım.
Justo antes de que ese demonio entrase, le dije lo que debía y cuidé de mi hija como se supone que debía hacerlo.
Yani umarız olması gerekmeyecek tabi eğer hemen ofisime gidip yere uzanıp ayaklarımı havada tutarsam çünkü emisyonu sağlamayı başardık.
Bueno, con suerte no tendrá que repetirse, si me doy prisa y me recuesto en el suelo de mi oficina y pongo los pies sobre una silla, porque conseguimos una emisión exitosa.
- Annemi bağla hemen.
Ponme a mi madre en la radio ya.
Çekil önümden Miller. Hemen!
Sal de mi camino, Miller. ¡ Ahora!
Karımı ve kızımı serbest bırak hemen!
¡ Suelte a mi mujer y a mi hija ahora mismo!
Şimdi hemen Blair'i arayıp ona karımı ve kızımı hemen serbest bırakmasını söylemelisin.
Tiene que llamar a Blair ahora y decirle que libere a mi mujer y a mi hija.
Şimdi Blair'i ara hemen ve ona karımı ve kızımı serbest bırakmasını söyle.
Llama a Blair ahora mismo y dile que libere a mi esposa y a mi hija.
Hemen şimdi mi?
¿ Ahora?
O gece eve dönerken sahilin hemen kıyısında bir askeri gemi beni solladı.
En mi regreso a casa esa noche fui alcanzado por un velero cerca de la costa.
Arkadaşım hemen şurada.
Mi amiga está aquí.
Benimki de hemen şurada.
Mi amiga está aquí.
Yapılacak boktan işler listemde bir iki iş daha var bu yüzden, hem de ofisime izinsiz girmişken, bu isteğini hemen gerçekleştiremediğim için kusuruma bakma.
Tengo que tachar antes una cosa o dos en mi... lista de deberes ingratos así que me perdonarás... mientras... sigues aquí en mi despacho sin invitación.
Ölmeden hemen önce ideal kilomdaydım. Ama o döneme ait hiç fotoğrafım yok.
Es decir, justo antes de morir, estaba en mi peso ideal, pero no tengo fotos de ello.
- Hemen mi?
Lárgate de la ciudad, Evan. - ¿ Ahora mismo?
Peki kalbimin hemen üzerinde, üniformamın cebinde saklasam nasıl olur?
¿ Qué tal si lo mantengo en mi bolsillo delantero del uniforme justo cerca de mi corazón?
Adamıma hemen o panzehiri vereceksin. Ve kendi iyiliğin için geç kalmış olmamak için dua etsen iyi olur.
Dele a mi hombre el antídoto en este momento, y espere por su bien que no sea demasiado tarde.
Hemen şimdi deneyeyim mi?
- ¿ Me la pruebo ahora?
Laboratuvarım hemen üst katta.
Mi laboratorio está arriba.
Hemen! Acele et, Vincent yaralı. Vincent mi?
¡ Ahora! Date prisa, Vincent está herido. ¿ Vincent?
Nöbet yerim hemen şuracıkta.
Mi puesto de guardia está justo allí.
Ne zaman elimi boş görürsen hemen elime bir içki koyacaksın.
Si en cualquier momento me ves sin un trago en mi mano, pondrás un trago en mi mano.
Manhattan'daki yatağımın başında hemen.
Esta junto a mi cama. En Manhattan.
Hemen, şimdi mi?
Quieres decir, ¿ ahora mismo?
Pekala beyler, hemen menajerimi arıyorum...
Vale, tíos, voy a llamar a mi puto agente
Evet, daha aşağıda, popomun hemen yanı.
Sí, está abajo en mi culo. Sí.
Fabio'nun kocam, Antonio'nun da gay olduğunu hemen anladı.
Ella vio de súbito que Fabio es mi marido y que Antonio es gay.
Yüzümü toparlayıp hemen size katılacağım.
Una arreglada rápida por mi cara y me dejaré caer.
Yakın bir tarihte okuma ihtimali hemen hiç yok, değil mi?
Ella no va a leerlo, ¿ verdad? No por un tiempo.
Hemen şimdi gitmemiz lazım değil mi?
Debemos ir ahora mismo, ¿ no?