English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ H ] / Hepınız

Hepınız traduction Espagnol

2,286 traduction parallèle
Her zaman eve döneceğim. Sen hep benim kızım olacaksın.
Siempre volveré a casa y tú siempre serás mi niña.
* Baba üzüleceğini biliyorum * * çünkü ben senin hep küçük kızın oldum * * ama bilmelisin ki artık bebek değilim *
# Papá, sé que vas a estar molesto. # # Porque siempre fui tu niña pequeña. # # Pero ya deberías saber que no soy un bebé. #
Bütün güzel anılarımızın burada olduğunu söyleyen hep sendin.
Tú eras la que siempre insistía en que cada recuerdo que tuviéramos de aquí fuera algo bueno.
Siz bir savaşçısınız. Patron gibi. Benzer biçimde, hep aynı yerlerde hapsedilmişsiniz.
Usted es una luchadora... como el jefe, sois muy parecidos, volcados en las mismas posiciones, armados y dispuestos para la lucha.
Parmağınız hep dudaklarınızda olacak, unutmayın!
y mantened vuestro silencio, os lo ruego.
Evet, burada çalıların içinde geceyi geçireceğim, - muhtemelen atalarımızın hep yaptığı bir şey - ama medeniyette yaşanan yıllar beni gevşetti.
Bueno, voy a pasar la noche aquí afuera en el monte... supongo que algo que nuestros ancestros hacían todo el tiempo, pero años de vivir en la civilización me han ablandado.
Niye benim hakkımda hep en kötüsünü düşünmeye hazırsınız?
¿ Porque ustedes siempre están listos para pensar lo peor de mí?
Dünyanın neresine ulaşmışsak ulaşalım, derimizin altında hep Afrikalıyız.
Que no importa en qué lugar del mundo hayamos terminado, somos africanos debajo de la piel.
Kocanızın arkasındayım. Burada çok düşmanı olduğunu biliyorum ama eski kurtların hep arkasındayımdır.
Sé que tiene muchos enemigos en la ciudad pero siempre apoyo a los desvalidos.
Kazanınca, ki ben içerdeyken hep kazanırız zaten sevgilimin şansının birazını sizinle de paylaşabilirim.
Ganamos, siempre que entro ganamos y quizá comparta la suerte de mi novio contigo.
Davaya hep yakın oldunuz, şimdi de birbirinize fazla yakınlaştınız.
Siempre has estado muy metido en el caso y ahora ambos estan demasiado metidos.
Hep siz benim handikapımı sorguladığınız için.
Es sólo porque Uds. cuestionaron mi hándicap.
Roma Tahran, Tokyo muhteşem yerler. Daha önceki reklam kampanyalarınızın odağı hep bu oldu şimdiye kadar. Yurtdışında seyahat eden Amerikalıyı cezbetmek.
Roma, Teherán, Tokio son destinos magníficos y han sido el centro de casi todas la campañas que se han hecho hasta ahora... para atraer a los turistas estadounidenses al extranjero.
Tabi, Nobel Ödülü kabul konuşmamda size yer veremem, ama anılarımı kaleme aldığımda, dipnotlarda hep adınız geçecek, hatta imzalı bir kopya bile alabilirsiniz.
Por supuesto, no puedo mencionaros en mi discurso de aceptacion del Nobel pero cuando consiga escribir mis memorias Podeis esperar una nota a pie de pagina muy efusiva y tal vez una copia firmada
Her büyük Yunan kahramanının ardında, tarihi bir bulgunun var olması mümkündür fakat gerçek kişilerin yerlerini tespit etme çabalarımızı, tarih hep boşa çıkarmıştır.
Podría ser posible que detrás de cada uno de esos grandes héroes griegos exista algún personaje histórico único, pero la historia ha frustrado todos nuestros intentos de encontrar y localizar a las personas reales.
- Çünkü bu sizin hep yaptığınız şey...
- Con vosotros siempre es como un trato en grupo...
Geri kalanınız için hep mücadele ettim.
Luché por el resto de vosotros.
Hep vızıldarsınız.
Siempre los aguafiestas.
- İnsanlar bu türden parayı hep vermez. Haksız bir avantajın var.
La gente no me regala tanto dinero.
Ben hep gün gelir de Beth'le ayrılırsanız beni ararsın diye düşünmüştüm.
Sólo... Siempre... pensé que si tú y Beth terminaban... Yo...
Aramızın iyi olmasını hep çok istiyorum.
Deseaba tanto que las cosas funcionaran entre nosotros.
Hepiniz zaten kuş beyinlisiniz ve hep öyle kalacaksınız.
Por eso que no son más que unos putos pájaros.
1944'te buralar hep tarım arazisiydi. Ama uzmanımızın dediğine göre yağ ve soğutma boruları değiştirilmiş.
Era una zona agrícola en el 44, pero el NTSB dice que sabotearon los conductos del aceite y refrigerante.
Mafya yuvanız olabilir ama yaşadıklarınız hep yanınızda olur.
Las pandillas te dan estructura, pero te mantienen en el mismo sitio.
Hep Colin'in kız arkadaşının olduğu hissine kapılıyordum.
Tuve un presentimiento con la novia de Colin.
Bak Riley, hepimiz insanların hep en iyi yanını görmeni sağlayan garip yeteneğinden haberdarız.
Mira, Riley, sabemos que tienes esa rara habilidad de ver lo mejor de las personas,
Hep aynı ekonomik iddialar sunuyorlar. Ama bütçe açıklarını azaltacağı açık. Bizim planımız çok sağlam.
Ellos tratan de atraparnos con sus eslabones de economía genéricos, pero no hay nada para refutar con esto bajamos déficits estatales, permitiendo a un reembolso sobre todos los gastos federales.
Hep bir şeyler konuşmak zorundasınız.
Siempre tienes que hablar de cosas.
Bu, loncamızın ya hep ya hiç savaşı olacak.
Hablare con el Maestro si quieres unirte.
Hep imkansızı başarırsın.
Eres un consentidor.
Eğer bu bir cinayetse, ki haklı olduğuna inanıyorum çünkü hep haklı çıkarsın, pek şansımız yok.
- Si esto es un homicidio, y yo creo que tú estás en lo cierto, porque siempre lo estás, los tendremos en contra. ¡ No tenemos nada!
- Ama siz onu hep kızınız gibi gördünüz.
- Sí, pero tú tú... tú siempre serás un padre para ella.
Yani Fink'den hep sahteleri mi aldınız?
¿ Entonces sólo compró falsificaciones de Fink? No.
Hep birlikte. Sakladığınız bir şey yoksa neden üstünü örttünüz ki?
- ¿ Por qué lo habéis envuelto en una sábana si no estabais cubriendo nada?
Ninem her zaman eğer dünyada kalan son bekar erkek ben olursam çok fazla konuşma yaşanmayacağını veya çiçeklere ihtiyaç kalmayacağını zırhımın hep parlak olacağını söylerdi.
Mi niñera decía que si yo fuera el último soltero disponible del mundo me quedaría para vestir santos.
Bir gün Kore'nin, insanlarımızın çabasıyla tıpkı isminde olduğu gibi bir Halk Cumhuriyeti olacağına hep inandım.
Siempre he creído que, un día, haciendo honor a su nombre... la gente, a través de sus propios esfuerzos... convertirían a Corea en una verdadera República para su gente.
Yahudilerin takkeleri, Müslümanların türbanları ve sarıkları hep bu gökyüzü kültlerinin sembolleridir Yıldız kültü, en eski ve öne çıkan kültlerden bir tanesiydi
El antiguo culto israelita y su mitología, la adoración de Yaveh, todas las leyendas patriarcales, la estancia en Egipto, y mucho más, tienen su raíz en el culto de los hongos sagrados, que se desarrollaron en la fértil filosofía del antiguo Medio Oriente.
Gerçek bir yığın olup hep birlikte uyuyacağımızı söylemiştin ama şimdi gizli bir oda istiyorsun ve KW da temelli gitti. Üzerine bir de güneş ölecek mi diye dertlenmem çıktı!
Dijiste que todos íbamos a dormir juntos en un verdadero montón y ahora quieres un cuarto secreto, y K.W. se fue para siempre y ahora debo preocuparme porque el sol va a morir.
Bana hiçbir şey anlatmazdınız. Telefonda hep annenizle konuşurdunuz.
Tú siempre le hablabas por teléfono.
Ya onun dediklerini yapar ve beni zorla Vatikan'a götürürsün ki hep birlikte onun yasını tutarız ya da gerçek bir polis gibi davranıp beni Navona Meydanı'na götürürsün ki orada cinayeti engelleyebiliriz!
Puede hacer lo que le dijeron y llevarme al Vaticano donde lamentaremos juntos su muerte o pueden comportarse como policías de verdad ¡ y llevarme a la Plaza Navona donde quizás podamos impedirlo!
Rodriguez hakkındaki kanıtlarınızın hep dolaylı olduğunu unutmayın.
Y debe recordar que la prueba contra Rodríguez fue siempre circunstancial.
Ve sen benim için her zaman oradaydın ve beni hep destekledin ve işte buradayız.
Y siempre estuviste ahí para mi, siempre me apoyaste, Y aquí estamos...
Acını paylaşmak istersen hep yanındayız.
Si quieres compartir tu dolor, que estamos aquí.
Çocukken bile esnek olan hep oydu, hatırladınız mı?
Siempre fue la flexible. Incluso de niña.
Kültürünüze her nasıl olursa değiştirme ya da ekleme yapamazsınız. Bu hep hatırlanacağınız şey bu yüzden neden yavaş yavaş çıkmak yerine kapıyı çarpıp çıkmıyorsunuz?
Ustedes no cambiarán o agregarán a la cultura de ninguna manera significativa por esto es que siempre serán recordados entonces, ¿ por qué no irse con éxito, en lugar de desvanecerse?
Sen ve Jimmy. Hep öyle olacaksınız.
Tú y Jimmy siempre van a ser de mi familia.
Sen yaptın. Neden siz ikiniz hep kavga etmek zorundasınız?
Hiciste algo. ¿ Por qué siempre tienes que pelear?
Şimdi senden hep beni hatırlamanı istiyorum. Ve sadece güzel anılarımızı hatırlamaya çalışacaksın, anlaştık mı?
Ahora... quiero que me recuerdes... y que intentes recordar... solamente los momentos felices, ¿ de acuerdo?
Pazarları hep açık mısınız?
¿ Siempre está abierto en domingo?
hayatınızda yanlış giden herşey için siz ikiniz hep beni suçladınız.
Ustedes dos siempre culpándome por todo lo que va mal en su vida.
Hep aynı yerde oturacaksınız.
Se sentarán ahí todos los días.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]