English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ H ] / Hikayeler

Hikayeler traduction Espagnol

2,240 traduction parallèle
Kardeşim babamız hakkında harika hikayeler anlatırdı hatta, Abelar'ı kurtarmak için babamın kiralık askerler tuttuğunu bilmesine rağmen.
Mi hermana me contó grandes historias sobre nuestro padre. Aunque creía que hablaba de un empleado mercenario enviado para salvar Abelar.
Hikayeler için tüyo istiyorsun.
Quieres datos para tus notas.
You know, when I was in the hole Yuri boyka hakkında muhteşem hikayeler duyduğumu hatırlıyorum.
¿ Sabes? Cuando estaba en el hoyo recuerdo haber oído grandes historias sobre Yuri Boyka.
Dolares sana hikayeler anlatır.
Y Dolores te contará un cuento.
Bu kaçıklar hakkında hikayeler duymuştum ama gerçek olduğuna inanmıyordum.
Siempre escuche cuentos de locos viviendo en tuneles. Pensé que era mentira.
Size aileniz hikayeler anlattı mı? - - Dünyanın derin bağırsaklarında ki gömülü ateş odası hakkında.
¿ Les contaron historias sus padres sobre el fuego de la cámara enterrada en las profundidades?
- Anlatacağın hikayeler olmasın mı?
- No quieres tener historias que contar?
Baba, hikayeler onlar gerçek.
Papá, las historias son reales.
Ben hiçbir zaman bu tür hikayeler uydurmam!
¿ Dónde se vio, inventar eso?
Şarkı söylemek, hikayeler anlatmak, gerçek bir ateş falan.
Tú sabes, cantar, contar historias, una fogata de verdad.
Gay çiftleri izlediklerine dair hikayeler duydum.
Oí que vigilan a las parejas homosexuales.
Sonra Silikon Vadisi'yle ilgili hikayeler anlattı. Stanford ve L.A.'da partiler, milyoner olan arkadaşları.
Contó muchas anécdotas sobre el Silicon Valley y fiestas en Stanford y Los Ángeles y amigos millonarios.
- Herkesin bildiği hikayeler bunlar.
- Todos las saben.
This şapel buna benzer hikayeler anlatan insanlarla doluydu.
Esta capilla estaba llena de personas que contaron historias como ésa.
Hikayeler, kendimizi iyi hissetmemiz için kendi kendimize anlattığımız şeylerdir.
Las historias son lo que nos decimos para hacernos sentir mejor acerca de nosotros mismos.
Şaraplar hakkında hoşuma giden bir şey de, onların arkasındaki hikayeler.
Lo que me gusta de muchos vinos es que hay una historia tras ellos.
Bana hikayeler vermeyin.
No me vengas con cuentos.
Piramitleri gördüğünü ve benzeri hikayeler anlatarak... e... gençlerin kanına giriyor.
Consigue la atracción de jóvenes, todas entusiasmadas con sus historias de aventuras Y mirando las pirámides y lo que tiene.
Senin yaşındayken hikayeler okurduk.
Le leía cuentos cuando ella tenía tu edad.
İnsanlar üzerinde yapılan deneyler hakkında hikayeler duymuştum.
Escuché hablar de experimentos que hacen con convictos.
Her zaman Tom hakkında hikayeler anlatırsın. Siki ve kılları.
Siempre cuentas todas las historias sobre cada Tom, Dick y Harry.
Rita'nın biraz içtikten sonra anlattığı o hikayeler var ya!
Las historias que Rita puede contar después de uns pocos tragos. ¡ Oh!
Evet, ama şey çiftçi türü hikayeler en iyi yaptığım şey değil, bunu biliyorsun.
Sí, pero la cosa es, que ese tipo de historias de agricultores no son exactamente mi fuerte, ya lo sabes.
Çoğunluğu kısa hikayeler.
Algunos sí. La mayoría son relatos cortos, la verdad.
Ve bazıları uzun hikayeler.
Y algunas son... historias más largas.
Ben senin gibi değilim, hikayeler uyduramam.
No soy como Ud. No sé contar cuentos.
Bazı eski hikayeler sizin canınızı sıkmaz mı yoksa?
No os parecen deprimentes todas esas viejas historias.
Kısa hikayeler yazıyorsun.
Tu escribes cuentos cortos.
Sanırım kısa hikayeler yaşamayı seviyorsun.
Y creo, que te gusta vivir cuentos cortos.
Sen katiller ve suçlarla ilgili hikayeler uydururken o polislik ödevlerinde bir şey okudum.
Sabes, leí algo en toda esa tarea de policía sobre inventar historias de asesinatos y crímenes.
Kişisel inançlarımdan farklı olduğu aşikar ama bu hikayeler ruhsal bir hengameden kurtulmana yardımcı olduysa... 6. bölümü oku...
Obviamente difiere de mis propias creencias personales pero si estas historias te ayudaron durante una agitación espiritual- -
Evet, efendim, ilk, ve ben yalnızca bazı hikayeler duydum... kayıp çocuklar ve bir canavar hakkında, değil mi?
- Sí señor, lo es, y escuché algunas historias acerca de... ¿ sobre chicos desaparecidos y un monstruo en la noche? Sí.
Evet, tamam, onlar ucuz ve basit hikayeler. Bak, en son ihtiyacım olan şey taklitçi bir suçlu veya batılı bir miletvekili.
Mira, lo último que necesito es un criminal imitador o un ayudante supersticioso.
Teri ve Vincent'a yeni arkadaşlarımıza, eski hikayeler.
Para Teri, para Vincent, viejas historias, nueva amistad.
Bize yeni hikayeler lazım.
Necesitamos historias nuevas.
Hareketi konuştuk, hikayeler anlattık ve biraz dans ettik...
Hablamos sobre el movimiento, contamos muchas historias y bailamos un poco...
Pekala, her kültürde, yaşayan ölülere dair hikayeler var.
Bueno, está bien, cada cultura le dice historias de los muertos vivientes.
Size anlattığım Jenkins'le alakalı tüm hikayeler aslında, gerçekte Phil'le yaptığım şeylerdi.
Todas esas historias que conté sobre Jenkins realmente sólo fueron cosas que hice con Phil.
Çok fazla belge yok ama İç Savaş'tan bu yana hikayeler anlatılır.
Bueno, no hay mucha documentación pero se han contado historias desde la Guerra Civil.
Büyük babam ben küçükken korkunç hikayeler anlatırdı.
Mi abuelo solía contarme todas esas historias siniestras cuando era pequeña.
Atam kısa hikayeler yazdı.
Mi antepasado escribía historias cortas.
Haber röportajları, özellikle Ypres'teki muharebeler çok heyecan verici hikayeler var.
Las noticias, las batallas en Ypres en particular, Algunas historias emocionantes.
Şimdide bize hikayeler uyduruyor.
Y ahora estás inventando historias.
İnanılmaz Hikayeler'in 1928 sayısı ulusal hayal gücünü uyandırdı.
La edición de Agosto de 1928 de Historias Extraordinarias despertó la imaginación nacional.
Senin için harika bir övgü konuşması plânlıyordum hikayeler, şiirler ve üzüm salkımına hitaben bir düzine mor renkli balon.
Estaba planeando un increíble homenaje para usted... Historias y poemas y una docena de globos de color púrpura en forma de racimo de uvas.
Sevgililerine sokak sağkalım üzerine Ben hikayeler duydum.
He oído historias de la supervivencia en la calle gracias a las novias.
Sonrasında, hikayeler devam etti.
Y después de eso, las historias siguieron llegando.
Bak, yalan söyleyince saçını çiğniyorsun bana bağıracağın zaman sütyenini düzeltiyorsun ve kafanda hikayeler kurduğun zaman çok uzaklara bakıyorsun.
Te muerdes el pelo cuando mientes, te ajustas el sujetador cuando vas a gritarme, y se te pone una mirada distante cuando relatas en tu cabeza.
Sadece seninle dalga geçmek için ölü kaykaycı kızılderili köpeğim ve küfürbaz babam hakkında hikayeler uyduruyorum.
Yo invento historias sobre mi perro patinador indio muerto Y de mi abusivo padre solo para burlarme de ti.
Ama hikayeler eskidi
Pero no hay héroes en nuestro relato. Y a lo mejor pasaremos todos una eternidad torturados por Zeus.
Politikanın en önemli kuralını unuttun. Arkandan hikayeler uydurulmasına izin verdin.
Deja que la historia transcurra delante de ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]