Hindistan cevizi traduction Espagnol
645 traduction parallèle
- Hindistan cevizi?
- ¿ Un poco de nuez moscada?
Bunlar patates, hindistan cevizi değil!
¡ Cuidado, que no son cocos, son patatas!
Buranın yengeçleri hindistan cevizi kadar büyüktür.
Los cangrejos son tan grandes como los cocos aquí.
Anlamı : " "Başama gel. Sana Hindistan cevizi kabuğu vereyim." "
Eso quiere decir, "ven conmigo y te daré mis cáscaras de coco".
Hindistan cevizi kabuğunun yılanı kovduğuna inanırlar.
Los indígenas creen que previenen contra las serpientes.
Yeşil hindistan cevizi sütü, Son derece sağlıklı, taze ve iyi hissettiriyordu.
La leche de los cocos era la bebida más refrescante.
Zor bela toparladığımız azıcık et ve hindistan cevizi getirdim.
Hemos conseguido un poco de carne y un coco.
Heybetli dağlar, beyaz altın rengi sahiller Hindistan cevizi ağaçları, ve kavurucu güneş.
Montañas imponentes, playas de oro blanco... cocoteros y sol tropical caliente.
Ana sanayisi şeker, kurutulmuş Hindistan cevizi içi, kakao yetiştirmek ve onları ihraç etmektir.
Su principal industria es la producción de azúcar, copra, cacao... y su exportación.
Hindistan cevizi kızı ne hoş bir karakter.
Un personaje encantador, el de coconut girl.
Hindistan Cevizi Kızı'nda oynuyorum.
Hago The Coconut Girl en el Avenue.
- Dört Numara, biraz hindistan cevizi bulursan..
- Trae algunos cocos...
İşte, hindistan cevizi ve suyumuz var.
Aquí tenemos cocos, agua y nada más.
Hindistan cevizi, su ve balığımız var.
Tenemos cocos, agua, pescado.
Hindistan cevizi, üzüm al!
Toma, un coco. ¡ Y uvas!
- Hindistan cevizi bombaları.
- Ahora las bombas.
- Hindistan cevizi bombaları.
las bombas.
Daha çok hindistan cevizi lazım.
Su medidor de gasolina se ve vacío?
Sazdan etekler ve Hindistan cevizi kabuğu var.
Llevan faldas de paja y cáscaras de coco.
Sonra Hindistan cevizi ağacına doğru doğuya 18 metre.
De allí 20 metros al este hasta un cocotero.
Hindistan cevizi ağacına doğru tam doğuya 18 metre.
20 metros al este hasta un cocotero.
- Sahilde Hindistan cevizi topluyorlar.
- Recogiendo cocos.
İçlerinden biri kaplumbağa yerine Hindistan cevizi götürmeyi önerdi.
Uno de ellos sugirió que lleven cocos en su lugar.
- Hindistan cevizi sütü.
- Leche de coco.
Hindistan cevizi sütü.
Leche de coco.
Acaba denizaltılarda Hindistan cevizi sütü veriyorlar mıdır?
Me pregunto si servirán leche de coco en los submarinos.
İkimiz tüm paramızı zengin lüks otellerde harcarız. Hindistan cevizi suyuyla birbirimize masaj yaparız.
Tú y yo podríamos gastarnos el dinero en hoteles de lujo, comprar negligés caros y frotarnos todo el día jugos de coco.
Anladigim kadariyla, hindistan cevizi düstü ve agzina geldi.
Por io que a mi respecta, ie ha caido un coco en ia boca.
Tuz ve küçük hindistan cevizi.
Sal, y nuez moscada.
Daiquiri'li, balpeteği, kakao-Hindistan cevizi moka camoka, fıstık yağı, muz-nane.
¿ Daiquiri, dulce de miel, cacao con coco crema de cacahuete, plátano con menta y canela?
Bu Hindistan cevizi ve vanilya.
Es de coco y vainilla.
Hindistan cevizi sütü benzinliklerde satılır.
Creo que los tienen hasta en las gasolineras allí.
Hindistan cevizi.
Nuez moscada.
Anne, bezelye, pilav istemem Hindistan cevizi yağı istemem
Mamá no quiere ni guisantes ni arroz Ni aceite de coco
Anne, bezelye, pilav istemem Hindistan cevizi yağı istemem
Mamá no quiere ni guisantes ni arroz Mamá no quiere aceite de coco
Küçük kuş hemen pozisyonunu alır... ve bir anda bir hindistan cevizi filin kafasına düşer ve fil "Ahh" der.
El pájaro toma la posición... y justo en ese momento un coco cae en la cabeza del elefante, que dice : "Ouch!".
Biraz da hindistan cevizi.
Más cocos. Arroz.
Rendelenmiş hindistan cevizi.
Parece coco rallado.
Heykelini hindistan cevizi ağaçlarının altında yakacaklar.
Quemarán su esfinge bajo el árbol de la libertad.
- Hindistan cevizi tütsüsü.
El incienso, de coco.
- Hindistan cevizi kadar.
- Como un coco.
"Her sabah, yerli bir kız kapıma hindistan cevizi bırakıyor."
" Cada mañana, una niña indígena Ieaves un coco fuera de mi puerta.
Gökten tam isabetle Hindistan cevizi yağdırabiliyorum ama hala erkeklerin zihnini kontrol edemiyorum.
I puede hacer los cocos lluvia cielo con una precision milimetrica. Pero yo todavia no puedo controlar las mentes de los hombres.
- Başına bir Hindistan cevizi düştü.
- Usted fue golpeado en la cabeza por un coco.
Hey, hindistan cevizi. Nereye baktığını sanıyorsun?
Oye, isleño. ¿ Qué miras, eh?
Burası hep güneşli günlerin hüküm sürdüğü bedava yiyecekler olan bir hindistan cevizi krallığı değildi "Bam'ın altında, Bu'nun altında."
No era un reino de cocos o comida gratis y cañabas cubiertas de hierbas... y días soleados "bajo el bam, bajo el boo."
Anne, onlara çok hindistan cevizi verme.
Madre, no les des mucho coco.
Dört buçuk yıl kaplumbağa eti ve Hindistan cevizi yiyerek geçti...
Cuatro años y medio a base de tortugas y cocos.
MAISIE SPRINGFIELD HİNDİSTAN CEVİZİ KIZI
MAISIE SPRINGFIELD EN THE COCONUT GIRL
Muzlar, Maraska Kirazları, hindistan cevizi, üstüne çilek, ve tepeleme krem şanti.
- y nata montada por encima.
Bir defasında da hindistan cevizi bulmuştum.
Una vez encontré un coco. Dios sabe de dónde llegó.