Ingilizler traduction Espagnol
1,800 traduction parallèle
ingilizler, kiliseyi ortaya çikarmak için bir kazi baslattilar.
Los ingleses financiaron una excavación para desenterrarla.
Sonra ingilizler tesadüfen onu buldular.
Y luego, los británicos se toparon con ello.
şimdi iki amerikalı iki ingilize karşı atak yapıyor topu alan ingilizler atışı yapıyor ve inanılmaz bir gün!
Ahí viene Mannion para Inglaterra, que burla a dos contrincantes. Mannion hace una gambeta, se la cruza a Bentley... Otra vez al palo.
- Bütün İngilizler Winley kadar sevimli mi? - Bilmiyorum.
- ¿ Todos los británicos son así de encantadores como Winley?
İngilizler getirdi bunu Hindistanı bırakmadan evvel.
Es un juego que se dejaron los británicos en la India.
Gandhi için ne kadar kolay olduğuna bakın İngiliz tuz yasalarına karşı gelmek burada İngilizler, ordularını ve polis gücünü büyütme yolunun tuzu vergilendirmek olduğuna karar verdiler.
Miren qué poco le costó a Gandhi pelear contra las leyes de sal de los ingleses, cuando los ingleses decidieron aumentar sus ejércitos y policías pechando la sal.
İngilizler, Fransızlar... ve her zamanki casuslar.
Ingleses, franceses. - Y los espías de siempre.
Ama İngilizler çok dürüst insanlar değil mi?
Pero los ingleses son una gente muy moralista, n'est ce pas?
İngilizler nasıl hoşçakal denileceğini bilirler.
Los Brits saben decir adiós.
İşte o zaman, İngilizler yardıma koştu.
Pero entonces, llegaron los británicos a ayudar.
Amerikalılar ve İngilizler, bir örgüt arayışında hayali ürünü bir düşmanın ve tehdidin peşinden koştular.
Al buscar a una organización, los americanos y los británicos estaban persiguiendo a un enemigo fantasma y omitían la verdadera amenaza.
Siz İngilizler hep bir beklenti içindesiniz.
Eres británico. La gente espera eso.
İngilizler yerimizi alıyor, biz gidiyoruz.
Vienen los ingleses. Nosotros nos vamos.
İngilizler mi?
¿ ingleses?
Ben İngilizler turuncu sanıyordum. Yeşiller Kanadalılar. Kontrol eder misin?
Creía que los británicos eran los naranja y de verde los canadienses.
İngilizler yeşil, Kanadalılar turuncu.
Los británicos son los verdes y lo canadienses son los naranja.
İngilizler, Kanadalılar, Almanlar...
Griegos, canadienses, alemanes...
Diğer İngilizler arasında işini bilen tecrübeli Peter Colt var.
Otro británico será el veterano poco destacado Peter Colt.
Birkaç bin yıI içinde İngilizler evrim geçirip perde ayaklı olacaklar.
En algunos miles de años, los ingleses evolucionarán como palmípedos. Sí.
- İngilizler hariç.
- Todos excepto los británicos.
Niye siz İngilizler dakika başı özür diliyorsunuz?
¿ Por qué los británicos se disculpan todo el tiempo?
İngilizler bireysel, Macarlar kolektif oynadı.
Los ingleses jugaron individualmente, los húngaros jugaron juntos.
Denizden gelen İngilizler için bir değil.
¿ Qué ocurre? Los ingleses llegaron por mar.
Bu İngilizler çok kaba ve yardım sevmez olabiliyor.
Estos ingleses son muy maleducados y poco serviciales.
İngilizler'e bayılırım.
Amo el inglés.
Siz İngilizler, onur ve itibardan haberiniz yok.
Los ingleses no tienen ni idea de lo que es el honor y el respeto.
Dükkana İngilizler geldi, seni soruyolar.
- No. - ¿ Jefe?
- Abi, İngilizler... Ne İngilizi lan?
- ¿ Qué es eso de sinergia, hombre?
Çünkü İngilizler daha güzlülerdi ve daha çok silahları vardı.
Y porque los ingleses tenían más armas y eran más poderosos.
İngilizler'den destek alma ihtimali var mı?
¿ Hay una chance de que los Ingleses nos apoyen, Adan?
İngilizler açısından bir çeşit Trafalgar Bulvarı.
Para el público británico, es como la Plaza Trafalgar.
Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar.
Ni para los estadounidenses, ni para los franceses, ni para los británicos.
Şimdi yüz binlercesi yapacak. İngilizler, Kanadalılar ve evlerine dönmek için savaşan Avrupalı müttefikler ile birlikte.
Ahora, cientos de miles lo harán, junto con bretones, canadienses y aliados europeos luchando por volver a casa.
İngilizler etti.
Los británicos lo hicieron.
İngilizler, Fransa kıyılarında bozguna uğradı.
Los británicos son derrotados en las playas de Francia.
Kılıç plajına çıkarma yapan İngilizler,
Los Britanicos, que desembarcarían en la Playa Sword, esperan la señal de que los hombres de Otway han destruído los cañones en Merville.
İngilizler onlara yardım ediyor.
Ingleses les ayudan a combatir.
Önce Türkler geldi. Sonra İngilizler. Mısırlılar ve İsrailliler ;
Primero vinieron los turcos, luego los ingleses, los egipcios, los israelíes, y ahora otra vez los egipcios.
İngilizler'in meşhur A-4 buharlı lokomotifi gibi.
Como la famosa locomotora de vapor inglesa.
İngilizler ve İskoçlar gibi. Ya da Galliler ve İskoçlar. Ya da Japonlar ve İskoçlar.
Como ingleses y escoceses, o galeses y escoceses, o japoneses y escoceses, o escoceses y otros escoceses.
İngilizler umuma açık işkenceden hoşlanmazlar mı?
¿ A los ingleses no les gusta la tortura?
O gelmeden önce İngilizler'le, her şey saat gibi işliyordu.
Antes de que viniera, todo funcionaba como un reloj inglés.
İngilizler Gandhi'nin hapisten çıkmasına izin vermişler!
¡ Los británicos han liberado a Gandhiji!
İngilizler Gandhi'nin hapisten çıkmasına izin vermiş.
Los británicos han liberado a Gandhiji de la prisión.
Ama İngilizler Barrackpore'de çok az beyaz asker olmasından endişeliydiler.
A los ingleses les preocupaba que hubiera tan pocos soldados blancos en Barrackpore.
İngilizler burada.
los ingleses están aquí!
- Silahları getirin, İngilizler burada.
- Agarren las armas. Los ingleses están aquí.
İngilizler buna Hint askerinin ayaklanması adını verdiler.
Los ingleses la llamaron "El Motín de los Sepoy"
Herkes sevinç içinde çünkü henüz 8 dakika geçti ve İngilizler 0
Erupcionó el estadio. Quedan ocho minutos para que termine el primer tiempo.
İngilizler, Dünya Kupası Şampiyonluğunda gerçekten büyük bir hayalkırıklığı yaşayacaklarının farkındaydı özellikle de Amerika'ya karşı kaybederek
Los ingleses sabían que decepcionarían a sus hinchas... si no ganaban la Copa del Mundo. Pero perder contra EEUU era algo impensable.
Bu yılki törene resmen İngilizler ambargo koydu. .. Brezilya'dan güzel bir hatun ve New York'dan bir çöpçatanımız var..
Este año tuvimos una invasión británica, una belleza brasileña una alcahueta de Nueva York.