Ingiltere mi traduction Espagnol
747 traduction parallèle
İngiltere mi? evet.
- ¿ Se tomó en Inglaterra?
Beni yakından takip eden gazeteler İngiltere'yi ayağa kaldırıp kellemi istemeye başladılar.
Los periódicos y toda Inglaterra pedían mi cabeza.
İngiltere'ye, hapse mi döneceksin?
¿ Vuelve a Inglaterra? ¿ A prisión?
Kocamla İngiltere'ye gidiyorum.
Me voy a Inglaterra con mi esposo.
- İngiltere mi? - Evet.
¿ Inglaterra?
- İngiltere'ye mi?
- ¿ A Inglaterra?
İngiltere'ye döndüğünde hakkımdaki suçlamaları duyacaksın.
Cuando vuelvas a Inglaterra, escucharás el clamor en mi contra.
İngiltere'den uzun süredir mi uzaktasınız?
¿ Hace mucho que falta de Inglaterra?
Bütün İngiltere ağabeyimi merak ediyordur.
Inglaterra espera noticias de mi hermano.
Sevgili ağabeyimin tutuklanarak İngiltere'yi benim şefkatli kollarıma bırakacak kadar düşünceli olabileceği kimin aklına gelirdi?
Mi hermano se muestra tan considerado que se deja capturar y entrega Inglaterra a mis tiernos cuidados.
İngiltere'de olduğumu kardeşime sizin söylemediğinize hala emin misiniz?
¿ Vos fuisteis quién avisó a mi hermano de mi regreso?
İngiltere'den ayrılmadan önce mal varlığımın bütün idare yetkisini ağabeyim Mycroft'a bırakmıştım.
Hice disposición de mi propiedad antes de salir de Inglaterra y se la cedí a mi hermano Mycroft.
Bana küçükken annemin İngiltere'de anlattığı hikayeyi hatırlıyorum.
Recuerdo las historias que me contaba mi madre en Inglaterra cuando yo era joven.
- Sevgili kaptan İngiltere kıyılarından 450 km açıkta, 45. enlemde bir İngiliz uçağında Alman destroyeri tarafından vurulduğunuzda akabinde yarı batmış bir kanat üzerinde diğer sıkıntılı insanlarla saatler boyu boğulmayı bekleyince gazeteci olduğunu söylemeyi unutması gayet normal oluyor.
- Mi querido Capitán cuando un destructor alemán derriba a un avión británico a 500 km de Inglaterra, latitud 45 y uno lleva horas asido a un ala medio hundida esperando morir ahogado junto a otras personas es probable que uno se olvide de que es periodista.
- Yeğeni, İngiltere'den geldi mi?
- ¿ Llegó su sobrina de Inglaterra?
İngiltere'ye mi?
¿ A Inglaterra? Si, claro.
- Babam İngiltere'ye kaçtı.
Mi padre huyó a Inglaterra.
Sadece bir kaç saat önce babamın İngiltere'den zorla getirildiğini unutmayın.
Debe recordar que sólo hace unas horas... mi padre fue sacado a la fuerza de Inglaterra.
İngiltere'de pek çok kişi benim kişiliğimdeki birinin, bunu yapmayacağını bilir.
Hay gente en Inglaterra que... sabe que los hombres de mi carácter no hacen esta clase de cosas.
İngiltere'den gelen beyefendi değil mi bu yüzbaşı?
¿ No es el caballero que viene de Inglaterra, Capitán?
Böylece İngiltere, Fransa ve benim ülkem gibi demokratik ülkeleri hazırlıksız yakalamak istiyorlar.
Francia y mi país antes de que estemos listos para luchar.
- İngiltere'ye mi?
- Regresar. - ¿ A Inglaterra?
Daha önce İngiltere'ye geldiniz mi?
- ¿ Ya había estado en Inglaterra?
İngiltere'ye geri dönebilmeyi her şeyden çok isterdi. Bense bunun, ülkeme zor gününde sırt çevirmek olacağını düşünürdüm. Bu sebeple o da benimle kaldı.
Le hubiera encantado regresar a Inglaterra, pero a mí me pareció que iba a dejar en la estacada a mi país cuando más me necesitaba y ella se quedó a mi lado.
Adım Jane Eyre. 1820'de, İngiltere sert bir dönemden geçerken doğdum.
Mi nombre es Jane Eyre. Nací en 1820, un tiempo de cambio difícil en Inglaterra. Dinero y posición parecían ser lo único que importaba.
İngiltere'ye ilk gelişin mi?
¿ Es su primer viaje a Inglaterra?
Geniş açık arazilerde yeni bir hayata başlamak bir yönden akla yatkın olmalı ama hiçbir güç beni İngiltere'den, evden ve yapmaya alışık olduğum şeylerden uzaklaştıramaz.
Supongo que debe estar bien... empezar una nueva vida en un amplio espacio abierto, pero... por nada del mundo abandonaría Inglaterra y mi hogar... ni todas las cosas a las que estoy acostumbrada.
- İngiltere olabilir mi?
- ¿ Podría ser en Inglaterra?
Büyükbabam İngiltere'yi terk etti, bayım, çünkü orayı sevmedi.
Mi abuelo dejó Inglaterra porque no le gustaba.
Babamla İngiltere'den Norveç'e göç ediyorduk. Annemde yanımızdaydı. Sonra kızkardeşlerimde.
Mi cuarto era tan pequeño que... cada vez que habría la puerta, el tirador se venía conmigo a la cama.
- İngiltere'den gelen mi?
- ¿ El de Inglaterra?
Sen de İngiltere, dostluğuma değer veriyorsan, gevşek davranamazsın yüce buyruğumuza uymakta. Buyruğumuz ise Hamlet'in hemen öldürülmesi gerektiği.
Inglaterra, si tienes en estima mi amistad,... no acojas con frialdad nuestra orden soberana,... que tajante exige que a Hamlet se le dé muerte de inmediato.
Hakkımı arayacak yiğitler de var, biliyorum. İngiltere kralı da binlerce er veriyor bana.
También creo que por mi causa se alzarían muchas manos y aquí el rey inglés me ha ofrecido generoso varios miles.
"İngiltere'nin müthiş olduğunu düşünüyorum, eğitimim çok iyi gidiyor."
"Creo que Inglaterra es sensacional y mi trabajo va fenomenal."
İngiltere'de nerede hizmet vermiştiniz?
- Mi aspecto sediento.
İngiltere'ye geldiğimde en büyük müvekkilimi aldım. 918. Bomba Grubu.
Cuando llegué a Inglaterra, acepté a mi cliente más importante, la Escuadrilla de Bombarderos 918.
Peki valinin kendisi nasıl? Şimdiden İngiltere'yi özlemedi mi?
¿ Cómo está el gobernador tras su viaje desde Inglaterra?
İngiltere'deki kızıma gönderdim.
-... a mi hija en Inglaterra.
- İngiltere mi?
- ¿ Inglaterra?
- İngiltere mi?
- ¿ Inglaterra? - Sí.
Beni çağır, İngiltere'ye, vatanıma.
Dame un lugar aquí, en Inglaterra, mi hogar.
Affedin kaptan ama ben tam da sizden hizmetçimle İngiltere yolculuğunuza katılmayı talep edecektim.
Perdone, capitán, iba justo a decirle que solicito pasaje a Inglaterra para mí y para mi criada.
Dunkirk zaferinden sonra savunmasız kalmış İngiltere'ye çıkarma... yapma fikrini kesin bir şekilde reddettiğini elbette unutmamışsındır, değil mi?
¿ Se ha olvidado con qué brillantez rechazó la tentación de invadir la indefensa Inglaterra después de Dunkerque?
- Kardeşim Edgar, İngiltere'den aradı.
Mi hermano llamó desde Inglaterra.
İngiltere mi?
¿ Inglaterra?
İyi bir ailenin üçüncü oğluydum. ve hiç bir zanaat eğitimi almamıştım. Erkenden kafamı İngiltere'den ayrılıp dünyayı dolaşma düşüncesi kurcalamaya başlamıştı.
Al ser el tercer hijo de una familia de buena posición y no haber sido educado para los negocios mi cabeza pronto empezó a albergar la idea de abandonar Inglaterra, de ver mundo.
Haftalarca düzgün ağaç seçmek için çalıştık, belki de bu benim ölmeden önce doğduğum İngiltere'yi görmem için son şanstı. Bu ses nereden geldi
Dedicamos semanas a seleccionar el árbol adecuado, esta podría ser mi última oportunidad para ver mi Inglaterra natal antes de morir. ¿ De dónde vino?
İkincisi, eğer geminizi kurtarırsak, beni ve arkadaşımı, boğazdan İngiltere'ye götüreceksiniz.
Si recuperamos el barco, me llevará a mí y a mi criado, a Inglaterra, sin cargo.
Konuşmam bittiğinde : "Şimdi." dedim " Vatanını seven bağırsın,'Tanrı Richard'ı korusun İngiltere'nin yüce kralını korusun!
Y cuando mi diatriba tocaba a su fin, exhorté a cuantos amaran a su patria a gritar : Dios salve a Ricardo, legítimo rey de Inglaterra..
İngiltere Kralı, yüce York'un soyundan değil mi?
¿ Quién es el rey de Inglaterra sino el heredero de York?
Ve şimdi annem kendisini çok hasta hissediyor... Keşke burada kalmak yerine İngiltere'ye devam etseydik.
Pero ahora, mi madre se siente tan mal que hubiese sido mejor que regresáramos a Inglaterra.