Iyi durumda traduction Espagnol
3,446 traduction parallèle
Bu tavuk budu çok iyi durumda!
! ¡ Es una pierna de pollo en perfecto estado!
Organlar pek iyi durumda değil, değil mi? - İyiler.
Las vitales no están muy bien, ¿ verdad?
Şirket hâlâ iyi durumda.
El bufete todavía está en buena forma.
Çok iyi durumda.
Lo lleva muy bien.
Bu tavuk budu çok iyi durumda!
¡ Es una estupenda pata de pollo!
Fiziksel olarak iyi durumda.
Físicamente, ella está bien.
En iyi durumda, transfer olursun.
En el mejor caso, te transfieren.
Malzemeler konusunda da iyi durumda sayılmayız.
El panorama de los suministros no es mucho mejor.
Arkadaşlarım güvende ve iyi durumda. İhtiyacım olan da bu.
Mis amigos están sanos y salvos, eso es todo lo que necesito.
Ayrıca Bay Mike'in vücudu iyi durumda değil.
Aparte... El cuerpo del Sr. Mike no estaba en buenas condiciones.
O iyi durumda.
Estará bien.
- Bacakları da iyi durumda.
- Sus piernas también están bien.
Artık iyi durumda.
Ya está perfecto.
Orada tek başına iyi durumda mı?
¿ Está todo bien ahí por sí misma?
Sanırım Emin şu an iyi durumda.
Creo que Amin está bien por el momento.
Hayır, güç yönetimi iyi durumda.
No, funciona bien.
Bu tek kötü genle hayatıma devam edeceğim ve her şey hala iyi olacak çünkü diğer genim iyi durumda, doğru mu?
Podría seguir viviendo con este gen malo, y aun así todo estaría bien, porque el otro gen está sano, ¿ no?
Beyni iyi durumda. Uyandığında çok kızacak.
Su cerebro está bien, pero estará furioso cuando despierte.
İki çocuğumuz da gayet iyi durumda.
Nuestros dos hijos van muy bien.
Burada işler gayet iyi durumda.
Las cosas van bien aquí.
- Hala iyi durumda. - 125.
- Todavía puede.
Evet, pompalar iyi durumda.
Las bombas están bien.
Onun iyi durumda olmadığını görürseniz asla yalnız bırakmayın.
Siempre que lo vean, si está en aprietos no puede estar solo.
Bacakların iyi durumda.
No, tus piernas están bien.
Şu anda kumarhanelere uğramıyor, içki içmiyor,... her şeye rağmen şu anda iyi durumda.
Y ahora que está fuera del casino y de nuevo en el vagón, él está en un lugar bastante bueno, considerando todas las cosas.
Hem de iyi durumda.
¿ Es una cutícula en condición perfecta?
Evet burada ve iyi durumda.
Si, está sano y salvo, en mis brazos, ahora.
Manşetleri hâlâ iyi durumda ve yakadaki danteli de kurtarabilirim.
Los puños aún están bien. Y puedo salvar esta cinta del cuello.
- Evet, gayet iyi durumda.
Completamente bien.
Koleksiyoncu parçası, çok iyi durumda.
Un objeto de coleccionista. En perfecto estado.
Bu departman son 20 yildir hiç olmadiği kadar iyi durumda ve hiçbirimiz...
La tasa de aprobación de este departamento es la más alta en 20 años - y no hay modo...
Müzik endüstrisi iyi durumda. Her zaman iyi durumda olacak.
La industria musical está bien.
Çok gürültülü degil.. iyi durumda..
No es demasiado fuerte.
2,4 Dolar mı? Evsiz insanlar bile senden daha iyi durumda.
Incluso vagabundos por ahi, mejor.
Şey araba gayet iyi durumda, daha önemli olan şey ise...
Bueno, mi coche esta muy bien. La Lo que es mas importante...
'Kız pek iyi durumda değil'demekle neyi kastediyorsun?
Entonces, ¿ qué quieres decir con que no lo está pasando tan bien?
- Sen iyi durumda olduğunu hissediyor musun?
¿ Estás en buena forma? ¿ Por qué?
Daha iyi durumda olurum.
¿ Cuál es la diferencia? Estoy mejor en la calle.
Bak, Bones kanıtları bulmadan önce bize kaza olduğunu söylersen jüri karşısında daha iyi bir durumda olursun.
Mira, el jurado verá mucho mejor si me dices que se trató de un accidente antes de que Bones encuentre pruebas y evidencias
O durumda da ararim aslinda. Ama bazen telefon cok iyi cekse de ses gitmiyor.
En ese caso, sólo los llamaría, pero... pero, a veces puedes conseguir una muy buena señal de datos y no de voz.
İyi de neden böyle bir durumda buna başvuruyor?
Pero ¿ por qué lo usa ahora y en esta situación?
O durumda o kadar iyi değil.
En ese caso, no tan bueno.
Bunun amacı da sonraki demet sırasında daha iyi bir durumda olmasını sağlamak.
El objetivo de esto es estar en mejor forma para el próximo rayo.
Bu durumda bizi buraya getirtmen... iyi olmuş değil mi Bay Başkan?
Entonces... parece algo bueno que nos haya traído aquí, ¿ no es así, Alcalde?
Çok tehlikeli bir hayvan. böyle bir durumda Karşılaşmak iyi değil.
Muy, muy peligroso. No querrías meterte con él.
İyi durumda.
El está bien.
İyi işler hep kapılmış durumda.
Anuncios viejos y trabajos ya cubiertos.
Birbirimizi o kadar iyi tanımıyoruz sadece birkaç aydır birlikteyiz, biliyorum normalde böyle dağılmış durumda değilim.
Sé que nos conocemos poco, desde hace solo algunos meses, pero normalmente, no soy un desastre total.
Pek iyi bir durumda değilmiş gibi geliyor bana.
Y no parece que ella este pasándola bien.
Sadece bana iyi geliyor yani şu durumda
Es reconfortante ver a alguien vivir estas cosas por primera vez. Sí.
Bu durumda Paynter'ın ölümüyle eline iyi para geçiyor.
Así que él hereda una buena suma por la muerte de Paynter.
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi de neden 21
iyi davran 17
iyi dedin 60
iyi değil 246
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi de neden 21
iyi davran 17
iyi dedin 60
iyi değil 246