Kalktın mı traduction Espagnol
482 traduction parallèle
Kalktın mı? Ben de seni kaldırmaya gelmiştim.
Estás aquí, te iba a llamar.
Kalktın mı?
¿ Estás despierta?
Yemeğini yiyip hemen kalktın mı?
Son sólo las 9 : 00. ¿ Cómo cenaste tan rápido?
Hiç yataktan kalktın mı?
Te levantaste hoy?
- Kalktın mı?
- ¿ Estás levantada?
Şimdiden kalktın mı.
¿ Ya estás levantada?
Ters tarafından mı kalktın?
¿ Te levantaste por el lado equivocado de la cama?
Adam ayağa kalktı ve mızrağını uzattı Kızılderili de onun üzerine geldi.
Adam se levantó con su lanza y el indio cayó.
Kalktım ve konuşmaya başladım. Taylor'ın o uzun ve güçlü kolları... bu kutsal salona girdi ve beni boynumdan yakaladı.
Me levanté y empecé a hablar pero el poderoso brazo de Taylor entró en la cámara y me agarró del cuello.
Sanıkların üzerinde kullanmaya kalktı mı, biliyor musunuz?
¿ Sabe si intentó utilizarla contra los acusados?
Paul'un başı belada diye beni atlatmaya mı kalktın?
¿ Tratas de decirme que ahora Paul tiene dificultades?
Amerikalıların uzun uzun kahvaltı etmek için erkenden kalktıklarını sanırdım.
Yo suponía que los americanos se levantaban temprano
Bana ayak takımının onun ismiyle uğraştıklarını anlatıyorsun, onu korumaya kalktığımda da beni eleştirip- -
Me dijiste cómo la gentuza en la ciudad estaba ocupada con su nombre y al minuto que levanté mi mano para protegerla, me atacaste y...
Ben kendimi artık bize neden saldırdıklarını umursamadığım bir noktada buldum. Umursadığım tek şey 100 tane insanın birkaç gün önce yataktan kalktıklarında son günleri olacağını akıllarından bile geçirmemiş olmalarıydı.
Y me encuentro en un lugar donde no me importa sobre ellos sólo me importa las cien personas que se despertaron hace unas mañanas y no tenían idea que sería su último día.
Şansınız şaha mı kalktı?
¿ Qué tal fue la carrera?
Çiftlikte ne kadar büyük işlerin altından kalktığının farkında mısın?
Es el mismo que el tuyo, Callum.
- Söyledin. - Niçin yapmadın? - Çünkü kalktım.
Porque me paré.
- Erken mi kalktın yoksa yatmadın mı?
- ¿ Ha madrugado o trasnochado?
Bu hislerle ayağa kalktım. Kesin olan, birinin beni çağırdığını duymamdı.
Me levanté con la impresión, la certeza, de que me llamaban.
- Sevgili dostlarım, anlaşmazlık nedenimizin ortadan kalktığını görmeniz lazım.
Estimados amigos, aquí no hay manzana de la discordia.
Evli olduğunu keşfedince..... durumu Mösyö Grandfort'a açıklamaya kalktınız mı?
Y al descubrir que lo estaba, ¿ hizo algún intento para explicar la situación a Monsieur Grandfort?
Kalktınız mı diye bakmak istedim.
Sólo miraba si estabais despiertos
Bu gece, sevgini satın almaya bile kalktım.
Esta noche he intentado comprar tu amor.
Bu sabah yataktan kötü kalktım ve acısını ondan çıkarttım.
Me levanté fastidiado y me desquité con ella.
Karımın kız kardeşini kaçırmaya kalktı.
iEstá intentando robar a mi cuñada!
Sen ve ben eve gidip uyuyacağız, ve yarın sabah kalktığımızda... Güneş ışıldayacak, tıpkı dünkü gibi.
Y ahora tú y yo iremos a casa a dormir y mañana cuando nos levantemos será un día normal.
- Yataktan kalktınız mı hiç?
- ¿ Se ha levantado?
Koyunlarımı öldürmeye kalktınız. Ve de çobanlarımı.
Puesto que el truquito para echarme de la ciudad no ha dado resultado creo que el siguiente será matar a mis ovejas, amenazar a mis pastores y cosas por el estilo.
Sıkılmak değil. Bir sabah kalktım ve ilişkimizde oksijen olmadığını gördüm.
Me levanté una mañana y me di cuenta de que no había oxígeno.
- Bir subaya saldırmaya mı kalktın?
- ¿ Intentaste pegar a un oficial?
Araştırmalarım neticesinde şaşırtıcı bir sonuca vardım ve Fantmas'n gizemi kalktı.
La conclusión de mi encuesta es pasmosa... Ya no hay misterio con Fantomas.
Topraklarımızı çalmaya kalktın, Morrison.
Intentó robar nuestras tierras, Morrison.
Masa altından iş çevirmeye kalktığın durumda.. ... adamlarımın burada, kadınlar öldürülmez diye bir dini inancı yoktur.
Si alguien no puede resolver de alguna manera esto... quiero que sepas que a mis hombres no le importa matar a una mujer.
Hakim yavaşça ayağa kalktı ve "Sayın meslektaşım, lütfen, sorgulamanın devamı hususunda oldukça nazik davranın." dedi.
Se levantó de la silla con pesadez y dijo : "Querido colega, tenga usted la amabilidad de proseguir con el interrogatorio".
"Her sabah onu merdivenlerden aşağı indirdim ve akşamları tekrar yukarı çıkardım." "Ama bazen onu kaldırdığımda kollarımın ne kadar kolay kalktığını farkettim."
Empecé a bajarla en brazos por la mañana y a subirla por la noche... pero a veces, al llevarla, la sentía más ligera en mis brazos.
Bir kitap yayımlamaya kalktığını ve babamın izin vermediğini anlatmadı mı?
¿ No te contó que quería publicar un libro y papá no lo dejó?
Mükellef bir kahvaltıdan yeni kalktım ve servisi de Bay Cutter'ın yardımcısı yaptı.
Acabo de desayunar y me quiso seducir... el asistente del Sr. Cutter.
- Sınıfsal engeller kalktı mı?
- ¿ Existen aún barreras de clases?
Onu zorlanacağı belli olan bir hendekten atlatmaya kalktım. Bacağımın üstüne düştü, kalkmak bilmedi.
La hice saltar una zanja demasiado grande, y... cayó en mi pierna y no podía levantarse.
Biraz sonra yine uyandım, o yatakta yatan adamın yatağından kalktığını gördüm.
Más tarde, el tipo de esa cama volverá a salir.
Bu yılın lanetinin kalktığını varsayıyorum... Aklı dengemin yerinde olduğunu bildirerek, vasiyetimi açıklıyorum. Neustein'deki şato da dahil olmak üzere, bütün mal varlığım dört varisim tarafından paylaşılacaktır.
Como he establecido, habiendo transcurrido el año de la maldición, dispongo, en pleno uso de mis facultades mentales, que mi herencia, incluyendo el castillo de Neustein, sea dividida en cuatro partes iguales entre mis herederos :
- Ayağa kalktığım gibi oturmasını da bilirim, tamam mı?
- Me paré sólo. También puedo sentarme, ¿ sí?
Ama eğer kalktığını görürsem, hemen kapatırım.
Pero si intentas levantarte la apago enseguida.
Sabah kalktım, kahvaltısını verdim.
Tenía mis 5 tomans bajo el tapiz.
Ben de, "elbette", dedim, biliyorsun, "neden olmasın". Bunun üzerine onunla gitmek üzere ayağa kalktım, ayağım bahçe hortumuna takıldı, ayağımı çarptım ve çaydanlığın üzerine düşerek tepeden aşağıya yuvarlandım ; sonunda çöpe bulandım.
Yo dije, seguro, usted sabe, por que no, asi que me levante, para ir con ella, tropece con la manguera del Jardin, golpeo mi ojo y cai sobre la tetera cuesta abajo hasta el establo, cubriendome de basura.
Yarın kalktığımızda, onlar çoktan ot biçmeyi bitirmiş olur.
Cuando mañana nos levantemos, ya habrá terminado la siega.
Bu gün tam olarak kaçta kalktın bakalım.
Dime exactamente a qué hora te levantaste hoy.
Kötü bir şey yapmaya kalktıkları an kafalarına vurup tıpkı bu herife yaptığımız gibi ondan kurtulacaksın.
El el momento que intenten algo sucio les atizas en la cabeza y nos deshacemos de ellos.
Bu sabah yatağın solundan mı kalktık?
¿ Nos hemos levantado en el lado equivocado de la mojada esta mañana?
Kalktığımda kıçımın büyüdüğünü göremiyorsan yaşlı adamın onu ezmiş olduğundandır.
Si no tengo culo cuando me levante es porque el viejo se lo ha comido.
Uçağımı çalmaya kalktınız.
Intentó robarme la avioneta.