English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ K ] / Kanıyorsun

Kanıyorsun traduction Espagnol

973 traduction parallèle
Hançerlediğim Yune... neden sen kanıyorsun, taş kafa?
Es Yune a quien apuñalé... así que, ¿ por qué eres tú la que está sangrando?
Artık kendi başına mı yıkanıyorsun?
¿ Te lavas tu solo?
Çocuk gibi kanıyorsun baba.
Eres fácil de convencer, papá.
Sen orada mı yıkanıyorsun?
¿ Ahí es donde se baña Ud.?
Brad, sen kanıyorsun.
Brad, estás sangrando...
Brad, zıpkın yemiş balık gibi kanıyorsun.
Brad, sangras a chorros.
Kanıyorsun.
Está sangrando.
- Ama sen hep yıkanıyorsun.
- ¡ Pero siempre te das un baño!
- Hep yıkanıyorsun.
- ¡ Te Io dije! ¡ Estás bañándote a diario!
Kanıyorsun.
Estás sangrando.
- Kanıyorsun.
Estás sangrando.
Jim, bu kan davasını unutmaya çalışıyorum, neden sen de aynısını yapmıyorsun?
"Jim, he intentado olvidar esa disputa, ¿ por qué no puedes hacer tú lo mismo?"
Bu eve girip çıkan insanları tanımıyorsun.
No sabe qué hombres solemos ver.
- Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
- ¿ Qué intentas probar?
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
¿ Qué tratas de probar?
Görüşünü çok güzel anlatıyorsun, Holmes ama hiçbir şey kanıtlayamazsın.
Muy bueno en teoría, Sr. Holmes, pero no puede probarlo.
Başımda bir kan pıhtısıyla her an ölmeyi beklemek ya da, bir çıkmaz sokakta sırtımdan kurşunlanmak mı istiyorum sanıyorsun?
¿ Con un coágulo esperando la muerte día tras día? ¿ O con una bala en la espalda en una calle cualquiera?
Kanıtları yok etmeye çalışıyorsun, tamam mı?
Parecerá que ha querido destruir las pruebas.
Yüzünü kan revan içinde bırakıyorsun.
¡ Dejando que te golpeen la cara hasta sangrar!
Bana göre kanıtlar. Beni tanımıyorsun.
Para mí es sagrado, no me conoce.
- Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? - Hiçbir şey.
- ¿ Qué intentas demostrar?
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
¿ Qué intentas probar?
- Ne kanıtlamaya çalışıyorsun?
- ¿ Qué intentas demostrar?
Yabancı bir ülkedesin. Çalmadığını kanıtlayamıyorsun.
Eres extranjera, y será difícil probar que no la robaste.
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
¿ Qué intentas demostrar?
Ne kanıtlamaya çalışıyorsun? Damarlarında bir damla insan kanı yok senin.
¡ Eres el hombre más inhumano que he visto!
Jube, tatlım, neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Jube, querido, ¿ qué vas a demostrar?
Bunu kendine mi saklıyorsun, ey hakan? Çok iyi bir hediye olurdu.
Si hubiera capturado una así, oh, kan... habría sido un obsequio digno de ti.
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
¿ Qué quiere demostrar?
- Sen kan banyosu yapan savaşçıyı arıyorsun.
Estas buscando al guerrero sanguinario.
Kanımı ısıtıyorsun. Sanırım yatmaya gideceğim.
Calentando mi sangre me mantendré despierto
Önüme çıkan her kıza böyle davrandığımı sanıyorsun.
Crees que eres tan atractivo que cualquier chica se moriría por que la besaras. Ay, Dios.
Sen benim kanımı kurutmaya mı çalışıyorsun?
¿ Intentas matarme? Sube al auto.
Şimdi daha büyük bir hayal kırıklığı yaratıyorsun Koşan Kurt Wringle'ın oğlu diyorsun... -... ama hiç kanıt yok.
Y ahora quiere hacer pasar a Running Wolf por el hijo de la señora Wringle cuando no hay pruebas de que sea su hijo.
Yardım etmeye mi çalışıyorsun yoksa telefona çıkan uyuzlardan biri misin?
¿ Está realmente ahí o es un contestador?
Mahkemeye direnmekle eline ne geçecek? Deli olduğunu mu kanıtlamaya çalışıyorsun?
Desafiando al Tribunal con un gesto tan obviamente demente...
- Kimlik hususunda yalan söyleyemem. - Kanıtlayamıyorsun. Hala...
Si falsificase una licencia de matrimonio podrían meterme en la cárcel.
Çılgın fikirlerinin haklılığını kanıtlamak için bizi kullanıyorsun, ama hiç yardımcı olmuyorsun. Evet! Hepimiz kıt akıllı yaratıklarız zaten!
Usted se mete con nosotros para probar sus ideas disparatadas... y no para ayudarnos. ¡ Total, somos animales sin ideas!
Böyle yaparak senin için ne kadar önemsiz olduğumu mu kanıtlıyorsun?
Que tú, de una forma muy humillante, me muestras lo poco que significo para ti.
Kanımı kaynatıyorsun sevgili Celestine.
Enciendes mi sangre, mi querida Celestine.
Varlığının bir kanıtı olarak kansız cesetler bırakıyorsun.
Dejando, como evidencia de su existencia, cadáveres sin sangre.
- Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
¿ Qué está intentando demostrar?
Damarlarında babanın Yahudi kanını taşıyorsun.
Y sin embargo también tú tienes sangre judía como él.
Dünya'nın zayıflığına dair kanıtla yuvaya döndüğümüzde neler olacağını biliyorsun. Anlıyorsun.
Creo que sí.
Hiçbir kanıta inanmıyorsun.
Ninguna prueba lo convence.
Kanımca sen yaşlanıyorsun.
En mi opinión, te estás haciendo viejo.
- Nefes aldığını söylüyorsun, kan pompalıyorsun, sıcaklığını koruyorsun.
Dice que respira bombea sangre, mantiene la temperatura.
Kanıyorsun! Sen kanıyorsun, Kirok!
¡ Sangras!
Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
¿ Qué intenta probar?
Erkekliğini böyle mi kanıtlıyorsun?
¿ Y cómo pruebas tu virilidad?
- Bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum. Çalışıyorsun.
No pretendo demostrar nada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]