Karım traduction Espagnol
64,932 traduction parallèle
Karım nerede?
¿ Dónde está mi esposa?
Bana karımı verene kadar sana kaya vermiyorum.
No voy a darles esta roca hasta que me entreguen a mi esposa.
Ama o bebeği alıp götürürlerse eğer, uykunda gelip ümüğünü sıkarım.
Pero si alguien se lleva a esa bebé... Te sofocaré mientras duermes.
Normalde insanlarla daha iyi başa çıkarım.
Normalmente trato mejor con la gente.
Karım ve kızım geliyor.
Mi esposa y mi hija están llegando.
Karım köfte yaptı ve sana da getirmem konusunda ısrar etti.
Mi esposa hizo albóndigas y ella insistió que te trajera algunas.
Ama karım... karım burada.
Pero mi... mi esposa vive aquí.
Karımı ve üvey çocuklarımı kazada kaybettim.
Perdí a mi esposa y mis cosas en el accidente.
Karımın seçtiği çiti ben de sevsem inanılmaz olurdu.
Me gustó la cerca que mi esposa eligió, es increíble.
Ve sonra oğlumu ve karımı düşünüyorum ve beni ölümüne korkutuyor, dehşet verici.
Y luego pienso en mi hijo y mi esposa... y me asusta hasta la muerte, es aterrador.
Kızım, , karımı güzel ve iyi hatırlatıyor,
Mi hija me recuerda a mi esposa dulce y buena.
Birazdan çıkarım.
Enseguida salgo.
Karımı mı düzüyorsun?
¿ Te estás tirando a mi esposa?
Karım Lydia iblisin sesine boyun eğdi.
Mi esposa, Lydia se postró ante la voluntad de la bestia.
Halkını kalkındırmak yerine, kardeşim onları yok etti. Karımın beni yok ettiği gibi.
En lugar de inspirar a la gente, mi hermano la destruyó así como mi esposa me destruyó a mí.
Kendi yöntemimle çıkarım.
Saldré por mis propios medios.
- Eski karım gibisin.
Suena como mi ex.
Karımın mezar kazıcılarıyla işi olmaz.
Mi esposa no hace negocios con los sepultureros.
Karım ve ben kısa zaman önce toprağa verdiğin o deli ihtiyarın tehditlerine maruz kaldık ve senden tek kuruş almadan 10 yıl boyunca o çocuğa baktık.
Mi esposa y yo hemos cuidado de ese chico durante diez años sin un penique tuyo y nada más que amenazas de ese viejo cabrón loco que acabas de enterrar.
Ben kocanım ve sen de karımsın.
Soy tu esposo y tú eres mi esposa.
Bazı şeyleri karımla yatakta tartışırım.
Bueno, hablo de cosas... con mi esposa, en la cama.
Karım tuhaf biridir.
Mi esposa es más rara que un perro verde.
- Ortak çıkarımıza istinaden.
Basada en un interés mutuo.
Nerede olduğunu karım neden bilsin ki?
¿ Por qué tendría que saber mi esposa dónde está?
Müdafaasız olanı kendi çıkarımıza kullanırken onun bir adım önde olduğunu düşünmesine izin vereceğiz.
Le dejaremos creer que está un paso por delante... mientras nos aprovechamos de lo que está desprotegido.
Karım kızarmış ekmek yer.
Mientras mi mujer se come unas tostadas.
Sabahları ben gazete okurken karım sevimli bir küçük kuş gibi kızarmış ekmeğini yiyor.
Y por la mañana leo el Gazette y ella se come sus tostadas como un dulce pajarillo.
Evet, karım da aldı.
Sí, mi esposa también.
- Paraya ihtiyacım olmadı. Karım her şeyimi karşıladı.
No necesitaba dinero, ella pagaba todo.
Yani biraz karışık ama daha önce hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
Es complicado, pero jamás había sido tan feliz.
İki lisanın karışımı gibi görünüyor ama hangi iki lisan olduğu belirlenememiş.
Parece una combinación de dos idiomas pero hasta ahora no han logrado determinar cuáles son.
Çünkü bu aralar Shaolin, Super Fly'la mareşal karışımı gibi.
Porque ahora Shaolin es como Super Fly, un general cinco estrellas.
Çıkar elini cebimden tatlım!
¡ Saca la mano de mi bolsillo, chica!
- Detone olmazsam benimle çıkar mısın?
- ¿ Si no desafino sales conmigo?
Üstünü çıkarıp Biraz oynaşacak mısın?
¿ Te quitarás la ropa Y aspirarás un poquito?
Kafanı mı karıştırdı?
¿ Eso te confunde?
Karın ya da çocuğun var mı?
¿ Tienes mujer? ¿ Hijos?
Bir çıkarın var mıydı?
¿ Te han reclutado?
Daha önce hiç bar kavgasına karışmamıştım.
Nunca he estado en una pelea en un bar antes.
Karışık bir mesele, tamam mı?
Es complicado, ¿ de acuerdo?
Ne yapacağımı, nereye kiminle gideceğime karışamayacağını ne zaman anlayacaksın?
¿ Cuándo vas a entender que usted no consigue algo que decir en lo que hago o donde voy o que con?
Kuzu etiyle pirinci karıştırdım. Bayıldı.
Pedigrí, cordero y mezcla de arroz, le encanta esa mierda.
Bu tertemiz kar tanesini, kızım, ışığım aşkım, Winter'ımı sevgi dolu kollarınıza alın.
Acoge en tu seno a este, el más puro copo de nieve, mi hija, mi luz, mi amor... mi Invierno.
Karım bunu seviyor.
Y a ella le gusta.
Çamaşırları mı karıştırdın?
¿ Rebuscas entre la ropa sucia?
- Benim çıkarım ne olacak? - Biraz nakit.
¿ Y qué hay para mí?
Sonra yemeğe çıkar mıyız?
¿ Cenamos más tarde?
Genelde arka taraftan çıkarım.
Generalmente salgo por atrás.
Bu karışım, çapraz onaylama...
Es una mezcla de colaboración polinacional cruzada...
Karıştırmış olmalıyım.
Seguro me confundí.
Hadi bakalım, çıkar şunları.
Quítate eso.