Karın traduction Espagnol
88,563 traduction parallèle
Çıkarın baklayı.
Suéltalo ya.
- Yardım! - Çıkarın beni buradan.
¡ Ayuda!
Bullock, Alfred ile birlikte Kathryn'i garajdan çıkarın.
Bullock, tú y Alfred llevaos a Kathryn por el garaje.
- İşbirliğimizin çıkarını düşünürsek ortağının arkadan bıçaklaması aslında aradığın cevabı bulmana ön ayak oldu.
- En interés de cooperar... las puñaladas de tu socia llevan a la respuesta que buscan.
Senin bu işten çıkarın ne Grodd?
¿ Cómo te beneficias de todo esto, Grodd?
- Çıkarın!
- ¡ Hazlo!
Karın olmak istiyorum Barry.
Quiero ser tu esposa, Barry.
Savitar'ın hafızasını kazanmasından senin çıkarın ne?
O no. Si Savitar recupera sus recuerdos, ¿ qué ganas tú?
Savitar'ın hafızasını kazanmasından senin çıkarın ne?
Si Savitar recupera la memoria, ¿ qué ganas tú?
Sen Stefan, kanunen bu güzel kadını karın olarak kabul ediyor musun?
Stefan, ¿ tomas a esta hermosa mujer como tu legítima esposa?
Beni bu cehennemden çıkarın.
Simplemente sácame de aquí.
İkiniz, garaja gidip araç aküsünün şarjdan çıkarın.
Uds. dos, diríjanse al garaje y... desenchufen la batería del automóvil.
- Karınız bahsetmişti.
- Su esposa lo mencionó.
Karın tarafından arabanda bulundular.
Encontrados en su coche. Por su mujer.
Garsonlardan biriyle sevişmek için karının 50. yaş günü partisini hazırlık aşamasında terk edip gidip kondom mu aldın?
Dejó los preparativos de la fiesta de los 50 años de su mujer para ir a comprar condones para poder tener sexo con una de las camareras.
Memleketiniz Bebbanburg'e uzun yürüyüşünüzün tadını çıkarın.
Disfrute el largo camino de regreso a Bebbanburg.
Çocukların tadını çıkarın!
¡ Aproveche a los niños!
- "Anın tadını çıkarın" olacaktı.
- Aproveche el día. - Dije "día".
Başka kimlerin karıştığını da bilmek isterim.
Y quiero saber quién más está involucrado.
Ama sonra onu tutukladın ve sürpriz, kayıplara karıştı.
- Quizás. Pero entonces lo arrestas, y, voilà, desaparece.
Nygma'yı hiç karıştırmamalıydın.
Nunca debiste haber involucrado a Nygma.
İnsanın içinde gizlediği karanlık yönlerini ortaya çıkarıyordu. - Sen de kapmıştın.
Sacaba a la luz lo más oscuro de cada persona, lo que tuvieran en lo más profundo, y tú estabas infectado.
Küstahlığına başka kimi karıştırdın?
¿ Quién más se ha ganado tu confianza?
Wally uzun zamandır bunu bekliyordu, anın keyfini çıkarıyor.
Ya sabes, ha estado deseando esto durante mucho tiempo, está disfrutando el momento.
İlk hızcı olduğu yalanını ortaya çıkarıyor. Bu efsaneyi yayıp, çağlar boyunca kendine müritler topluyor.
Creando la mentira de que fue el primer velocista, difundiendo el mito y reclutando acólitos por todas las épocas.
Ateş sıcaklığını ve yanık izlerini hesaplarız belirtiler ise şellak, potasyum per-klo-rayt veya amonyum perklorata yakıldığında yüksek sıcaklıkta yanan bir ateş ortaya çıkar.
Calculamos la temperatura de la flama y los patrones de quemaduras, y un signo indicador es cuando la goma laca está quemada en "percloratato" de potasio o en perclorato de amonio, lo que es considerado como un acelerante de alta temperatura.
İlk hızcı olduğu yalanını ortaya çıkarıyor. Bu efsaneyi yayıp, çağlar boyunca kendine müritler topluyor.
Creando la mentira de que él fue el primer veloz, esparciendo el mito y reclutando seguidores a lo largo de las épocas.
Ateş sıcaklığını ve yanık izlerini hesaplarız belirtiler ise şellak, potasyum per-klo-rayt veya amonyum perklorata yakıldığında yüksek sıcaklıkta yanan bir ateş ortaya çıkar.
Calculamos la temperatura de la flama y los patrones de quemaduras, y un signo indicador es cuando la goma laca está quemada hasta "per-clo-ratato" de potasio o en perclorato de amonio, lo que es considerado un acelerante de alta temperatura.
Bu günlerde ikinci şansımın tadını çıkarıyorum.
Tengo debilidad por las segundas oportunidades últimamente.
Kai az kalsın içini dışarı çıkarıyordu, ben oradaydım.
Kai casi te destrozó y yo estaba justo delante.
Karıma iki güzel kızını yetiştirmesi için, yardım edeceğim anlamına geliyor, ve sonra onların çocuklarına.
Significa que ayudaré a mi mujer a criar a sus dos preciosas hijas y a sus hijos después.
Seni bu işe karıştıracağını sanmazdım.
No creía que quisiera involucrarte en todo esto.
Ve sonra karımı dönüştürdüğünü ve karımın bunu istediğini öğrendiğimde.
Después descubrí que la había transformado, y que eso era lo que ella quería.
Yakın zamanda Virginia Eyaleti tarafından... bana verilen yetkiye göre... Sizi karı koca ilan ediyorum.
Con el poder que me ha sido recientemente conferido por la Commonwealth de Virginia, yo os declaro marido y mujer.
Garip, dağınık, karışık, üzücü, harika, şarşırtıcı ve en önemlisi destansı.
Rara, caótica, complicada, triste, maravillosa, increíble y, sobre todo, épica.
Bu espresso karışımı insalığın şimdiye kadarki en sevdiğim tarafı.
Este brebaje "espresso" es, de lejos, lo que más me gusta de la humanidad.
İkinizin ne naneler karıştırdığı pek fark etmez. Çünkü sizin keyfimi kaçıramayacağınız kadar çok mutluyum.
Bien, no importa los chanchullos que las dos estéis tramando, porque, francamente, estoy demasiado feliz para que vosotras arruinéis las cosas.
- Bir şeyler karıştırdığını biliyordum.
Sabía - que estabas tramando algo.
- Eski karımın hayatı tehlikede.
La vida de mi exmujer pende de un hilo.
Dedektifin odadan çıkarılmasını engelleyecek biri varsa o da sensin.
Si alguien puede evitar que la detective sea trasladada, ese eres tú.
Tamam gümüş merminin kaplamasını alkolle karıştır.
Vale, haz la mezcla, cubre una bala de plata.
Sam bana destek çıkar mısın?
Sam, ¿ quieres apoyarme?
Çünkü bana yeniden alyan anahtarı var mı diye sorarsan oraya gelir o hurda deposu dükkanınızı başınıza yıkarım!
Porque si me preguntas si tengo la llave allen de 6 milímetros una... y otra vez, voy a bajar ahí y voy a quemar esa tienda tuya de chatarra vikinga hasta los cimientos!
Bir yerden sonra durmasını söyledim ama karım işte, daha önce hayır duymamış.
Le dije que tenía que parar en algún momento, pero así es mi mujer, nunca acepta un no por respuesta.
Dükkanı işletme şekli karımın vardiyaları, mülteci sorunları...
La forma en que dirige la tienda, la forma de poner los turnos a mi mujer, la crisis de los refugiados.
Kendine hakim olamayıp kavgaya karıştığın partide.
En la fiesta... de la que se fue solo... - y después de una pelea.
Ian Winterman karısını taciz etmen konusunda seninle konuşmak zorunda kaldığını söyledi.
Ian Winterman dice que tuvo que hablar con usted porque estabas acosando sexualmente a su mujer.
Özellerine karışılmamasını istiyorlar, hak ediyorlar.
Necesitan y merecen privacidad.
Cath Jim'in gecenin devamında kayıplara karıştığını söylemişti.
Cath nos dijo que Jim desapareció al final de la noche.
Amcama gideceksin. Karısını sorduğu zamansa Bebbanburglu Uhtred'in yatağında olduğunu söyleyeceksin.
Irás con mi tío... y cuando pregunte por su esposa, le dirás que está en la cama de Uhtred de Bebbanburg.
Artık birbirinize bağlandığınıza göre Uthred ve Gisela ben de sizi karı koca ilan edebilirim.
Ahora que están unidos, Uhtred y Gisela... los declaro marido y mujer.
karin 119
karina 16
karın ağrısı 18
karınız 52
karın var mı 18
karın nerede 32
karınız mı 21
karın nasıl 41
karıncalar 18
karın mı 65
karina 16
karın ağrısı 18
karınız 52
karın var mı 18
karın nerede 32
karınız mı 21
karın nasıl 41
karıncalar 18
karın mı 65