Kase traduction Espagnol
1,111 traduction parallèle
Kendinize Mesih'in Kase'sini niye aradığınızı sorun.
Pregúntese... ¿ Por qué busca el Grial de Cristo?
Günahkarlar için Yaşam Kase'sinde sonsuz lanet var.
Para el pecador, el Cáliz de la Vida traerá maldición eterna.
Bir kase Kraft karamel parçası istiyorum.
Quiero un bote de caramelos.
Gerçekten, kanseriniz olduğunu öğrendiğinizde kendinize bir kase brokoli alın.
¡ Es cierto! ¡ Si te enteras que tienes cáncer, tómate un buen cuenco de brócoles!
Aslında, doktoruna da bir kase brokoli götür muhtemelen, onun da kanseri var.
¡ Joder! ¡ Llévale a tu médico un cuenco de brócoles!
Belki dönüşte sana koca bi kase tavuk çorbası getirebilirim.
Quizá encuentre a alguien que te traiga una sopa de pollo.
Yemekhaneye gelin az sonra Size büyük bir kase etsuyu yapacağım.
Al refectorio vendréis enseguida y os haré tomar una gran taza de caldo.
Bu bir kase.
Es un Grial.
Kutsal Kase.
El Santo Grial.
Kutsal Kase bir milyarderin evinde mi?
El Santo... ¿ Un billonario tiene el Santo Grial en su biblioteca de la 5 ° Avenida?
Kase...
La copa.
FBI bir kase pirinçle Joe Lewis'i bulamaz.
El FBI. no encontraría a Joe Lewis en un cuenco de arroz.
Tekrar kazanırsam, bir kase daha hububat alacağım.
Si gano otra vez, Obtendre... Otro plato de cereal.
Mutfak içinde yürürüm... Tavuk dolu kase ile...
Camino por la cocina... con el bol del pollo...
Heralde bir kase istersin, ha? Hadi bakalım, hmm?
Supongo que te gustaría un plato.
- Kase?
- ¿ Brote?
Bize bir kase daha beleş turşu getirin.
- Lo siento, no. Tráiganos otro bol de pepinillos gratuitos.
- Ben de bir kase istiyorum.
- Yo los tomaré.
Kenar mahalle güzelinin Kutsal Kase'si sanki, ha?
¿ Una especie de Santo Grial en el camino del sexo?
Çorba yapıp duruyor. Bir kase daha verip duruyor. - Sonra bir kase daha veriyor.
No para de hacer sopa y de ofrecerme un plato detrás de otro...
Monty Python ve Kutsal Kase.
Monty Python y el santo grial.
Rica etsem bir kase getirir misiniz?
Tráigame unas.
Belki acınılacak biri olmayı seviyorsun. çeyreklik için yalvarmayı, yağmurda uyumayı, bir kase çorba için, yarım saat boyunca....
Quizás te guste ser objeto de piedad pedir limosna dormir bajo la lluvia.
Karşılığı ise bir kase pilavdı ve hayattan bir gün daha.
Nuestra paga era un tazñon de arroz y otro día de vida.
Aydınlanmaya erişebildiysem, bu kase akıntıya karşı koyabilir.
Si puedo alcanzar la Iluminación, Haré que este recipiente... Flote corriente arriba.
Bu kase Jesse için...
Esta vasija es para Jesse.
Diğer yanda, benim gibi bir adam için, hayat yakutlarla dolu bir kase.
la vida es un puñado de rubíes.
İnanılmaz büyüklükte bir kase.
Un enorme puñado.
Masadaki her kase pirinçten.
Todo lo servido en esta mesa lo hice yo.
Hindiçini'ne bile gidecek olsa bir kase pirincin içine bir zenci saklayıp Butch'u kıçından mıhlamanızı istiyorum.
Si Butch se va a Indochina... quiero a un negro oculto en un plato de arroz, listo para matarlo.
Bir kase şeker yedik, bir iki kadeh likör içtik tüfeklerimle oynadık, kadınlar aradık.
Compartimos un taza de azúcar. Tome unos tragos de licor marrón. Jugamos con mis escopetas.
- Bir kase daha. Kurallara uy!
muy dulce, quiero otro bowl.
İki kase istiyorum.
uno por cliente. quiero dos bowls.
Evet. Kase kalmamış, getireyim.
si me he quedado sin bowls, pero te conseguiré uno.
Bir kase yemek alabilir miyim?
me puede dar un bowl de tofu?
Yardımınız için sağ olun, çocuklar ama sanırım bir kase mısır yer, eklemlerimize merhem sürer....... ve ağzımızdan salyalar akarak kanepede uykuya dalarız.
Gracias, chicos. Comeremos crema de maíz, nos untaremos linimento en articulaciones y nos dormiremos en el sofá.
Yılın 7 ayı boyunca kanepede oturup televizyon karşında bir kase kraker yiyip buz gibi soğuk bira içerken beyzbol seyretmek çok güzeldi...
Está bien que siete meses al año nos sentemos en el sofá con un plato de galletas Y una cerveza fría y viendo béisbol.
Daha yeni bir kase Kix yedim.
Acabo de comer cereal.
Dünyada uygun bir kase bulamadığıma hala inanamıyorum. Bu senin, her çoğaltıcı görüşünde sipariş vermeni engellemiyor ama. Evde olmak güzel mi?
Creo que ocurrió el jueves pasado, alrededor de las 17 : 00 horas.
Unutma, her sabah Noel Baba'nın Küçük Yardımcısı'na bir kase mama vereceksin.
Acuérdate cada mañana de darle un cuenco de comida al ayudante de Papá Noel.
Bir kase "shao-dair" efendim.
Es un bol de "soupe de marisques", senor.
İki kase mısır gevreği 3 dilim hindi jambonu, patlamış mısır, 5 fıstıklı MM ve 3 likörlü çikolata yedim.
Yo tenía dos tazas de K Especial, tres pedazos de tocino del pavo, cinco barras de MM, y, como, tres pedazos de menta.
Bize, içinde kutsal su ve bakire kanı bulunan bir kase ve o karışıma batırılmış üç dilim ekmek gerekiyor.
Necesitamos una copa con cuatro hostias consagradas ungidas en la sangre de una doncella.
Bizim zamanımızda ne mısır gevreği, ne süt, ne de kase vardı.
Cuando era niño, no teníamos leche, cereal ni tazón.
Kase sağlam mı?
¿ Tiene grande el trasero?
Ah Hsi'ye bir kase daha ver.
Dale a Ah Hsi otro plato.
Evet. Ben sizin taze patlamış mısırlarınızdan, bir kase istiyorum.
Me gustaría un plato De su más frescas palomitas de maíz, por favor.
Valla bir kase mulagatani de şimdi çok güzel giderdi.
Bueno, un plato caliente de Mulagatani vendría bien.
Gachet, Gişe, Gaucher. Kaşe, klişe değil.
Gachet, Guichet, Gaucher... no cachet, cliché.
Bu kase boş.
Éste tazo está vacío.
Ne kadar para verseler bir kase bok yersin? Biraz kıvrılıyor.
Ladeada.