Kaçırdın traduction Espagnol
11,244 traduction parallèle
Aklını mı kaçırdın sen?
¿ Estás loca?
Ya ben seni yanlış duyuyorum ya da sen aklını kaçırdın.
No escuché correctamente, ¿ verdad? Es eso o perdiste la razón.
Sen aklını mı kaçırdın?
¿ Estás loco?
Harika bir fırsattı ama kaçırdın.
Tuviste una buena oportunidad. Es un desperdicio.
Birine vurdun! Aklını mı kaçırdın?
¡ Atropellaste a alguien!
Birkaç durak mı kaçırdın yoksa?
¿ Qué, te has saltado unas pocas paradas?
- Kaçırdın, yatmaya gitti.
- Oh, tú la perdiste, ella está en la cama.
- Aklını mı kaçırdın sen?
- ¿ Has perdido la maldita cabeza?
Sen aklını mı kaçırdın?
¿ Estás como una puta cabra?
Dün gece onu benim evimden kaçırdın!
¡ Se la llevó de mi casa anoche!
Trubel'ı kaçırdın!
Usted se llevó a Trubel.
- Chavez'i mi kaçırdın?
¿ Secuestraste a Chávez?
Bunu nasıl gözden kaçırdın?
¿ Cómo no lo has visto?
Canım içkiyi biraz fazla kaçırdın sanırım.
Creo que has bebido demasiado, corazón.
- Lanet olasıca aklını mı kaçırdın?
- "Y entonces, el bebé oso dijo..." - ¿ Acaso te volviste loco?
Neyi kaçırdın dostum?
- ¿ Se te pasó qué, amigo?
Hepiniz aklınızı mı kaçırdınız yoksa ben mi?
¿ Todos han perdido la cabeza, o... o yo la perdí?
Akşam yemeğini kaçırdın.
Te perdiste la cena.
- Aklını mı kaçırdın sen?
- ¿ Está Ud loco?
Aklını mı kaçırdın sen?
¿ Te volviste loco?
Aklını mı kaçırdın!
¡ ¿ Estás loca? !
Sen aklını mı kaçırdın?
¡ Tú! ¿ Estás loco?
Kralın kılıcını çalmaya cüret etmekle kalmayıp bir de prensesi mi kaçırdınız?
usted es el responsable, por el robo de la espada y secuestrar a la princesa.
Yıldızlarla pullanmış aklını mı kaçırdın?
¿ Se te zafó un tornillo debajo de esa máscara de estrellita?
Memur Ahn'ın geçen hafta elinden kaçırdığı suçluyla ilgili araştırma yapmayı düşünüyorum.
Estoy pensando en hacer un artículo de cómo el oficial Ahn perdió un criminal hace una semana.
Yangını gözden kaçırdığını kim söyledi?
¡ Ese! ¿ Quién dijo que él descuidó el caso de fuego?
Atık fabrikasında meydana gelen patlamanın ihbarını alıp umursamayan Memur Ahn'ın daha önce elinden bir suçluyu kaçırdığı öğrenildi.
El día anterior a la explosión en la fábrica de desechos, El oficial Ahn, quien solo regresó a la estación después del reporte de una explosión, ha sido revelado como el oficial que perdió un culpable dentro de la estación de policías recientemente.
Latham'la olan kaçırdığın toplantıyı yarın 15 : 00'e kaydırdım.
Reprogramé la reunión que te perdiste con Latham... para mañana a las tres.
Şimdi Ricky'i de mi kaçırdıklarını söyleyeceksin yani? Asla inanmam.
¿ Me vas a decir que a Ricky también lo secuestraron?
Callen ve Sam'i kaçırdılar ve bir NSA ajanının esir olduğunu mu düşündürdüler?
¿ Secuestraban a Callen y Sam y... les hizo pensar que era un agente de la NSA secuestrado?
Güvenlik kayıtlarını tekrar inceleyip kaçırdığımız bir şey var mı diye bakacağız.
Volveremos a revisar las grabaciones para ver si algo se nos escapó.
Onun Trubel'ı kaçırdığını düşünüyor.
Piensa que ella se llevó a Trubel.
İş ortağımın aklını kaçırdığını düşünüyordum.
Creía que mi compañero se había vuelto loco.
Latham'la olan kacırdıgın toplantıyı yarın 15 : 00'e kaydırdım.
Reprogramé la reunión que te perdiste con Latham para mañana a las tres.
Tanm da, akıl almaz derecede karmaşık olan sıradan pastanızın, ortalama bir dilimi... Bir şey kaçırdık mı? yâni 400 yıl dışında.
Solo una porción del pastel increíblemente complejo y causal. ¿ Nos perdimos de algo?
- Elimizde Henry Graham'i apartmanının önünden... -... kaçırdığına dair görüntüler var.
Tenemos un vídeo en el que secuestras a Henry Graham justo a la salida de su apartamento.
11. yaş günümü kaçırdığında en fazla uçuş olan gün doğdum diye kendimi suçlamıştım. - Babam için haklıydın, Boyle.
Tenías razón sobre él, Boyle.
Başkalarının gözden kaçırdığı bağlantıları ben bulurum diye umuyordum.
Esperaba encontrar conexiones que a otros se les habían escapado.
Diğer insanların kaçırdığı detayları yakalayabilme alışkanlığınız var.
Sé que hacen un hábito de ver cosass que otros se han perdido.
Ya ayık olsaydım anında fark edebileceğim bir detayı o an gözden kaçırdıysam? Hayatını kurtarabilecek bir detayı?
¿ Y si se me escapó algo que mi yo sobrio habría observado en un instante que podría haber salvado su vida?
Hiçbir şey kaçırdığını düşünmüyorum.
No creo que se te escapara nada.
Bu sabah iyi bir insan avını kaçırdığımız için üzgünsün biliyorum.
Sé que estás decepcionado por haberte perdido esta mañana una gran cacería.
Ben onları ararken, onların eşeğimi kaçırdığına inanamıyorum.
No me puedo creer que se llevaran a mi burro cuando realmente los buscaba a ellos.
Söylesene Martin eşeğini kaçırdıklarını nereden biliyorsun?
Bien, cuéntanos Martin... ¿ cómo sabes que tu burro fue abducido?
Hayır, onu kaçırdıklarını biliyorum çünkü...
No, sé que se lo llevaron porque...
Peki eşeği uzaylıların kaçırdığını nereden biliyorsunuz?
¿ Y cómo sabe que los aliens abdujeron al burro?
Ne kaçırdığını görmeni istedim böylece bir dahaki sefere başına ne geleceğini bileceksin.
Solo quería que lo vieras para que sepas lo que te estás perdiendo para que aprendas en el futuro.
Bu yüzden Home Depot'daki çini sergisini kaçırdım fakat sizin adınıza sevindim.
pero bien por ti.
Nasıl oldu peki? Suç ortağını gizlice kiliseye sokup kimsenin bakmadığı bir sırada Kate'i kaçırdılar öyle mi?
Entonces qué, ¿ envió a algún secuaz a colarse en la iglesia y apoderarse de Kate cuando nadie estaba mirando?
Tanrım, bir şantaj dosyasını bulmanın merkezinde olduğumu gözden kaçırdığım için ne kadar kötü bir profilci olmalıyım...
Dios, que analista de perfiles tan horrible debo ser para no haber visto el hecho de que soy central en el descubrimiento de un archivo de chantaje que inclinará la balanza de poder en...
Hikâyenin en önemli noktasını kaçırdığını düşünen bir ben miyim?
¿ Soy el único que se ha perdido una parte esencial de la historia?