Konuşmak mı traduction Espagnol
5,987 traduction parallèle
Konuşmak mı istediniz?
¿ Quieren hablar?
Hayatını mahvettim ve sen sadece konuşmak mı istiyorsun?
¿ Arruiné su vida y quiere hablar?
Bizimle konuşmak mı istiyorsun?
¿ Nos quiere para hablar?
Benimle ya da onunla konuşmak mı istedin?
¿ Querías hablar conmigo? ¿ O con ella?
Duyguların hakkında konuşmak mı istiyorsun?
'¿ Quieres hablar de sentimientos? '
Kusura bakma Stephen, sen konuşmak mı istiyordun?
Lo siento, Stephen, tú... ¿ Querías hablar?
Konuşmak mı istiyorsun?
¿ Quieres hablar?
Konuşmak için zamanım olmadığına üzgünüm.
Siento no haber podido charlar.
Sadece seninle konuşmak istiyorum adamım.
Solo quiero hablar contigo, tío.
Bağışlayın ama benimle ne konuşmak istediğinizi anlayamadım.
Perdón, pero sigo sin entender cuál es su interés en mí.
Kimseyle konuşmak yok. Anladın mı?
No le hables a nadie. ¿ Entendido?
Eğer ağrı yönetimi hakkında konuşmak gerekiyor, palyatif bakım.
Tienes que hablar del tratamiento del dolor, cuidados paliativos.
Konuşmak istemediğini biliyorum ama iki saatten fazladır arabayız. Eğer ne olduğunu bize açıklarsan babanla ben sana yardım edebiliriz.
Sé que no quieres hablar del tema pero hemos estado conduciendo durante casi dos horas, y creo que te podemos ayudar si nos cuentas qué ha pasado.
Sanırım seninle konuşmak istiyor.
Creo que le gustaría hablar con usted.
Ama sadece eğleniyoruz konuşmak için zamanımız olmadı.
Pero lo único es que, nos hemos estado divirtiendo tanto, que no hemos tenido tiempo para, ya sabes, hablar.
Sahneye çıkıp konuşmak zorunda kalmadım.
Tampoco alguna vez tengo la oportunidad de decir un discurso.
lütfen tatlım. Gerçekten seninle konuşmak istiyorum.
Realmente me gustaría hablar contigo.
Karım ve ben gazetecilerle iyi bir annenin vasıfları hakkında konuşmak için görüşeceğiz.
Mi mujer tiene una rueda de prensa sobre las cualidades de una buena madre.
Okuldan sonra konuşmak istersen buralarda olacağım.
Oye, estaré por aquí para hablar después de clase.
Okuldan sonra konuşmak istersen buralarda olacağım. Seni daha sonra bulurum.
Estaré por aquí para hablar después de clase.
Hadi ama tatlım, bugün cumartesi. Kim işten konuşmak ister ki?
Vamos, cariño, es sábado por la noche. ¿ Quieres hablar de trabajo?
Burada Revolution'ı izlemiş olup da bunu konuşmak isteyen var mı?
Alguien mas aqui esta viendo REVOLUTION y esperando a hablar al respecto despues de esto?
Hayır, sanırım bu dazlak kafalı bir beyefendinin işi olmalı. Ama biz Yahudilik hakkında konuşmak için buradayız.
No, Yo-yo-yo creo que fue el trabajo de un caballero de cabeza afeitada, pero, pero estamos aqui para hablar acerca del Judaismo.
Hangi konuda konuşmak istediğine dair bir fikriniz var mı?
¿ Alguna idea sobre de qué quería hablarle?
Sana sunacağımız bir fırsat ile ilgili konuşmak istiyorduk...
Tan solo quería comentarte una oportunidad que tengo...
Saç, kıyafetler, erkekler cilt bakımı hakkında konuşmak...
Hablando de pelo, ropa, muchachos, los productos que puede utilizar para la piel más suave.
Sanırım seninle konuşmak istiyor.
Creo que a ella le gustaría hablar con usted.
- Sanırım seninle yalnız konuşmak isteyen biri var.
Creo que a alguien le gustaría hablar contigo, a solas.
Yarım oktav düşük sesle konuşmak güven iletir omuzlara centilmence, güven verici bir dokunuş avını zararsız hale getirir. Sonra da kolpa. Küçük görme ile gizlenmiş bir övgü kurbanının özsaygısını düşürür onlar seni etkilemek ister.
Bajando tu voz media octava transmite confianza, un gentil, asegurador toque en el hombre desarma tu presa, y luego... el neg un insulto disfrazado como un halago que baje el autoestima de tu presa, haciéndolas querer impresionarte.
Yalanlardan mı konuşmak istiyorsun Alak?
¿ Quieres hablar de mentiras, Alak?
Tanıklarla konuşmak zaman isteyen bir iştir. Zamanımız yok, tamam mı?
Lleva tiempo entrevistar a un testigo.
Burası bizim hakkımızda konuşmak için uygun değil.
Y este no es el lugar para hablar de nosotros.
Bu konuyu sizinle konuşmak isterim ama endişelendiğiniz şey çocuklarım ise bazı konularda size katılmayacaklarından korkuyorsanız ve bundan rahatsızsanız o zaman, bilmiyorum.
Y me encantaría hablar contigo sobre eso alguna vez, pero si es por nuestros hijos por lo que estás tan preocupada, si no están de acuerdo contigo en algunas cosas, si eso no te parece bien, entonces no sé.
Bill'le konuşmak için Bemidji'yi aradım ama çocuğun biri okula silah mı ne getirmiş.
Llamé a Bemidji para hablar con Bill, pero él está... No sé, un chico llevó un arma a la escuela o algo así.
Yine de iyi giyinimli insanlarla din hakkında konuşmak için davet edildiğimde başım belaya girecek.
Y yo me metí en líos por invitar a entrar a esas personas bien vestidas para hablar sobre religión.
Müzakere kelimesi için'M', konuşmak anlamına gelir, tıpkı şimdi yaptığımız gibi.
Y "D" para "Debatir", significa dos personas hablando, como nosotros.
Detektife anlattığım gibi, Pascal konuşmak istiyordu helikopterle Hamptons'a gidelim dedim.
Como le decía al detective, Pascal quería hablar, y le ofrecí un viaje a los Hamptons.
Sana kızgınım dostum. Seninle kardeşimin önünde konuşmak istedim.
Mira, estoy cabreado contigo, tío, y quiero... quería hablar contigo delante de mi hermana.
Yani konuşmak için onu aradım.
Así la hice llamar para platicar.
Konuşmak istersen hep yanındayım.
Estoy aquí si necesitas hablar.
Herhangi bir şey hakkında biriyle konuşmak istersen ben buradayım.
Si alguna vez quieres hablar con alguien de lo que sea, aquí estoy.
Canın ne zaman benimle konuşmak istese konuşmam mı lazım?
¿ Es esa una norma? Porque no tenía conocimiento de esa norma.
Selam. Bir dakikan var mı... Konuşmak için?
Hola. ¿ Tienes un minuto para... hablar?
Onlarla konuşmak istiyorsanız bir toplantı ayarlarım.
Si quiere conocerles, lo prepararé.
Silahsızım. Sadece konuşmak istiyorum.
Estoy desarmado, solo quiero hablar.
Konuşmak isterseniz işinize yarayacak kaynaklarımız var.
Si alguna vez quiere hablar, tenemos recursos disponibles para usted.
- Konuşmak için vaktiniz var mı?
- ¿ Tienes un momento para hablar?
Çocuğum hakkında mı konuşmak istiyorsun?
¿ Quiere hablar de mi hija?
Konuşmak istersen her zaman yanındayım.
Estoy cerca cuando necesites hablar.
Seninle konuşmak güzeldi, adamım.
Ha sido un placer hablar contigo, hombre.
Onun benim için endişelendiğini ve..... olanlar hakkında konuşmak istediğini biliyordum. Ancak biliyordum ki duygularıma ket vuramasaydım sonsuza kadar saklı kalmasını istediğim şeyler içimden sel gibi akıp dökülecekti.
Sabía que él estaba preocupado por mí sabía que quería hablar de lo que había sucedido pero sabía que si lo hacía, si le daba rienda suelta a mis sentimientos aflorarían cosas que quería guardar bajo llave eternamente.