Mecbur kaldım traduction Espagnol
225 traduction parallèle
Ben de mecbur kaldım, inanın.
Tuve que hacerlo.
- Ekmeye mecbur kaldım.
- Tuve que despistarlos.
Mecbur kaldım.
Me vi obligada.
Yapmak istemedim ama buna mecbur kaldım.
Tenía. Tenía. Tenía.
Mecbur kaldım! Bıçaklı bir adam beni takip ediyordu... ve başka bir adam beni pencereden aşağı itmeye çalıştı!
Me perseguía un hombre con un largo cuchillo... y otro trató de tirarme por la ventana.
Biliyorum, yapmamam gerekirdi ama, mecbur kaldım işte. Son gecemiz, güzel görünmek istedim ama, berbat görünüyorum.
Sé que no debí haberlo hecho, pero tuve que hacerlo ; ésta es nuestra última noche y quería estar guapa.
Hayır, ama mecbur kaldım diyelim.
No, pero tengo que hablarte.
Ama ben... Bu kanıya varmak için mecbur kaldım.
Pero me vi obligada a sacar esta conclusión.
Bu adama iğne yapmaya mecbur kaldım.
Le he puesto una inyección.
Mecbur kaldım.
Algo tenía que hacer.
Alışmaya mecbur kaldım.
Debo de estar acostumbrándome.
Mecbur kaldım buna.
Estaba obligada a hacerlo.
Onu bir kere gördüm. Psikoz hastasıydı. Onu kabul etmeye mecbur kaldım.
Lo vi una vez, estaba psicótico, me vi obligado a ingresarlo.
Onunla aynı fikirde olmaya mecbur kaldım.
Y le doy la razón.
- Mecbur kaldım. O...
- Tuve que hacerlo.
- Mecbur kaldım.
- ¡ Quedé reducido a esto!
Ama şimdi oğlumun sesini duydum... ve buna mecbur kaldım.
Mas ahora escuche la voz de el... y tengo que pedir.
Ben de nefsimi müdafaaya mecbur kaldım.
Y me he defendido.
Mecbur kaldım.
No tengo otra opción.
İşim bitmeden orayı terk etmeye mecbur kaldım.
Gracias a la ineficiencia del cuerpo médico de la Flota Estelar me obligaron a salir antes de finalizar mi tarea.
Ben de parayı güvenli bir yere koymaya mecbur kaldım.
Entonces tuve que matarla y ocultar el dinero.
Elimde değildi. Mecbur kaldım.
No pude hacer nada, me obligó.
Yanlız kalacaktı... Elini uzattı, mecbur kaldım.
Te quedarías sola... y debía estar yo para darte una mano.
Satmaya razı olmadınız, zorla almaya mecbur kaldım.
Tendré que coger lo que no me dejaron que pagara.
Mecbur kaldım.
Además, podríamos llegar a un acuerdo...
İmparator olmayı istemedim aslında, ama mecbur kaldım.
De hecho, no quería ser emperador, pero me vi obligado.
Mecbur kaldım.
No tuve alternativa.
- Gerçekten mecbur kaldım.
- De verdad.
Ne demek "mecbur kaldım"?
¿ Qué mierda quiere decir con "no tuve alternativa"?
Umutsuz bir girişimde bulunmaya mecbur kaldım.
Me he embarcado en una empresa desesperada.
Mecbur kaldım.
Tuve que hacerlo.
Ben de ondan ayrılmaya mecbur kaldım. O, birlikte yaptığımız son CD'ydi.
Fuí forzado a decirle, Se terminó, éste será nuestro último CD juntos. "
Uçurumun dibindeydik. İpleri çektiler. O durumda mecbur kaldım.
Estaban subiendo las cuerdas y tuve que tomar una decisión rápida.
- Köpeğe burunsalık taktığın iyi olmuş. - Mecbur kaldım.
- Encantado de que el perro lleve bozal..
- Ben, mecbur kaldım...
Me ví obligado a..
Bunları yapmaya mecbur kaldım.
Lo siento, no sabía que tenía que hacer lo que he hecho.
Mecbur kaldım lordum.
Me vi obligada, milord.
Senin ve takımının korkunç... performansını görünce buraya gelmeye mecbur kaldım.
Me ví obligado a venir... cuando ví la terrible condición en la que están tú y tu equipo.
Mecbur kaldım.
¡ Tuve que hacerlo!
Natasha'yı kurtarmak için buna mecbur kaldım.
Para salvar a Natasha, tuve que acceder.
Mecbur kaldığımı kaç kez daha söylememeliyim.
No sé cómo expresarles mi agradecimiento. - Buenas noches.
Birkaç kongre üyesi ya da senatörün mecbur kaldığımız zaman ne kadar sıkı çalıştığımızı görmelerinin bize bir zararı olmaz.
No nos perjudicará... que vean lo eficaces que somos cuando hace falta.
- Buna mecbur kaldığımı anlamalısın.
- Entenderás que me obligaron.
- Mecbur kaldım!
Te advertí.
Mecbur kaldığımız bazı durumlarda başvurduğumuz şiddetin çeşitli biçimleri vardır, mesela beni öldürmeye çalışmanız gibi.
Hay algunas formas de violencia que nos son obligatorias, como, em... ¿ Cuándo tratará de matarme?
Bunu yapmaya mecbur kaldım.
¿ Qué más podía hacer?
En iyi arkadaşımı kefaletimi ödemesi için sürüklemek zorunda kaldım ve her şeyi açıklamaya mecbur bırakıldım.
Un amigo tuvo que venir a pagar la fianza y luego le expliqué todo el asunto.
Sayenizde mecbur kaldığım için burada gördüm.
Lo he visto aquí, obligada a hacerlo por usted.
Sadece mecbur kaldığım içindi. Üstelik Maryln o işi haberim olmadan yaptı.
Fue una medida desesperada y lo hizo sin mi permiso.
Sizi buna mecbur bıraktığım için üzgünüm ama koridorda sıkışıp kaldım.
Lamento molestarlo.
Buna mecbur kaldığım için üzgünüm.
Siento todo eso.