Ne iyi traduction Espagnol
20,707 traduction parallèle
Hem de ne iyi.
Muy bien.
Ne iyi yapmış.
Qué bueno de su parte.
Durum ne iyi, ne kötü.
No, ni es malo ni bueno.
- Kendinize ve bedeninize iyi bakın. - Ne demek istiyorsun?
Debo cuidar otros cuerpos
Dünyaya evle ne kadar iyi ilgilendiğini göstermek için evi mi terk ediyorsun?
¿ Salir de casa para decirle al mundo lo bien, que manejas un hogar?
Laurence sabah ne kadar iyi olduğunu söyledi.
Laurentz vino esta mañana a contarme cómo ibas.
Bana ne dediğini gayet iyi biliyor gibi geldi.
A mi me parece que sabe perfectamente lo que dice
İyi ne kelimeymiş.
Estoy mejor que bien.
İyi, sırada ne var?
Bueno. ¿ Siguiente?
Senin sağladığın mâhkumiyet kararını duymanın ne kadar iyi hissettireceğini düşünmektense emeklileri düşün, saat ücretiyle çalışanları kartlarıyla giriş-çıkışlarını basan, masum fabrika işçilerini her gün aileleri için yatakalarından sürünerek çıkanları...
En lugar de pensar acerca de cómo se va a sentir escuchar un veredicto de culpabilidad única que trajo, imaginar a los jubilados, los trabajadores por hora. Los empleados de la fábrica inocente tarjeta de tiempo-punzonado follar salir de la cama todos los días para sus familias.
Ne ara bu kadar iyi squash öğrendin?
¿ Cuándo te convertiste en un profesional?
Ama... İlla bir değişiklik olacaksa toptan değiştirip Doğu Bölgesi'ne devretsek daha iyi olur.
Pero... si va a haber un cambio, creo que lo cambiaríamos todo hasta el distrito este.
Böyle bir şeyin ardından iyi hissetmek için nereye gidilir ya da ne yapılır?
¿ Qué haces para estar bien después de algo como eso?
İyi. Merhaba. Ne oldu?
Bien, hola, ¿ qué pasa?
- İyi, ne zaman?
De acuerdo, ¿ cuándo?
Raunt ne kadar çok olursa, senin için o kadar iyi.
Cuantos más rounds estés allí, mejor, ¿ entiendes?
- Bu ne kadar sürecek? - İyi görünmek istiyorsun, değil mi?
¿ Cuánto tiempo llevará esto?
Oldukça iyi? Ne olmam gerekiyor?
¿ Qué se supone que debo hacer?
Ne? Biri iyiyim dediğinde bunun anlamı ben iyi değilim demektir.
Definición de no estar bien cuando alguien dice, "Estoy bien."
İyi adam olmayabileceğini anladığında insan ne yapar?
¿ Qué haces cuando te das cuenta... de que tal vez no eres el bueno?
Evet ama ne yazık ki hepiniz daha iyi bir amaç uğruna feda edilmelisiniz.
Sí, pero, desafortunadamente... debéis ser sacrificados por el bien mayor.
Televizyon manyaklarının kendilerini daha iyi hissetmesi için bir blendera ihtiyacı olduklarına ikna eden ve bu şekilde zengin olan suçluya ne diyorsun?
¿ Qué tal el chiste de la delincuente que se enriqueció haciéndoles creer a los televidentes bobos que necesitan una licuadora para sentirse bien con ellos mismos? Eso es gracioso.
Bak bu iyi bir hikaye. Ne düşünüyorum biliyor musun?
¿ Sabes qué creo?
Ne demek olduklarını çok iyi bilirim.
Los devoró de adentro hacia afuera.
Doris Jones'u ne kadar iyi tanıyorsun?
¿ Qué tan bien conoces a Doris Jones?
Durumumuzun ne olduğunu daha iyi anlayınca kısa bir açıklama yapacağım.
- Voy a estar haciendo una breve aparición una vez que tenemos una mejor idea de... donde están las cosas.
Ne olduğunu bilmiyorum. Ama iyi bir şey olmadığı sesinden belli.
No sé qué es eso... pero tu tono de voz hace que parezca malo.
İyi bir ajan olabileceğini düşünüyorum. Ama senin de böyle düşündüğünü ve bunu ne kadar çok istediğini bilmem gerek.
Creo que puedes ser un buen agente... pero necesito saber si lo crees... y si lo quieres lo suficiente.
Lance, sen menajerimsin ve bu durum her ne kadar tezat olsa da seni seviyorum ama buraya felsefi bir konuşma yapmaya geldiysen kısa ama çok kısa tutarsan gerçekten iyi olur.
Lance, eres mi agente, y te quiero, lo cual es un contrasentido, pero si vienes por una charla filosófica, sería bueno que fuera corta.
Ama o tahta bacakla gemiden aşağı inerken Nick'in yaşadığı mutluluğunu gördüğünde kendini ne kadar iyi hissettiğini hatırlıyor musun?
Pero ¿ recuerdan lo bien que se sintieron al ver lo feliz que se puso Nick cuando pudo pasear a Pata de Palo por el tablón?
- Herkes iyi mi? - Birden ne oldu öyle?
¿ Están todos bien?
Ve hizmetinde ne denli iyi olduğumu sadece o biliyor.
Y solo Él sabe cómo debo llevarla a cabo.
İyi tamam. Bana anahtar takımı bulursan ne yapabileceğime bir bakarım.
Vale, si tienes un juego de llaves inglesas, veré qué puedo hacer.
Pek iyi görünmüyor. Ne oldu?
Eso se ve doloroso. ¿ Qué pasó?
'Çünkü başkalarının market arabalarından alışveriş yapmayı ne kadar sevdiğini iyi biliyorum.
Porque sé lo que te gusta coger cosas de los carritos de los demás.
Gabriel Franks'i ne kadar iyi tanıdığınızla ilgili bana yalan söylemeniz için bir neden var mıydı?
¿ Tenía algún motivo para mentirme sobre su relación con Gabriel Franks?
"Çok iyi olmakla" ne demek istiyorsunuz?
¿ Qué es eso de que se le daba bien?
Gece yüzmek için okula gizlice girmekten daha iyi ne var biliyor musun?
¿ Sabes qué es mejor que entrar en el instituto para un baño nocturno?
"Diğer % 1" ne kadar da iyi etiket olurmuş.
"El otro 1 %" es buenísimo como hashtag.
Nihayet bunu söylemek ne kadar iyi geldi anlatamam.
No puedo decirte lo bien que sienta sacarme esto de dentro.
Demek ki, bu planın ne olduğu öğrenmemiz gerekiyor, elimizdeki en iyi fırsat ise...
Necesitamos averiguar qué es, y nuestra mejor oportunidad es...
Onu hiç sevmediğini biliyorum ; ona ne yapacağımı da iyi biliyorum.
Sé que no lo amas, y sé qué hacer con él.
İyi akşamlar. Uh... burada ne işin var?
¿ Qué hace aquí?
Buradan ne kadar erken gidersek o kadar iyi.
Cuanto antes salgamos de aquí, mejor.
İşin iyi tarafı şu ki, Kaplumbağa her ne yaptıysa,... seni sadece geçici olarak etkiledi.
Bueno, la buena noticia es que lo que fuera que The Turtle te hizo, solo te afectó temporalmente.
Elijah'ın ne kadar tehlikeli olabileceğini senden iyi biliyorum.
Sé mejor que tú lo peligroso que Elijah puede ser.
Ayrıca Toby'ye ne söyleyeceğini de düşünsen iyi olur.
También puede que quieras pensar en lo que vas a decirle a Toby.
Bu versiyonun adı "Gelin ve damadı ne kadar iyi tanıyorsunuz?"
Esta versión es "¿ Cuánto conoces al novio y la novia?"
" Ne kadar cesur ve parlak, o kadar iyi.
"Cuanto más arriesgado o brillante, mejor".
Ne demek. İyi ki geldim.
Sí, yo... me alegro de haber venido.
Babamı ne kadar hatırlıyorsun bilmiyorum ama iyi bir adam değildi. Malcolm Merlyn'le birlik oldu. Bunlar bir yana, şu an hayatta olması için yapmayacağım şey yok.
No sé cuánto recuerdas de mi padre, pero no era un buen hombre, se involucró con Malcolm Merlyn, y dicho todo eso, no hay nada que yo no haría por traerlo de vuelta.
iyi akşamlar 4224
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi aksamlar 25
iyiyim 3981
iyi bayramlar 19
iyi şanslar 1942
iyi sanslar 16
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi eğlenceler 520
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler millet 19
iyi geceler tatlım 84
iyi uykular 287
iyi geceler 8675
iyi değilim 99
iyi seyirler 39
iyimisin 185
iyi misin 6507
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler millet 19