English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ N ] / Nu

Nu traduction Espagnol

5,712 traduction parallèle
O'Malley'nin Koyu'nu sevmediniz mi?
¿ No le gusta La Caleta de O'Malley?
O'Malley'nin Koyu'nu ilk gözlemlediğimde...
La primera vez que observe...
O'Malley'nin Koyu'nu ilk gördüğümde.
La primera vez que vi La Caleta de O'Malley...
O'Malley'nin Koyu'nu, ihtişamlı manzarasını ve olağanüstü doğal güzelliklerini ilk gördüğümde,
La primera vez que vi La Caleta de O'Malley, sus vistas majestuosas y su magnífica belleza natural,
Senin ve bu hayvan yüzünden O'Malley'nin Koyu'nu kurtarmak için tek şansımızı kaybetmiş olabiliriz.
Por tu culpa y la de esa bestia, quizás hayamos perdido la única oportunidad de salvar La Caleta.
Çünkü Hollywood'a geri dönüyoruz, taksilerin, otellerin, kafeinsiz soya sütlü kahvelerin bizi beklediği ve bir daha asla "O'Malley'nin Koyu" nu duymak zorunda kalmayacağımız bir yer.
Porque regresaremos a Hollywood, donde tenemos taxis y hoteles y café descafeinado con leche de soja, y no tendremos que escuchar la palabra "La Caleta de O'Malley" nunca más.
Ama bakın, O'Malley'nin Koyu'nu yeniden kalkındırmak istiyorsak bütün dünyaya burayı tanıtacak bir şey yapmalıyız.
Pero si realmente queremos poner a La Caleta de O'Malley otra vez en marcha, tendremos que hacer algo para que el mundo conozca este lugar.
Çar, hareket edecek Avusturya İmparatorluğu'nu karşılayacak bir manga emretmiş gibi duruyor.
Parece que el Zar ha ordenado que una sección se movilice frente al Imperio Austrohúngaro.
Çünkü bunu yaparsak bütün sistem Avrupa'da barışı koruyan, miadı dolmuş Avusturya İmparatorluğu'nu bile ayakta tutan uyum bozulmaya başlar.
Porque si lo hiciéramos, todo el sistema, el acuerdo que ha mantenido la paz en Europa, que mantuvo incluso el anticuado... Imperio Austriaco a flore, empezaría a venirse abajo.
O'nu çok da iyi tanımıyorum zaten.
No lo conozco muy bien.
Anlaması çok zor ama O'nu bir kez anlayınca onsuz bir hayat düşünemiyorsun ve neden birbirimizi sevdiğimizi hatırlatmak için bir şeyler yapmam lazım.
Es difícil conocerlo bien, pero una vez que lo logras, no te imaginas la vida sin él, así que sé que tengo que hacer algo que lo haga... recordar... por qué nos amamos.
Ve dokuz toplu olursa asal olmaz,... ve 48 de asal değildir.
Y, um, si le dierais nueve bolas no sería un número primo y el número 48 no es... No es un... No es un nú...
Gideon en son kaçışında Chesapeake Matadoru'nu aramaya gitmişti.
Bueno, la úlitma vez que Gideon escapó de custiodia, se fue en busca del destripador.
Ona Chesapeake Matadoru'nu mu vermeliyim?
¿ Darle al Destripador de Chesapeake?
Hepiniz, bu akşam yemekhanede yapılacak olan "Kıç Çatalı Haydutu'nu Yakaladık" partisine davetlisiniz.
Están todos invitados al funcionario "Cogimos el culo crack Bandit" Dance Tonight En la cafetería!
Albert, canını dişine taktın,... Osmanlı imparatorluğu'nu bu hale getirdin ama sence de golf oynamak, saunaya gitmek ya da güvercinleri beslemenin zamanı gelmedi mi?
Albert, que trabajó tan duro haciendo Imperio Otomano lo que es hoy, pero ¿ no crees ahora es el momento para hacer cosas como jugar al golf o tomar un baño de vapor o de comer a las palomas?
- Peki şu... kafanızdaki nu şeyler bir tedavi mi? - Hayır mı?
¿ No?
En iyi takımlardan olan biri Ontario ile oynamak için Atlantik Okyanusu'nu geçtik 16 yaşındaydım ve çok mutluydum.
Cuando cruzamos el Atlántico para jugar contra los mejores clubes de Ontario a los 16 años estaba feliz.
O'nu devlet öldürdü. MIT ise temel prensiplerinin tamamına ihanet etti.
Fue asesinado por el gobierno y el MIT traicionó todos sus principios básicos.
İki, üç yaşındayken Bob O'nu bilgisayarla tanıştırdı.
Cuando tenía dos o tres años, y Bob le presentó las computadoras.
Bir web sitesi fikrim var demişti, ve Paul Graham O'nu "Tabi neden olmasın"
Él decía : "¡ Hey! Tengo esta idea para un sitio web." A Paul Graham le gustó y dijo : " ¡ Claro!
Bu seçimle ilgili hatırlamamız gereken önemli şeylerden biri de, girişimcilik kültürünü bıraktığında, O'nu meşhur eden, sevdiren şeyleri hayranlarını hayal kırıklığına uğratmak pahasına bıraktı.
Una de las cosas más importantes de recordar acerca de esa decisión, cuando Aaron abandonó la cultura del negocio, es que también dejaba atrás las cosas que lo hicieron famoso y amado, y estaba en peligro de defraudar a sus seguidores.
FBI O'nu arayıp, yanında avukatı olmadan bir kafede buluşması için kandırmaya çalıştığında daha da çok korkmuştu.
Se asustó mucho más cuando el FBI finalmente lo llamó por teléfono e intentaron hacerlo ir a una cafetería sin un abogado.
[Arkadaşı] Ben meclise girmiştim, O'nu da yanımızda takılması, staj yapması için davet ettim. Böylece siyasi işleyişi öğrenebilirdi.
Fui al Congreso y lo invité a venir para pasar el rato y practicar por nosotros por un tiempo de esa manera podría aprender el proceso político.
Tabiki ondan dinlemek istedim. Çok fazla sayıda akademik makale indirdiğini söyledi, ve O'nu ibret olsun diye yakacaklardı.
A lo que dijo : "Bueno, he sido... he sido arrestado por descargar muchos artículos académicos, y quieren dar un ejemplo conmigo."
Aaron teslim olmaya gittiğinde O'nu tutukladılar.
Aaron iba a rendirse, y lo arrestaron.
Bana kalırsa, devlet, Swartz'ın Açık Erişim Manifestosu'nu çok ama çok ciddiye aldı. O'nu davasına sımsıkı bağlı, ahlaki zorunluluk hissetmesinden ötürü adil görmediği yasaları çiğnemeye kararlı biri olarak gördü.
Creo que el gobierno tomó nota del Manifiesto de la Guerrilla por el Acceso Abierto de Aaron muy seriamente y creo que vieron en él a alguien comprometido, con un imperativo moral a quebrar la ley, a derrotar la ley que Swartz veía como injusta
Düzeltin O'nu.
Es toda suya, reverendo.
- Liv, O'nu ezip geçiyor. Geri döndü.
- Liv, lo está bordando.
Gizli servis ajanları silahlarını sana doğrultmadan önce O'nu indirmek için tek şansın olacak.
Tendrás solo una oportunidad de quitarla de en medio antes de que tus compañeros del servicio secreto apunten sus pistolas sobre ti.
Gizli servis O'nu buradan götürmeye çalıştı ama mümkün değildi.
Bueno, el servicio secreto intentó arrastrarla fuera, pero fue imposible.
Ayrık ekran, O'nu sabah haberlerinde konuşan birisi gibi gösteriyor!
¡ La pantalla dividida le hace parecer una cabeza que habla en las noticias de un domingo por la mañana!
O'nu feci şekilde öldürmek istedim ama yapamadım.
Estaba deseando llamar a la puerta, pero no lo hice.
Sonunda O'nu yakaladık!
¡ Por fin la tenemos!
O'nu bulursak, Maya'yı da buluruz.
Le encontramos a él, encontramos a Maya.
O'nu bulabilir misin?
- ¿ Puedes encontrarle?
O'nun her şeyden çok istediği tek şey annemi geri getirip O'nu durdurmak.
Lo único que quiere más que nada es traer a mi madre para detenerla.
Onu hayatı boyunca sevmişti. Ama iş onu korumaya geldiğinde, O'nu Babamın ellerine terk etti.
Ella lo amó toda mi vida, y cuando llegó el momento de salvarle, dejó que mi padre lo matara.
Columbine katilleri, D.C. keskin nişancıları Menendez kardeşler Boston Maratonu'nu havaya uçuran kardeşler gibi.
Como los asesinos de Columbia, los francotiradores de Washington... los hermanos Menéndez... aquellos dos patanes que volaron la maratón de Boston.
Kehanete göre Una Mens'i katletmek aynı zamanda güçlü Kök Tohumu'nu yaratır.
La profecía dice que matar a los Una Mens también crea el poder de la Semilla del Origen...
"Kız yükselecek, bir asker olarak Gezgin ona yardım edecek ve birlikte Karanlıklar Lordu'nu serbest bırakacaklar."
"Ella se alzará, con el Errante como su soldado, y juntos liberarán al Señor de la Oscuridad".
Birlikte Karanlıklar Lordu'nu serbest bırakacaklar.
Juntos liberarán al Señor de la Oscuridad.
Kök Tohumu'nu yuttum ve şimdi beni tüketmeye çalışıyor!
¡ Me tragué la semilla del origen, y ahora intenta devorarme!
Terracotta Ordusu'nu tekrar mı diriltelim?
¿ Resucitar al ejército de terracota?
- Frappucino'nu getirdim Holly.
Tu frappuccino, Holly.
O'nu görmem gerek.
Tengo que verlo.
O'nu nerede bulabiliriz?
¿ Dónde podemos encontrarle?
- O'nu buldunuz mu?
- ¿ Le has encontrado?
... İbret olsun diye O'nu cezalandırdılar...
Querían dar una lección con él.
O'nu tanıyor musun?
- ¿ Lo conocías?
- Ara O'nu.
- Llámala.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]