Rahatladın mı traduction Espagnol
257 traduction parallèle
Rahatladın mı bari?
¿ Más tranquila?
Şimdi rahatladın mı?
¿ Te deja más tranquilo?
Rahatladın mı?
¿ Le gustaría ser relevado?
Evet, aşkım, rahatladın mı?
Bien, cariño, ¿ está satisfecho?
Tamam... İngiliz alçak değildi. Şimdi rahatladın mı?
El inglés no era un bastardo.
Rahatladın mı?
¿ Aliviado?
Rahatladın mı?
- ¿ Lo estás tú eh?
- Rahatladın mı?
- ¿ Te sientes aliviado?
Şimdi rahatladın mı?
¿ Te sientes a gusto ahora?
Şimdi rahatladın mı?
- ¿ Está más tranquilo?
- İntikam alarak rahatladın mı?
- ¿ Se siente bien ser tan ecuánime?
Rahatladın mı?
? Y yo?
Mükemmel, böyle daha iyi. Rahatladın mı?
Muy bien, espachurra las latas de cerveza.
- Rahatladın mı bari?
¿ Estás tranquilizada, ahora?
Sen de rahatladın mı?
¿ Y ahora estás más tranquilo?
- Rahatladın mı?
- ¿ Sientes alivio?
Şimdi rahatladın mı geri zekalı?
Mira. ¿ Satisfecho, malviviente?
- Rahatladın mı? O yaralanabilirdi ya da daha kötüsü.
Pudo haber salido herida, o peor.
Rahatladın mı?
¿ Te sientes aliviado?
Rahatladın mı?
Eso le tranquilizará.
- Rahatladın mı?
- ¿ Estás satisfecho?
Rahatladım. - Rahatladın mı?
Piensa, piénsalo.
Rahatladın mı?
¿ Estas absuelto?
- Rahatladın mı?
- ¿ Te sientes mejor?
Az önce sana kardeşinin öldüğünü söyledim, ve sen rahatladın mı?
¿ Te digo que he visto a tu hermana muerta y te alivia?
Memnunum çünkü beni dostça karşıladınız. Rahatladım çünkü bu platformda durduğum sürece.. .. benim durumumdaki kişilerde çokça olduğu malum olan..
Encantado, debido a su amistosa recepción... aliviado, porque mientras me encuentre parado en esta plataforma... me hallo libre de preocupaciones y ansiedades... que siempre son el peso de un hombre de mi posición.
- Ne olmuş diyor! - Rahatladın mı?
- ¿ Lo es?
Vicdanın rahatladı mı şimdi?
Espero que te sientas mejor ahora que tienes la conciencia tranquila y...
Şimdi rahatladınız mı?
- Cambio y fuera. ¡ Ya estará contento!
Gerçeği söylemek gerekirse, yandıklarını görünce... rahatladım.
Si te digo la verdad, cuando lo vi arder... me sentí aliviado.
Artık rahatladığımıza göre, yapılacak ilk iş... kimin kim olduğunu ve burada ne aradığını öğrenmek.
Ahora que estamos cómodos, lo primero... es descubrir quién es quién y qué hace aquí.
Ve birden fazla kişinin, o kişilerin sigortacını aramalarının seni rahatlattığını söylediğinde, rahatladığında, hafıza kaybının belki açılmağa başladığını ve neler olduğunu anımsamağa başladığını sandım.
Y cuando usted dijo que se sentía aliviado de que esas personas, más de una que se sentía aliviado de que esas personas llamaran a su seguro pensé que quizá su laguna mental estaba desapareciendo y empezaba a recordar lo sucedido.
Rahatladınız mı şimdi?
¿ Se han desahogado?
Rahatladın mı?
¿ Te tranquiliza?
Adamın ofisine girdiğim anda rahatladım.
En cuanto entré en su oficina, me calmé.
Lewis adında Amerikalı bir milyonerin, Darlington Malikanesini kurtardığını okuyunca rahatladım. Yani evinizden atılmayacaktınız.
Me alivió que un americano llamado Lewis la salvó y Vd. no tuvo que marcharse.
Giysilerini çıkarttığında, bir sikin olmadığını... Görünce baya bir rahatladım hatta...
Lo pude entender cuando te quitaste el vestido y no soy ningun galan.
Parçaladığı uçağın benim 19'um olmadığı için rahatladım.
Bueno, por lo menos no fue a mi 19 la que estrelló.
Şimdi rahatladınız mı, ha?
¿ Te hace sentir bien?
Demek senden daha fazla pisliğe battım diye rahatladın.
¿ Entonces te alivia que yo esté metido en más mierda que tú?
Yangının bizim evde olmadığını görünce rahatladım.
Estaba tan aliviado al ver que no había llegado a nuestra casa.
Çok rahatladım. Biliyorsun, asla bunun böyle olmasını...
Me siento muy aliviado, ya sabes que nunca quise...
Aslına bakarsan rahatladım. Böyle olmasını ben de seviyorum.
También me encantan las cosas como están.
Oh be, rahatladım. Yukarı çıkarken yoldan çıktığın zaman bunların kırılacağından korktum.
Qué alivio, tal y como venías manejando, pensé que se romperían.
O gün daha sonra, en azından bir tane münasip bekarın podyumlardan eteğini çektiğini öğrendiğimde rahatladım.
Algunas horas después, me tranquilizó saber que por lo menos había un soltero al que no lo prendían las modelos.
Oh, çok rahatladım, ama yine de onların benim hapishanemde açlıktan öldüğünü gördüğüme yemin edebilirim!
- Oh, cielos, me siento mejor ahora. Aunque juraría que escuché de ellos y los tuve en mi celda.
Doğrusu Hogarth'ın bahsettiği şeyin bu olmasından dolayı çok rahatladım.
Admito que me siento aliviada al ver de lo que hablaba Hogarth.
Ertesi gün Scobee'yi ölü bulduklarında bir miktar rahatladınız mı?
Y al día siguiente, cuando encontraron a Scobee muerto... ¿ sintió algún alivio?
- Rahatladın mı?
¿ Te sientes mejor?
Şimdi rahatladın mı?
¿ Te sientes mejor ahora?
Rahatladın mı?
Te ves un poco tieso.