Soğukkanlı traduction Espagnol
2,100 traduction parallèle
Onu, eşini ve küçük kardeşimi soğukkanlılıkla öldürdüler.
Ellos lo asesinaron, a su esposa, y a mi pequeña hermana a sangre fría.
Soğukkanlılıkla birini öldürdüm mü?
¿ Que había matado a alguien a sangre fría?
O yüzden güçlü görünür, soğukkanlılığımızı koruruz.
Nos mostramos recios, permaneciendo estoicos.
Buffalo Bill'i soğukkanlılıkla öldürecek bir katil olmanı istemezdi.
¿ O la de un joven que asesinó a Búfalo Bill Cody a sangre fría?
Sayın Şansölye soğukkanlı başkanlığınız sayesinde kriz atlatıldı.
¡ Ahora! Bien, señor Canz Gracias a su calmado liderazgo la crisis ha terminado.
Soğukkanlı Carla diyorlar.
La llaman "Carla Sangre fría".
Neden birimizi soğukkanlılıkla harcasın?
¿ Por qué mataría a uno de nosotros a sangre fría?
Brent'in yaptığı şekilde, soğukkanlı ve duygusuz bir şekilde oraya gidemem.
No puedo ir y ser fría e insensible y hacerlo como lo haría Brent.
Asla bu kadar soğukkanlı olabileceğini düşünmedi.
Nunca creí que pudiese ser tan fría.
Olay da bu kraliçe olmak için soğukkanlı olmalısın.
Esa es la cuestión debes ser fría para ser la reina.
Ritchie yerde çığlık atarken, Ed ona soğukkanlı bir şekilde baktı.
Ritchie se quedó gritando en el piso y se giró para mirarlo fríamente.
Ayılar Jeff'in varlığı karşısında o kadar soğukkanlıydı ki su da kalıp, sırığın ucundaki kamerayı kontrol etmeye karar verdi.
Estos osos estaban tan confiados con su presencia que Jeff decidió continuar en el agua y sostener la cámara con su mano con la ayuda de un largo palo.
Bu soğukkanlı canlıların balina, yunus ve sümsük kuşları kadar enerjiye ihtiyacı yoktur.
Pero siendo de sangre fría, no tienen las altas demandas energéticas de las ballenas, delfines y alcatraces.
Şimdi, unutma : seni olduğun kişiden uzaklaştırmaya çalışmıyorum, sadece bu konuda soğukkanlı olmalısın.
Recuerda que no intento impedirte que seas tú mismo. Pero debes ser más astuto.
Bütün bunlara rağmen nasıl soğukkanlı olabiliyorsun?
¿ Cómo es que estás tan tranquilo con todo esto?
Kuzum Laertes, soğukkanlı olun biraz.
Calma, buen Laertes.
Aralarından soğukkanlı bir katil kaçtı.
Y en la confusión, escapó un asesino a sangre fría.
Soğukkanlıdır, dostum.
Está bien, muchachos.
Soğukkanlı.
Está bien.
Soğukkanlı oyunlardan bahsediyorum.
Y no hablo de inversiones-tapadera, sino de una estafa pura y dura.
Sadece soğukkanlılığımı korumalıydım.
Tenía que actuar seguro.
Çok soğukkanlıydı. öyleydi, değil mi?
Tuvo tanto aplomo. ¿ Verdad que lo tuvo?
- Çok soğukkanlıydı.
- Tuvo mucho aplomo.
Çok... soğukkanlıydın.
Tenías tanto aplomo.
Evet, çok soğukkanlıydı.
Sí, ella tenía mucho aplomo.
Çok soğukkanlıydı. - Ama bu demek değil ki illa,
¿ Usted tampoco me cree?
Soğukkanlı görünüyor.
- Él está relajado.
Belkide.. Seninle yürümeliyim, bu beni... Güçlü ve soğukkanlı yapabilir.
Talvez yo debería andar contigo a diario y me haría fuerte y calmada.
Soğukkanlı olamıyorum. Güçlü olamıyorum.
No estoy tranquila ni soy fuerte...
Nora, soğukkanlı olmak zorunda değilsin. Güçlü olmak zorunda değilsin.
Nora, tienes que estar tranquila y ser fuerte.
Seni soğukkanlı fahişe.
Perra sin sentimientos.
Soğukkanlı davranmaya çalışsa da, hislerini tamamen anlayabiliyorum.
El trata de ser frio al respecto, Pero no podría decírtelo de seguro.
O çok soğukkanlı.
- Ella es imperturbable.
Onları kurtarmaya gitmişler ve orada soğukkanlılıkla öldürülmüşler.
Y cuando llegaron a rescatarla, les dispararon. Asesinados a sangre fría.
Gerekli muhakeme kabiliyetine ve soğukkanlılığa sahip olduğunuza ikna olmadım.
No estoy convencido que Ud. tenga sensatez. No estoy convencido que Ud. tenga el temperamento.
Bay Monk, gerekli muhakeme kabiliyetine ve soğukkanlılığa sahip değilsiniz.
Sr. Monk, no creo que tenga sensatez o el temperamento.
Gayet soğukkanlı davrandık.
Mantuvimos la calma.
Bu sınır bana istediğim her şeyi yapabileceğimi söylüyor mesela soğukkanlılıkla insan öldürmek gibi.
La que dice que yo puedo hacer todo lo que quiera.
Ne soğukkanlılık.
Hombre, eso es muy frío.
Soğukkanlılığımı kaybettim.
Lo siento. Perdí la calma.
Tanrım, soğukkanlı bir şerefsizin tekisin.
- Dios, eres un maldito despiadado.
Bu kampüs soğukkanlılığımla besleniyor.
Es este campus. Neutraliza mi genialidad.
İşte şimdi, Meksika'dan soğukkanlı bir güreşçi, El Pollo Locco!
¡ Y aquí llega! El luchador de sangre fría de México, ¡ el Pollo Loco!
Zavallı küçük kızları soğukkanlı katillere dönüştürdü.
Las convirtió de niñitas en asesinas a sangre fría.
Anlaşılan onları soğukkanlılıkla öldürmüşsün.
Eso parece... Los mataste a sangre fría.
Gerekli muhakeme kabiliyetine ve soğukkanlılığa sahip olduğunuza ikna olmadım.
No estoy convencido de que tenga el juicio, no estoy convencido de que tenga el temperamento.
Bay Monk, gerekli muhakeme kabiliyetine ve soğukkanlılığa sahip değilsiniz.
Sr. Monk, no estoy convencido de que tenga el juicio, o el temperamento.
- Soğukkanlı olalım.
- Antes de que te vea.
Eddie çok soğukkanlısın, değil mi?
Eddie... Eres realmente un tipo genial, ¿ no?
Çok soğukkanlı.
- Ella es imperturbable.
Soğukkanlılıkla.
Sí, ya lo sé.